Sol anı kitaplarını daha çok sektolojik meraktan, eski yapılar hakkında bilgi kovalamak için okurum. Ama bu iki eseri okumak sanki üstadların sohbetine katılmış hissiyatı verdi. Sadun Aren'in samimi ve mütevazı anlatım tarzı ve Sevim Belli'nin cumhuriyetin ilk dönemine uzanan tarih yoğun anlatısı oldukça keyifliydi. Elbette politika olmazsa olmazları. İlk TİP önderlerinden Sadun Aren, 70'lerden sonra Behice Boran ile anlaşamayıp ikincisinin kuruluşunda yer almaz, daha çok DİSK bünyesinde çalışır. Doksanlarda da sol birlik çalışmalarının parçası olarak SBP ve BSP ve en sonunda da ÖDP ile yolları kesişti. Her ne kadar özgürlükçü ve çoğulcu bir anlayışa evrilse de zamanında Mehmet Ali Aybar'ın çizgisine muhalifliğinin doğruluğunu teyit etmekte. Sevim Belli gibi o da mesleğini severek yapmış, kulvarları farklı olsa da. İç TKP'nin önderlerinden MDD teorisyeni Mihri Belli'nin gölgesinde kalan bir isim eşi Sevim Belli. Genç yaşından itibaren inandığı ülkü uğruna mücadele etmekten geri durmasa da ve görev almaktan kaçınmadığını belirtse de en önde yürümekten imtina ettiği de açık. 2 çocuklu ve doktorluk mesleğine aşık olması da cabası. Zengin ve kalabalık bir sülaleden gelen ama hayatında başkasına muhtaç olmadan dik durmayı seçen, destek verenleri, arkadaşlarını da yad eden Belli dış büro tarafından kovulana kadar TKP üyeliği, ardından eşiyle Aydınlık dergisi ve TEP serüveni ile yoluna devam ediyor. Bir kaç kez uzun süreli hapis cezaları alıyor ve uzun bir süre Cezayir'de doktorluk yapıyor. 80'leri sürgün geçirdiği İsveç anılarına pek değinilmemiş. Sadun Aren'in tersine anıları kalem aldığı yıllarda ortodoks sosyalist tutuma sahip çıkıyor. Sahip olduğu çizgi hem Sovyetlere hem de Çin'e eleştirel duran Mihri Belli'nin savunduğu Ho Chi Minh tavrı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder