27 Kasım 2016 Pazar

NCT U - The 7th Sense (2016) Single

Bir süre önce BTS vasıtasıyla Kore Pop'u hakkında bir kaç kelam etmiştim. Youtube'daki klipler ve tepki videolarını izleyerek fikrimi daha bi pekiştirdim. Dizileriyle, kültürüyle, modasıyla felan Japonya'nın yarı yolda kaldığı bir misyonu Kore başarıyla yürütüyor durumda. Alternatif bir seçenek. Yerelliğin sadece kokusunun duyumsandığı ki pop müziğinde belki de ayırt edemediğimiz bazı melodilerde saklı olma ihtimali bir yana yerellik hiç yok gibi, batının eskiden başını çektiği batı eksenli küreselleşme dalgasının çok da farklı olmayan bir tekrarı aslında. Aktörler farklı. Ve tabi ki yerel kültürün getirdiği garip ve yabancı tavırlar ki çoğu zaman batı merkezci bakış açısına sahip kişiler üzerinde şirin ve saçma ve komik olarak değerlendirilen fikirler uyandırmakta, içine sızarak bir nebze de olsa farklılığını ortaya koyabiliyor. Kore'deki müzik endüstrisi üzerine de bir kaç satır yazmıştım. Çocuklar toplanıyor, firmaların işlettiği ranzalı felan yurtlarda senelerce yaşayarak müzik ve dans eğitimi alıyorlar. Üzerlerine maddi olarak yatırım yapıldığı için plak şirketlerine geleceklerini ipotek veriyorlar. Üstelik çok sıkı kurallar altında yaşamak zorundalar. Arkadaşlarına, sevgililerine karışılıyor. Hatta zorunlu estetik operasyonlarına maruz kalıyorlar. Çünkü bir grup oluştururken bile idollük yaratmak önemli. Bi eleman repçi, biri şirin, diğeri dansda zirve, biri utangaç, diğeri bad boy. Ne kadar geniş kitleye hitap ediyorsa o kadar iyi. Dolayısıyla fan kulüpleri inanılmaz önemseniyor. Her türlü kaydı satın alıp sevdiği grubun reklamını, tanıtımını yapan fanlar, grup elemanlarının internet videoları ile fanlarla birlikte ayarlanan sosyal aktivitelerle (ki ufak bir şirkete ait bir grup yeterince firmayı kara geçiremeyince, elemanları fanlarla yemek yedikleri randevulara yönlendiriyormuş, artık gecenin nasıl bittiğine dair şüphelerim yok değil) durmadan besleniyorlar. Fanlarla ayrı bir lisan doğmuş bile. Gruptan sevdiğiniz, yakışıklı ya da şirin ya da seksi bulduğunuz favoriniz bias'ınız oluyor. Gruptaki en genç eleman maknae oluyor, abiler hyung ablalar oppa. Bir de canlı konserlerde ise şarkının bazı yerlerinde kalabalığın da katıldığını duyuyorsunuz, ama sadece belirli yerlerde yankı gibi, şarkıcılarla diyalog gibi. Her şarkının fanchant'ı varmış meğerse. Fanlar çalışıp geliyormuş konserlere. Herkes mutlu kısacası, şahane bir dünya! Ayrıca onlarca grubun yüzlerce şarkıcının olduğu ülkede boy gösterecekleri kaynaklar da kıtken, dünyaya açılmak, başta Çin ve ezeli rakipleri Japonya üzerinden, elzem hale geliyor. Acayip rekabetin yürüdüğü bir piyasa. Bu yüzden şarkılar gittikçe daha edgy , daha ekstrem bir hale gelmişler, bayağı para yedirdikleri klipleriyle birlikte.
Şimdi ürünlere geçelim. Aslında pop piyasasını ileri götürmüyorlar. Batı'daki şarkıcıların tarzlarını alıp sentezliyor ve dediğim gibi artan oranlarda gürültüye boğuyorlar. BTS son videosuyla (Blood, Sweat and Tears) ki şarkıyı çok tuttuğumu söyleyemeyeceğim; Karayip eksenli elektronik müziğini klasik müzikle birleştirerek ilginç bir şeyler ortaya konmuş. Konsept hikaye anlatıcılığını da düşünürsek ki klip Tarkovksy'yi poplaştıran yoğun sembolizmle örülü, bu grup K-Pop'un yarınını temsil eden bir istisna. Sonuçta kendi içlerinde her ne kadar geçişmeler olsa da kategorilere ayırabiliriz. Youtube'daki K-Ville Entertainment kanalında yayınlanan listelerden örneklerimi devşireceğim.
-R&B : Dünyada neo soul tırmanışa geçmişken doksanların klasik R&B'si ve kulüplere hitap eden 2000'ler R&B/pop'u Kore'de hayli popüler. Ama dünyaya açılmada dezavantajı da bulunuyor. Misal Jay Park - Drive, Davichi - Beside Me, Ailee & Yoon Mi Rae - Home
-Klasik şirin pop çalışmaları özellikle kız grupları için ideal. Şu an popüler olan Twice'ın TT'si ya da Dia'nın Mr. Potter'ı tam örneği. Ama I.O.I.'nın Very Very Very'si, Red Velvet'in Roussian Roulette'i, Crayon'un Doom Doom Chit'i gibi örneklere dek genişletirsek klasik pop soundunun yalın elektronik lehine terk edildiği de oluyor ki üç şarkı da çok eğlenceli. Bunlar arasında erkek gruplardan ise listeden baktığımda Victon -I'm Fine gözüme çarpıyor.
-Erkek gruplarına da klasik bir sound hakim. Alt tabanda kız gruplarına kıyasla elektronik öğeler daha kaotik ve agresif olmakla beraber yine kulağa çarpan nakaratların saldırısı altındayız. Aslında K-Pop şarkıları normalde birden fazla parçaya yetecek malzeme sunuyor ve nakaratlar gerçekten basit ve güçlü. O yüzden farklı sesteki elektronik efektlerin müdahalesi de kaçınılmaz oluyor. Bunu sektör daha ne kadar taşıyabilir, merak ediyorum doğrusu. Bu kategorinin tam örneği ki bu yüzden oldukça sıkıcı bana göre; GOT7 - Hard Carry. Monsta X'in Champion'u da olabilir.  Kore'nin en popüler grubu EXO ki şarkıları ufak tefek farklılıklar göstermekle beraber çoğu şarkısı, misal Monster da öyle. Nakaratların şenlikliğine ya da duygusallığına göre değişen pek çok örnek vermek mümkün. Listede gözüme kulağıma çarpanlar: SF9 - Fanfare, Pentagon - Gorilla, VIXX ve The Infinite'ın videoları vessair.
-Rap mühim iş. Bütün bu saydığım gruplarda rapçiler oluyor, az ya da çok devredeler. Bazı gruplarda ise bu daha belirgin. Hatta tümüyle bu alt tür altında değerlendirilebilen isimlere rastlamak mümkün. BTS'den Suga'nın August D adıyla yayımladığı işler ki gereksiz agresif olmasıyla hiç dikkatimi çekmedi. Çok daha sofistike Eung Freestyle işbirliği ise tam bana hitap ediyor. Bu noktada dans ve kulüp müziği ile içiçe geçmeye de başlıyor. Mino ve Bobby işbirliğinin örnekleri Full House yada Holup ya da Hit Me deli şarkılar. Ama bu hat tıpkı bütün türde olduğu gibi geçmişin devamı. Misal G-Dragon da elektronik hip hop örnekleri vermiş daha öncesinde.
-Burada da benim en sevdiğim kendini hafife alan, altı üstü popsun arkadaş sen, eğlenceli kulüp dans şarkılarından bahsedebilirim. Beyonce+Nicki Minaj+Rihanna Tarantino ile birlikte kulüpe gidip badass woman tribine girerse CL'in Hello Bitches'ı ortaya çıkar. Blackpink'in Boombayah ya da Whistle'ı, Mino-Bobby Mobb'un işleri, Bigbang'ın Fantastic Baby'si gibi. Daha var böyle işler geçmişe bakınca, irdelemek lazım. BTS - Fire ya da Dope gibi. Ama BTS biraz değişik neyse.
-Bir de nostaljiye dönenler var. Köklü gruplardan Shinee 1 of 1 ile 80'leri getiriyor. Mamamoo'dan New York, I.O.I'dan Whatta Man diğerleri.
-Rap verseleri, nakaratlar, agresif tavırları, şiddet yüklü videoları, temposu, gürültülü soundlarıyla abartıya kaçıranlara bir kaç örnek: 24K - Bingo ve BAP-Skydive. İnsanı soğutuyorlar ister istemez.
-Son olarak oralarda bir yerlerde bir indie sahnesi de vardır Kore'nin ama hiç bilmiyorum. Yahu hiç mi rock yapılmıyor şu memlekette, değil mi?
Gelelim asıl mevzuya. Bu tek şarkılık single'ı seçmemin sebebi K-Pop ile uzaktan yakından ilgisi olmaması. Tamam tamam çoğu Korece. Büyük plak şirketlerinden SM, 40 kadar genci okul gibi toplayıp NCT (new technology bilmem ne) altında bir araya getirmiş. Gelenin gidenin sabit elemanın net olmadığı bu projedeki gençlerden seslerinin uyduğunu düşündüklerine kayıt yaptırıyorlar, efendim. Firetruck ismindeki enteresan şarkılarıyla çıkış yapan NCT-127, Sakıza çiklete adanmış iğrenç çocuk şarkısıyla çıkış yapan veletlerden oluşma NCT Dream ve mevzu bahis NCT U gibi ki bu çocuklarda 7th Sense namındaki ilk kayıtlarını çıkardıklarında daha reşit değillermiş. Ama tabi şarkılarının birilerinin yatak odasında yankılanmasına engel bir durum değil. Çünkü parça yaşlarının tersine seksapellik taşıyan chillout bir havaya sahip. Karanlık ve sofistike yanı kuvvetli. Ağır tempoda rap ağırlığı ve soul kısımlarıyla birlikte the Weeknd ve pek de bilmediğim Drake ile Chris Brown gibi isimlerin tarzına benzetilen şarkı trap hop, trip hop ve trüp hop (yok lan böyle bir şey) etkisinde ilerliyor. Öne çıkan öğeleri ana ritmi, egzotik girişi, 50. saniyedeki hülyalı ağır abi rap kısmı, 1.12'deki tatlı vokal ve 2.30'dan 3'e bağlanan R&B geçiş. Aslında son yıllarda dinlediğim en kaliteli işlerden biri. Şimdi eksikliklerini sayıyorum. Dansları ve videosu o kadar kuvvetli ki şarkıyı yalın dinlediğinizde bir şeyler eksiliyor. Örneğin Koreli gruplardan BTS de danslarıyla öne çıkıyor. Güzel kurulmuş koreografi sık sık tekrarları ile birlikte göze hitap ediyor. Çünkü sıkı senkronizasyon gruba özgü hızlı ayak hareketleri ya da aniden yavaşlanıp hızlanan birbirini takip eden figürler ile koreografiyi güçlendiriyor. Fakat bu elemanların dansında el bilek ve ayak figürlerinde çok daha teknik beceri görülüyor. Buna rağmen göze seyirde hiç bir engel göze çarpmıyor. Figürlerin şarkıyla uyumu da mükemmel. Müzikte iki tane elektronik drop varsa dıp dıp, onu dahi es geçmiyorlar, iki tane bilek hareketi yapıştırıyorlar. Renklerle ve dinamik kamerayla beraber klip şahane. İkincisi bu gençlerin sesleri ne kadar birbiriyle uyumlu, şüpheliyim. Grubun en genci Mark'ın rap söylediği kısım, sesinin tonu bence şarkıya oturmamış. (İsim saydım diye bu grupları takip eden biri olduğum anlamı çıkmasın. BTS'i 80 kez izledim yine de gençleri ayırt edemiyorum. Zaten hepsi çekik gözlü, zayıf, benzer fiziğe sahipler, bir de saçlarını ve renklerini, kıyafetlerini felan her seferinde değiştiriyorlar, ayırabilene aşk olsun. Rapmon'u bilirim ama, borazan sesli gamzeli at suratlı hah ha ha, no offence arkadaşlar, dalgasındayız şurada) İkinci single'larında aynı tarzı devam ettirmeyip klasik pop balad tarzında ürün vermeleri ise diğer ayrı bir hayalkırıklığı. Daha çok Amerikan dinleyicisine seslenen bu şarkının ardından demek ki asıl mevzi Kore'yi de korumak lazzım.
Ansiklopedi gibi adamım, ne kadar çok bilgi bombardımanına tutmuşum yafu.

8,75-/10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder