Baştan söyleyeyim tüm şimşekleri üzerime çekmeden önce. Kötü elbette değil. Ancak beklentilerimi karşılamadı. İlk iki ciltte aklımı çelen detaylarda boğulup sayfa sayısını çoğaltma stratejisi burada sert kayaya çarpıyor. Hem de Locke Lamora'nın gizemli geçmişinin ifşası ve çocukluk aşkı Sabetha ile tanıştığı vakitten itibaren ilişkisinin gözler önüne serilmesine rağmen roman her zaman olmasa bile pek çok yerde akmama gibi bir sorunla karşılaşıyor. Hele sonda Şahincinin küllerinden yeniden doğması meselesi yok mu, devamı gelecek ama ben okuyacak mıyım? Sanmıyorum. Bu arada Hırsızlar Cumhuriyeti kurguda bir tiyatro oyunun adı. Süpriz bozmaya başlamışken konudan bahsedelim kısaca. Eh spoiler canlarım:
Önceki ciltte Locke'u zehirlenmiş bir durumda bırakmıştık. Hiç bir hekim derdine çare bulamamışken ve ölümüne ramak kalmışken Karthain'in bağlı büyücülerinden Sabır çıkagelir. Karthain'de seçimlerde kendi büyücü hizbinin destekledikleri partiye danışmanlık yapmaları şartıyla onu iyileştirmeyi başarır. Yine hatırlarsanız başka bir bağlı büyücü Şahinci, Locke'un tüm arkadaşlarını, Jean hariç öldürmüş ve Camorr'u teröre boğmuştu. Kısacası arkadaşlarımız büyücülerden nefret ediyor. İşin komiği Şahinci Sabır'ın oğluymuş. Neyseki büyücülerin diğer hizbine bağlı ve ana oğul pek de iyi anlaşamıyormuş. Karthain'e vardıklarında diğer partinin danışmanının Sabetha olduğunu öğrenirler. Roman boyunca bir de geçmişte yaşanan bir kurgu akmakta. Locke daha veletken Sabetha'yı görür aşık olur. Zincir'in ekibinde birlikte çalışırken onu tavlamaya çalışır. Sabetha naza çeker de çeker. Çocuğu süründürür de süründürür. Zincir bir gün derki hünerlerinizi göstermek için sizi bilmemne şehrindeki bir tiyatro ekibine yazdırdım. Tiyatronun sahibi Moncraine'e yardım edeceksiniz. Şehre vardıklarında adamın tutuklandıklarını görürler bir soyluya hakaret ettiği için. O soyluyu tiyatroya hami olarak adamı affetmesi için ikna ederler. Bir yandan oyuna hazırlanırken soylu gencin Sabetha'ya sulanması işleri ilginç hale sokar. Bu soylu arkadaş uçkuruna düşkün olup Jean'ın yavuklusuna dadanınca kız bunu bıçaklar. Ölüsünü saklayıp tüm oyuncuları kumpasa dahil ederler. Oyunu sergilerler ve soylunun kazancına da el koyarlar. Tam paracıkları paylaşacakken Moncraine sefili paraları alıp kaçar. Bizimkiler de yangına kurban ettikleri soylunun cinayetini bu kaçağa yükleyip herkesin hayatını kurtarır. İleriye dönelim. Seçimlere kanla başla hazırlanan iki parti var demiştik, birini Sabetha diğerini Locke-Jean ikilisi danışmanlık ediyor. Danışmanlık dediysek ölüm hariç yaralama, casusluk, sabotaj, rüşvet dahil her türlü yol mübah. Diğer yandan Locke aşkın küllerini yeniden tutuşturma mücadelesinde. Aşkları sonunda fırınlanmışken Sabır çıka gelir dur yapmayın der. Locke senin geçmişini biliyorum. Sen eskiden benim kadar, belki de daha güçlü bir büyücüydün. Karın ölünce ki kızıl saçıyla Sabetha'ya benziyordu, ölüme kafayı taktın. Camorr'da hiç bir büyücünün yapamayacağı bir şeye kalkıştın. Zihnini bir çocuğa naklettin ama vücudu bunu taşıyamadı ve hafızanı kaybettin. Neyse bu durum Sabetha ile arasını bozsa da artık didik didik ciğerini bildiğimiz Locke'u mantık sınırları dışında çok da etkilemişe benzemiyor. Seçim sonuçlanır. Bir fazlayla Sabetha'nın partisi kazanır ama o fazlalık mebus da bağımsız olma yolunu seçerek şartları eşitler. Tabi Locke'un yönlendirmeleri sayesinde. Herkes başarılı yada başarısız olur, baktığınız yere göre. Ama bu büyücüleri ilgilendirmemektedir. Şahinci'nin hizbi diğer büyücülere saldırı başlatırken pusuya düşürülür ve hepsi yok edilir. Sabır'ın ekibi de artık kontratlar aracılığıyla insanlara bağlı çalışmayacağız ve bu şehri de terkediyoruz, sükunet dönemine giriyoruz der. Dili ve parmakları kesilmiş yarı deli Şahinci'yi bakıcısına bırakarak zarar vermezler. Anasının ölmek mi böyle yaşamak mı istersin teklifine hiddetle karşılık verir ve büyüyle kendine parmak ve dil yaparaktan anasını öldürür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder