Jargona, argoya, diyaloglara ve yan karakterlerin hayat hikayelerinde fazlasıyla oyalansa da bu roman, iki günde bitirecek kadar beni benden alıverdi ve geçmiş bir tarihteki zamanın ruhunu iliklerime kadar hissettirdi. İşin trajik yanı gözlemlerine dayanarak hikayeye kattığı insanların arzuları, çıkarcılığı, bencilliğiyle 100 sene sonra bile bugünden çok da farklı olmadıklarını görebilmek. Acaba yazar eserini kaleme alırken bunun farkında mıydı?
Kamil bey aldığı cezayı çekmek üzere hapishaneye giriş yapar. Herkes kendisini hırsızlıktan ceza aldığını zannederken sessizliğini yanlış yorumlayıp yok yatak parası yok kumar parası şu bu parasını iç ederler. Karısıyla arası aha da açılırken Kuvayı Milliye destekçisi Ramiz'in karısı Fatma'nın ziyaretleri güç verir. Ona atılan bir lafa istinaden koğuş ağası ve destekçilerini dümdüz ettiğinde ise siyasetten içeri giren paşa oğlu kimliği ortaya çıkar ve hemen revir katında iltimaslı mahpusların yanına alınır. Kafa dengi Arif bey'i bulur. Hapisteyken Anadolu insanının bin bir yüzünü görür. Bugünün penceresinden bakıldığında maço bir duruş oldukça yoğun, belirtmeden geçemedim.
Görüldüğü gibi ana kurgu çok bir yere gitmezken ebadı oluşturan şey diğer insanların daha doğrusu lümpenlerin, düşmüşlerin hikayeleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder