Gruba çağdaş black metal dinlemelerim dahilinde kulak verdiğimde hak ettiği sıfatların bu kadarla kalabileceğini düşünmemiştim. Atmosferik, ambiyatik ve ritüel tınıların yanısıra endüstriyel keskinliğin de duyulabildiği, sludge sound ile birlikte bestelerin biçiminde avangard tekniklerin kullanıldığı post- önekini metal ibaresinin hemen önüne tümüyle hakeden enteresan bir çalışma. Deneysel diyelim rahvan gitsin tırıs gitsin. Riffli giriş gelişme sonuç arayanları hayal kırıklığına uğratacak bir şekilde gerilim ve tansiyon dolu ürkünç atmosferini yama yama parça parça harmonilerle yansıtan çalışmanın orijinalliğine diyecek bir şey yok. Ama bir hikaye anlatayım. Bizim memlekette kasabanın arkasında bir tepe var. Baktım, ben buraya çıkarım dedim. Araba yolunu takip etmeye başladım. Yol bir dolanıyor tepenin etrafını, bir daha dolanıyor, bir daha derken, ben tıpış tıpış öğle sıcağına sırtımı dönüp inmeye başladım. Bu bestelerin bir tepe noktası, bir kreşendosu yok yağni. (Through The Eyes of Maninkari hoş bir istisna, yine de tam değil) Sadece acayip bir atmosferin olması yetmiyor. Neticede içim böyle bir potansiyelin çarçur edilmesine kan ağlıyor.
6,50/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder