Her ben benliğini senle anlar
Mahmut Temizyürek geniş bir tarihsel aralıkta şairler üzerine inceleme ve derlemelerini bu kitapta toplamış. Bu yazıların bir kısmı gazete ve dergilerde yayınlanmış, bir kısmı sempozyumlara sunulmuş. Emsallerinden ayıran en önemli özelliği artık gelenekselleşen Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Cemal Süreya yorumlamalarının ötesinde (ki bu büyük isimlere de farklı bir açıdan bakmaya çalışıyor) diğer isimleri de eserin sayfalarına konuk etmesi. Can Yücel, Melih Cevdet Anday, Behçet Necatigil, İlhan Berk, Ülkü Tamer, Ahmet Oktay, Ergin Günçe, Metin Altıok, Süreyya Berfe, Mehmet Taner, Hüseyin Peker, Şükrü Erbaş, Hulki Aktunç, Haydar Ergülen ve Türkçe şiir yazan Kürt kökenli şairler hakkında yazıda bir araya getirilen Bejan Matur, Metin Kaygalak, Kemal Varol, Selim Temo ve Mehmet Butakın. Gayet geniş bir yelpaze, değil mi? Kitap pek şiir çözümlemesine yer vermemekle beraber sadece yer verdiği kadarıyla güzel bir şiiri bize tanıtıyor. Her mısrasının anlaşılır ve duru bir dille yazılmasına rağmen genel olarak hemen anlamlandıramamanın gizemini taşıyan, bununla birlikte anlamın aşırı kapalı olmadığını hissettirerek dilinizin ucunu çevirten karakteriyle bu şiir tam benlik. Turgut Uyar'ın da böyle nice şiiri vardır. Neyse, kendimi alıkoymuyor ve Mehmet Taner'in Sal şiirini alıntılıyorum. İpucu: bir geçiş imgesi, misal doğum anı ya da ölüm, neden olmasın?
Bir altın damarı parlıyordu ilerleyen mağaranın ağzına doğru,
göz kalınlığında. Orada kalabalıktılar. Birbirlerini
yaşamaya alıştırıyorlardı. Seslerini duymuyordum.
Başımı çevirdiğimde ana-damarı gördüm: Tam saçlarımın
hizasından toprağa doğru iniyordu. Kara saçlarımdan
toprağa kadar altın bir rüzgârdı bu.
Sal kımıldadı.
Sıkıntılı bir ses duydum.
Hepsi birden dönüp bana doğru baktı. Canlı bir şey olduğunu
Görmek üzereydiler
Çerçevenin içinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder