Bu albüm hakkında iki görüş var. Birincisi: Vivaldi kasap gibi doğranmış, nasıl cüret edebilirler, bu kadar ticari bir hale nasıl getirebilir? Tühh Allah belanı versin! İkincisi ise bütünüyle arkasında durmasam bile daha yakın durduğum şık: şahane, başyapıt vessair.
Aslında bakılan yer aynı, görülen şey farklı. Belki de fazlasıyla değerli bir konuma ulaşmış olan hoppidik Dört Mevsim'in Max Richter tarafından yapıbozuma tutulması, Vivaldi'de duyamayacağınız hüzün ve gerilim duygularını uyandırıyor. Spring namındaki, başta 2 nolu beste olmak üzere etkilenmemek her babayiğidin harcı değil. Özellikle sonlarda modern ve tektipleştirici prodüksiyona teslim olmanın getirdiği etkiye bağlı olarak da banal bir tekrar hakimiyet kazanıyor olabilir. Orada da Autumn'daki Vivaldi'nin en ünlü melodisi devreye giriyor. Ama bir yere kadar telafisi mümkün. Kemanın ki telleri titreten isim Daniel Hope, tonu ve keskinliği, prodüksiyon ve bestecinin seçimleri ile birleşince bir film müziği tadı, iyi yada kötü, bırakıyor ağızda. Biraz Clint Mansell, biraz Steven Price, en çok da Interstellar'ı ile Hans Zimmer. Summer parçalarında özellikle bu karşılaştırma kaçınılmaz. En sona iliştirilen remikslerin gerekliliğini/gereksizliğini ise bir açık oturumda tartışmak lazım.
8,25/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder