30 Ağustos 2011 Salı

Brandon Sanderson - Mistborn I: The Final Empire

Brandon Sanderson'ın Zaman Çarkı serisinin devamını getirecek yazar olmasına şaşırmıştım. Daha önceden sadece bir üçlemesi ve belki de birkaç kitabı olan bir yazarın böyle ağır bir sorumluluk gerektiren bir göreve seçilmesi konusundaki görüşlerim yazdığı ilk üçleme Mistborn'u okumaya başlamamla değişti. Fantastik kurgunun kalıplaşmış her öğesini romanına dahil ederek müthiş bir akıcılığı sağlamayı başarıyor bir kere. Üstüne üstlük çok sevdiğim bilinmeyen olguları okuyucuyla birlikte keşfetme tercihini romanında işlemesi de dikkat çekilmesi gereken ayrı bir nokta.
Fantastik kurgudaki hangi öğeleri içeriyor: Arkaplan, yani hikayenin mekanı olarak kurgulanan dünyanın Balzacvari tasvirlere düşmeden okuyucuyu sıkmadan yeri geldiğinde hikayeye dahil edilerek yansıtılması. Geceleri esrarengiz ve korku yaratan bir sisle çevrili gündüzleri yakıcı bir güneş ve durmadan yağan küllerin altında kahverengi gri boz bir dünya bu.. Karakterlerin tahlili de büyüme ve olgunlaşma hikayesiyle paralel şekilde romana dahil ediliyor. Şahsen bu kısmın biraz hafif ve tek boyutlu kaldığını düşünsem de akıcılığı hatırlamak lazım. Yolculuk değil ama bir isyanın örgütlenme sürecinde grup arkadaşlarıyla atılınan bir macera sözkonusu. Romans, o da var. Kendini tanrı olarak tanımlayan acımasız Lord Ruler'ın hikayesi ne?, bu dünya niye böyle?, Lord Ruler niye kendinden önceki tüm dinleri, mitolojiyi kısacası kültürü yok etmiş? Yani bir gizem de mevcut. Fedakarlık, aksiyon, işkence, kan ve kopan uzuvlar, hikayenin omurgasını oluşturan orjinal bir büyü sistemi ki yine pek içime sindiremediğimi söylemem lazım... Tekmil-i birden burada.
Spoiler
Bu kurak, felaket sonrası dünyanın sosyal yapısı insanlığı büyük bir düşmandan (deepness) kurtaran Lord Ruler tarafından oluşturulmuş durumda.  Soylular ve hayvan yerine dahi konmayan skaa denilen alttabaka var. Bu skaalar şehirde, plantasyonlarda soylularca çalıştırılıyorlar, yaşlandıkça işe yaramaz hale gelince, cinsel zevkler için hatta sırf keyiften öldürülebiliyorlar. Lord Ruler hem skaa hem de soylular üzerinde kendisine büyük bir sadakatle bağlı dini bir büyücü kast ile ve de ekonomik yollarla hükümdarlığını sürdürüyor. Tabi bir de ölümsüz olması işin bir karameli kaymağı. Kitabın güzel bir özelliği bu ilginç kişiliğin gizemini beraber çözmeye çalışmamıza olanak vermesi. Çünkü kendinden önceki tüm din ve sosyal yapıyı yok ederek sadece kendisine tapıldığı bir sistem oluşturmuş durumda Lord Ruler. Büyücülük ise Allomancy diye adlandırılıyor ve gücünü metalik cevherleri barındıran iksirlerin içilmesinden alıyor. Tabi ki de her iksiri içen büyü yapamıyor. Genetik önemli. Örneğin demir gücünü kullanabilen kişi etraftaki metal eşyaları çekiyor, çelik ise itiyor. Metal eşyaları ve kesede saklanan bozuk paraları kullanarak uçuyor gibi görünmek mümkün. Ama hepsi hesap kitap işi, itme ve çekme doğrusal olduğu için vektörler devreye giriyor. Kalay duyuları güçlendirirken kurşun/kalay (pewter) insanı fiziksel olarak güçlendiriyor. Hepsini saymayalım ama bilinen 8 güç var. Genelde bu büyü güçlerinden birine sahip olan kişiler Mistling olarak adlandırılıyor. Hepsini kullanabilen nadir bir grup ise herkesin korktuğu Mistbornlar. Genetik olarak soylu sınıfıyla sınırlandırılmaya çalışıldığı için bu özelliklere sahip skaalar daha doğmadan önce müstakbel annelerinin karnıa girmeden bile önce imha ediliyor. Ama hikayemiz  Lord Ruler'un gözetiminde Hashish çukurlarında ölümüne çalıştırılan skaalar aracılığıyla çıkartılan ve bir Mistbornun rakibinin kısa süre sonrası hareketini kısacası geleceğini görmesini sağladığı için bir o kadar kıymetli atium madeninde eşinin ölümüne tanık olduktan sonra potansiyel büyü gücüne kavuşarak oradan kaçmayı başıran Kelsier'in intikam hırsıyla yanıp tutuşmasıyla başlıyor. Başkent Luthadel'de halihazırda skaa hırsızlık çeteleri mevcut ve Kelsier de soyluları soyan, zaten başka zengin yok toplumda, seçkin bir grubun lideri. Fakat cılız skaa direnişinin önderi Yeden ile anlaşıp hükümeti yıkma planlarına başlıyor. Plan şudur: soylu aileleri birbirini düşür, garnizonu şehirden uzaklaştır, kırsalda yetişecek skaa gücüyle şehri bas, atiumu çal, ekonomiyi batır. Kelsier de Lord Ruler'ı yeni bulduğu 11. metal ile öldürmeyi düşünmektedir ki bu cevherin nasıl işlediğini daha bulamamıştır. Kitabın başlarında bir skaa çetesinde en ezik kızımız Vin'in Kelsier tarafından seçilişini görürüz ki Vin de aslında yeteneklerinin farkında olmayan bir Mistborn'dur. Ekipte yer alanlar: Dockson, büyü gücü olmamasına rağmen Kelsier'in organizatör yardımcısı, Ham, pewter gücüne sahip Thug yani fiziken güçlü bir asker, Breeze , insanların duygularını etkileyebilen bir güce sahip azcık şişko kendini beğenmiş ama içinde iyi süslü vatandaş,  huysuz topal Clubs ki allomancerların büyü gücünün anlaşılmamasını sağlayan bir smoker ve şehirde üs olarak kullandıkları mobilyacının sahibi oluyor, onun yeğeni tineye yani gözcü kıvamında anlaşılmaz bir lehçede terennüm eden genç Spook ve Kelsier'in abisi Marsh ki dini kastın içine sızarak önemli bilgiler elde edecek. hikayenin sonrasında. Kelsier, ezilmişliğin ve güvensizliğin üstesinden gelmeye çalışan Vin'e bir yandan mistbornluğu öğretirken diğer yandan da soylu sınıfının içine partiler aracılığıyla sızmasını sağlar. Lord Renoux isminde kırsal kesimden gelen zayıf bir soylunun yeğeni rolünde Vin kimlik değiştirir, takıp takıştırarak balolara felan katılır. En büyük yardımcısı Lord Renoux'un yardımcısı Terris yöresinden Sazed'dir. Bu uşak aslında Lord Ruler tarafından özellikle yok edilmeye çalışılarak hadım hizmetçilikle görevlendirilmiş olan Terris halkından ve gizli bir büyü sistemine sahiptir. Bu büyü sistemi (Feruchemy) allomancy gibi gücünü metalik iksirlerden almaz, kişinin kendi gücünün bilezik yüzük küpe gibi metalik eşyalara doldurulmasına dayanır. Misal, iki üç gün gözlükle dolan, kartalgözlük bir ihtiyaç anında çıkar şarj ettiğin metal eşyayı kullan, iki gün zayıf yat, düşman karşısında He-man'a dönüş. Neyse bu balolarda Vin ortamda en ayrıksı duran, misal dans etmek yerine kitap okumayı seçen hırpani görünüşlü Elend ile tanışır ve aralarında elektriklenme bir böyle dalgalanma felan olur. Elend en güçlü ailelerden birinin genç veliahtıdır ve babasını kızdırmak için her şeyi yapar. Ama kendini geliştirmiş ve birşeylerin ters gittiğinin farkındadır. Vin onun doğru yola geleceğine inanmaktadır. Kelsier ise tüm soylular gibi onun da kötü olduğunu düşünür ama sosyal problemlere entellektüel bir merakının olduğunu da inkar edemez. İkisi bir ara Lord Ruler'ın sarayına girip gizli odaya girer. Fena hırpalansalar da Sazed'in de yardımıyla kaçmayı başarırlar. Ve içerden Lord Ruler'ın olduğunu zannettikleri günlüğü bulurlar. Çevirisini okuduklarında , işte Terris diyarına gidip onların efsanelerince seçilmiş kişi olarak saptanan bir gencin yolculuğunu içerdiğini görürler. Aslında iç çatışmalarıyla, Terrisli Rashek isminde ekip lideri ile çekişmesini yansıtmasıyla güçten korkan düzgün birinin notlarıdır bunlar. Bir süre sonra Luthadel'li güçlerin mağaralarda saklanan isyancılara baskın yapacakları duyumu gelir. Çünkü etrafında şekillenmeye başlayan skaa ordusuna fazlasıyla güvenmeye başlayan Yeden erken harekete geçip baskınlara başlamıştır. İsyancıların büyük kısmı yok edilirken bir kısmı gizlice şehre sokularak uyuyup güzelleşen hücrelere dönüştürülür. Burada toplumun nasıl pasifize edildiğine dair örnekleri aktarayım ki çok çarpıcı. Zaten ölümsüz sistemi kutsallaştıran etten kemikten bir tanrıları ve etrafta dolanan büyüce güçlü inquisitorlar var. Skaalara bırakın isyan etmeyi sadece ölümüne çalışmaya yetecek kadar gıda ve dinlenme olanağı sağlanıyor. En ufak muhalefet toplu idamlarla sindiriliyorlar. Bu da yetmediği gibi mahallelere gizlice yerleştirilmiş inquisitorlar aracılığıyla toplum edilginleştiriliyor. Demek istediğim bu büyücülerin gücü kitlelerin duygularının köreltilip sakinleştirilmesine dayanıyor. Günümüzle karşılaştıralım, taşeron sistemi, asgari maaş, çalışma saatleri, TV ve futbol, kutsallaştırılmış kurumlar...
Soylu aileleri arasında ipler koparken Elend de Vin'e karşı güvenini kaybetmiştir, kendi evinin sorumluluğunu almaya başlarken Vin'le kavga eder. Bu son görüşmede Vin Elend'e suikast yapılacağını öğrenince yırtar eteğini meteğini bir Mistborn ve allomancer ekibini devirmeyi başarır. Aşkın gücü! Şehirde işler karışınca geri çekilmeye karar verselerde Lord Renaux, Spook ve hizmetçiler yakalanır. Kelsier  atium madenlerine giderek hepsinin kökünü kurutmuşken bu idama seyici kalamaz. Atlar meydana,aslanım. Renoux ölürken diğerlerin çoğunluğu kurtulur. Kelsier güçlü bir inquisitoru öldürmeyi başarır. Ancak bizzatihi Lord Ruler karşısına çıkınca canını vermesi kaçınılmaz olur. Dramasyon!! Ve meydanda bir skaa katliamı başlar. Bu esnada Vin'in de yakalandığını zanneden Elend meydana koşar ve hayatını Kelsier kurtarır o karmaşada. Aslında ölümünü bile planlamıştır Kelsier. Grubundan gizli kendini mesih gibi göstermeyi başarmıştır skaalara. Renoux da aslında kandradır. Yani cesetleri absorbe ederek onları taklit eden bir sis yaratığı. Renouxdan sonra Kelsier'in cismine bürünerek insanları gece ziyaret eder, ruhani bir kalkışma planlar yani. Bu yeni plana Kelsier'in öümünden sonra grup hemen adapte olur. Akşamleyin sise rağmen sokaklara çıkıp galeyana gelen halk silahlandırılır, organize edilir. Elend ise bir ksıım soylunun skaalarla işbirliği yapmasını sağlar. Vin saraya giderken yakalanır, aslında dini grubun Ministry ve inquisitorlar kendi iç çekişmeleri sonucu onu özellikle takip ettiğini öğrenirler. Lord Ruler olanlar karşısında hiç panik olmaz. Vin de farkına varır ki onun gücü tüm isyancıları yoketmeye kolaylıkla yeter, sadece biraz vakte ihtiyacı olacaktır. Neyse Elend ve Sazed hapsedildiği yerden Vin'i kurtarır. Vin 11. metalin sırrını keşfettiğini zanneder, çünkü Lord Ruler'a bu metalin etkisiyle baktığında Lord'un yakınlarında değişik yaşlarda pek çok imgesinin yer aldığını görür. Karşı karşıya gelirler, bu imgelere saldırınca bir şey olmadığını görünce ve inquisitorlar da devreye girince panikler. Ama Marsh çıkagelir, bu büyücüleri bir dürtmeyle öldürme yolunu bulmuştur. Sonuçta Lord Ruler Vin ve Marsh kalırlar. Tam bizi ekip vefat ediyorken Vin, Lord Ruler'ın Terris tarzı taktığı metal eşyaların farkına varır, ki bazıları etine batmaktadır. O zaman kafasında şimekler çakar. O, günlüğü yazan kahramanının yardımcısı Rashek'dir aslında ve onu öldürüp Deepness ile karşılaşmadan önce yerine geçmiştir. Terrisli olduğu için her iki tür büyüyü de yapabilmektedir, böylece ölümsüz kalmaktadır. Metal iksirlerden güç alıp onları depolamaktadır. İki güce sahip başka kimse olmasın diye de kendi milleti Terrislileri yok etmeye çalışmıştır. Ziynet eşyalarını kaybedince aniden yaşlanmaya başlayan Lord Ruler'ı son sözleri, Vin tarafından göğsüne mızrak saplanmadan önce şöyle olur:
İnsanlık için ne yaptığımı bilmiyorsunuz, anlamasanız bile sizin tanrınızdım, beni öldürmekle kendinizi lanetlediniz.
dıdıdıdınnnnn...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder