Yürürken aklımdan geçirdiklerimi ekrana aynısıyla aktaramamak ne acı. Bu yazıyı da koliler arasından taşınmak üzere olmanın huysuzluğunu taşıyan bir evin salonundan döktürüveriyorum. Bu bir mazeret değil. İtinalı yazma gayretimi en son 16-17'imde göstermiştim. Bu albüm genç şarkının henüz ikinci albümü olmasının kararsızlıklarını taşıyor. 40-50'li yılların countryimsi folkundan doksanların noise rockına yaşattığı gelgitler baş döndürüyor. Aslında folk ve rock birbirne zıt kutuplar olmasa da bir albüm içinde toplaştıkları bu örnekte henüz yeteri kadar ahenkle dans ettiklerini söylenemiyor. Ayrıca vokal olarak da depdeğişik isimleri hatırlatmaktan eksik kalmıyor. Kayıt boyunca mikrofonun başına farklı vokaller geçtiği bile zannedilebilir, o derece yani.
Bununla birlikte bestecilik ve performans konusunda öyle bir potansiyel gösteriyor ki hemen her şarkının kendi başına dikkatleri celp ettiğini eklemek mümkün. Hele bir slow var ki White Fire, son yıllarda dinlediğim en yalın ve etkileyici baladlardan biri oluyor. Şarkıları saymaya başlamışken, hoşbeşime gidenler olarak, Forgiven/Forgotten, Star, White Water da zikredilmeli. Görüldüğü gibi beğeni protfoyümde şarkıcının kaydı gibi oldukça değişkenli gösteriyor. Diğer bir husus ise kesinlikle albümün dinledikçe açılıyor, güzelleşiyor olması. Yine de bir yere bir yerlere kadar.
7,0+/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder