8 Mayıs 2023 Pazartesi

Love, Death+Robots (3. sezon), Another Life (2.sezon), Into the Night (2.sezon), Uysallar, Saklı İstanbul, Beastars (1. sezon)

 

Love, Death+Robots 3. sezonu fikirlerin yavaş yavaş tükendiğini göstermekle beraber fantastik şokelat grafiklerle de aksine göz doldurmakta. Biraz tekrar, biraz da klişeler yer alıyor. Mizahi yönü de biraz zayıf. En güçlü bolümü altına açgöz sağır bir şövalye ile gölün mücevherat sireni arasındaki hikayenin anlatıldığı olsa gerek.

Another Life ikinci sezonunda sona eriyor. Hem de apar topar. Z kuşağının garip tepkimeler gösteren mürettebatının çoğunu oluşturduğu  dizi kendine gereksizce güvenip hikayeyi dağıtıyor, dağıtıyor sonra da hüp diye bitiveriyor. Uzaylılar niye uygarlıklara saldırıyor, amaçları nedir? O kullandıkları zabazingo ne yapar? Diğer uzaylılar niye hikayeye dahil edilip konu ilerletilmemiştir. O kadar çok şey var ki söylenecek, sözler kıyafetlerini soyunuyor. Kate Sackhoff sayesinde izledik de o da olması gerekenden daha dramatik oynuyor. E tabi bütün yük onda. 

Türk kökenli bir karakteri de içeren Into the Night dizisi gerçekten de çok seviliyormuş. İkinci sezonda uçak yolcularını NATO üssünde bırakmıştık. Tahmin ettiğim gibi orada kısıtlı bir alanda sınırlı kaynakları paylaşan insanlar arasında gerilimin doğması kaçınılmaz oluyor. İnsanların bencilliklerinden, iletişimsizlikten hayvani yönlerini açığa çıkarmaları ve didişmeleri çok sevdiğim konular değil. Sadece en sonunda ne oldu lan öyle diyorsunuz. Böyle kalakalıyorsunuz.

Uysallar, doğru dürüst çekilmiş tek yerli dizi olabilir. Bazı kusurları elbette vardır. Punk sahnesinin abartılması ve gerçeklikten kopuk bir noktaya taşınması, süre olarak bazı uzamalar gibi. Olsundu, iyiydi. Modern toplum eleştirisini basitliğe düşmeden anlatabilmek ve bunu güzel görüntülerle yapabilmek maharet istiyor. Hissedebildiğin ve hatta anlayabildiğin karakterler, gariplikleri, sırları, sıkıntıları ile birlikte olağanlık sergisindeler. Olduğu gibi yani, hayat gibi. Yerli dizi mantığıyla bakanlar zaten uzak dursunlarmıştılar.

Saklı İstanbul değişik bir belgesel. İngilizce ismine gönderme olsa gerek konuklar durmaksızın katman katman katmanlar dedikçe afakanlar bana da uğradı. Kiliseden dönme camiler, gayrimüslimlerce yapılan hanlar, Sultanahmet meydanı gibi mekanlarda modern zaman arkeoloğu rolünü kendimize de biçmemek elde değil. Sanki yurtdışına yönelik biraz da tanıtıcı hüviyette hazırlanmış intibası verse de aslında biz yerli turistler daha kazançlı çıkıyoruz. İstanbul'da camiler ve kiliseler başta olmak üzere pek çok yapıya nasıl yabancılaştığımızın nişanesi oluyor dizi ki hiç de amacı bu değildi halbuki. 

Beastars, çok tuhaf bir anime dizisi ve diğer pek çoğu gibi mangadan uyarlanma. İnsansı bir hayat süren hayvanlar dünyasında bir yatılı okuldayız. Beastar olmaya çalışan tiyatro kulübünün yıldızı bir geyik ile agresif tutumunu baskılayan bir kurt ve bu iki karakter arasındaki bir tavşan kızımız arasında hikaye ilerliyor. En önemli olan ise toplumdaki etobur ve otobur farkılıklarının gerilimi. Bir tuhaflık bu gerilim ise diğeri de lisede önüne düşenle yatıp kalkan bir tavşanın cinselliğine tanık olmak. Pofuduk pofuduk bir cinsellik, şiddet ve bu karakterlerin sanki insanmış gibi psikolojik çözümlemeleri. Afallamalardan sıyrıldığım kadarıyla bir sezonu bitirdim. Mevcuttaki diğer sezona devam etmeyi düşünmüyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder