bin dosttan çoktur bir düşman demişler
Kuşlu estetizm çok hoşuma gidiyor. Hatta ikea'dan aldığım kuşlu pano duvarımı süslüyor. Demek istediğim şu ki bu kitabı satın almamın yegane sebebi kapağı. Çok da memnun kaldım sonrasında. Ragıp Duran onbeşinci yüzyıldan günümüze halk edebiyatından destan türünde şiirleri derlemiş. Destan deyince sırf savaşlar, zaferler ve yenilgiler gelmesin akla. Kıtlık, afet, meslekler, yemekler, hayvanlar gibi pek çok şey konu edilmiş durumda. İşin ilginci yüzyıllarca önceki halk dilinin günümüzden çok da uzak olmaması. Sözlüğe ihtiyaç duyduğunuzda da kitabın arkasında yardımcı olacak bilgilere rastlıyor olsanız da doğrusunu söylemek gerekirse yetersiz kalıyor. Buraya alıntılayacak olduklarım genelde bana enteresan gelenler. Halk edebiyatının kuralları kaideleri ve estetiği konusunda maalesef bir şeyler söyleyecek kadar bir bilgim yok. Bu da benim ayıbım olsun.
SİVRİSİNEK DESTANI ( Derviş Halil)
Sivrisinek ile hâlimiz yaman
Sor nice başım yorgana koydurur
Burnumla kulağım yerler her zaman
Kaşınmaktan derimizi soydurur
Katar katar olmuş gelir vız deyü
Çok kanımı içmişlerdir az deyü
Usul ile böyle çal'nır saz deyü
Nefeslerin birbirine uydurur
Akrep gibi sokar burnu kurusun
Acep nâzik çalar Firenk borusun
Yanınca uydurmuş eşek arısın
Hesap edip alayların saydırır
Birbirin kovalayıp yatarlar
Döşeğe girmeye yanup tüterler
Böyle kâideyle usul tutarlar
Sanasın kim nefesleri nay-durur
Kalkup mum yakıp arayım derim
Başını gözünü yarayım derim
Dal satır cümlesin kırayım derim
Korkarım ki büyüklere duydurur
Geceyle derdimi kimse bilmez
Her birin kurşunla vurursan ölmez
Söyleşmek kâbildi yalınız gelmez
Hep eşkıyâsın bile ivdirir
Sanırsın cenkçidir alayın dizer
Avâzın işiten canından bezer
Ellerin evinde beş on gün gezer
Bizim hanemizde altı ay durur
Gece herkes fikretmede yarını
Meteristen dinler âh u zârını
Cümle âlem çeker onun zorunu
Gerek geda gerek ise bay-durur
Derviş Halil eydür ayık yatamam
Sözlerim sahihtir yalan katamam
Üş dururum hiçbirini tutamam
Cine benzer bir acayip soy-durur
DESTAN (Karacaoğlan)
Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi
Güzel, ben seni isterim
Seni koynumda beslerim
Yüzünü güzel göreyim
Zülüfün kara değil mi
Boyun uzun belin ince
Yanakların olmuş gonca
Salıverirsin kolunca
Beliğin kara değil mi
Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi
Beni kara diye yerme
Mevla'm yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir, kara değil mi
Hint'den, Yemen'den çekilir
İner Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi
Göllerde kuğular olur
Göğüs ak, kara benlidir
Mısır'da çok zengin vardır
Kölesi kara değil mi
Pınara konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arap beyinin
Çadırı kara değil mi
İller de konup göçerler
Lale sümbülü biçerler
Ağalar, beyler içerler
Kahve de kara değil mi
Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sümbül de kara değil mi
Karac'oğlan der inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donlu Beytullah
Örtüsü kara değil mi
DESTAN (Ceyhuni)
İnkisar eylesem yazıktır sana
Döşek üzre yan gelesin sevdiğim
Ağzından burnundan hicran yerine
Parça parça kan kusasın sevdiğim
Bir yel essin gelip Şam'dan Urum'dan
Gam kasavet eksik değil serimden
Yekin yekin kalkamaz ol yerinden
Dizlerine sızı insin sevdiğim
Şöyle bir dert tutsun bilen olmasın
Bir saat yanında kalan olmasın
Korkudan üstüne gelen olmasın
Yine derim derdin azdır sevdiğim
Muradın gözünde kalsın ey kara
İmam bulunmasın kefenin sara
İskatın dağılsın on beşer para
Yine derim o da azdır sevdiğim
Rahatlık görme hiç hab-ı nazında
Isıtmalar tutsun kışın yazında
Yedi yıl hırlasın can boğazında
Suyu İblis versin sana sevdiğim
Dilerim Mevladan derde çatasın
Kapansın gözlerin duvar tutasın
Azıcık ağrıya kırk yıl yatasın
Yine derim derdin azdır sevdiğim
Yata yata yanın belin çürüsün
Eşin dostun etrafını bürüsün
Damarın çekilsin kanın kurusun
Hastalara şan veresin sevdiğim
Ocağın başında ısırgan bitsin
Bacanın başında baykuşlar ötsün
Günde yedi kere ısıtma tutsun
Ettimdi buldum diyesin sevdiğim
Pare pare oldu sinemin başı
Durmayıp akıyor gözümün yaşı
Ol kadar çok olsun alemin işi
Gelip cenazeni kılan olmasın
Ne düşmüşsün Ceyhuni'nin kastına
Zebaniler yapışalar destine
Dokuz ay yatasın bir yan üstüne
Onbir ayda can veresin sevdiğim
***
Bey kürkünü beğenmiyor köçekler
Babasına akl'öğretir çocuklar
Yumurtadan burnu çıkan cücükler
Horoz oldum diye cık cık ediyor
(Seyrani'den)
***
YEMEK DESTANI (Şerife)
Evvela yürüttük baştan çorbayı
Sarımsakla terbiy'olmuş paçayı
Domatesle pişirmeli bamyayı
Midemizi açsın hoş misal olsun
Bihamdillah hiçbir şeyi taşlamam
Yağ içinde yumurtayı boşlamam
Yumşak somun olmayınca başlamam
Semiz etin kenarları al olsun
Baklavayla börek derkenar ola
Şeker helvası da bir hisar ola
Toplanıp ihvanlar berkarar ola
Sıdk u mahabbetli ehl-i hal olsun
Mısırgayı bir hal edin oldurun
Ortasına fıstık pirinç doldurun
Dolmaları üçer üçer kaldırın
Kuvvetli bedene irtihal olsun
Katmeri ince aç yağın sakınma
Sakın ona haşhaş yağı kullanma
İnce etten olur hem de çullama
Tavada pişmiş bir kızıl hallolsun
Enginar ile kereviz ıspanak
Karnabetle semizota birle bak
Patates domates böğrülce kabak
Onlar da içinde hasbihal olsun
Mıkla cılbır mantı kaygana gelsin
Makarnayla keşkeş kuskus çekilsin
Şalga pişip gelir iken dökülsün
Kalan yemekler de istimal olsun
Köfte yaprak bir de lahna dolması
Sarı erik zerdali nohut yahnisi
Zülbiyeyle pancar turp salatası
Onlar da içinde pür kemal olsun
Tabakta turşu da kalmasın mahzun
Zeytinyağ üstüne sıkılsın limon
Balığı kızartın getirin pür hun
Yiyelim bizler de can misal olsun
Yiyenler nimetin şükrün bilirse
Vücut kuvvet bulup halin alırsa
Bu yemekler bize her gün gelirse
İster ise altı oruç hal olsun
Sebebin işleyip kârın gözetsin
Herkes varıp nasibini devşirsin
Günde bana üçer üçer pişirsin
Hıkl huyu güzel bir ayal olsun
Tan etmen ahbaplar siz bu âşıkı
Nimet ucuz amma budur layıkı
Çok istemem ben keseme harçlığı
Beşibirlik ile bin riyal olsun
Hak verir dostuna yarınki günü
Çorbada yemeklerin önüdür önü
Yemeğin bastırmak için üstünü
Kahve ile tütün on çuval olsun
Paluzeyle muhallebi araya
Kifayeler dursun hep bir sıraya
İki tatlı tuzlu gelsin sofraya
Kaymak güllaç ile şeker bal olsun
Canım hem böğrülce bakla da ister
Yıldız kökü çayır bağında biter
Patlıcan ortanın gayretin güder
Karpuz üzüm divlek üç misal olsun
Kadayıfın teni kırmalı telli
Üzeri kokulu emberli güllü
Pilavın üstüne getir sütlüyü
Yiyelim bizlerde can cemal olsun
Bihamdillah yedik nimet ü nânı
Bizim zamanımız bolluk zamanı
Bin üç yüz ondörtte yaptım destanı
Okunsun dillerde bir icmal olsun
ÇANAKKALE DESTANI (Boyabatlı Mustafa)
Üç yüz otuz sözüm Hakk’ın kelâmı
Padişahın geldi büyük selamı
Enver Beyin düşman kırmak meramı
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Euzu besmele çektim çıkarken
Köye baktım şöyle yüksek bir yerden
Karargâha koştum üç günde erken
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Kumandan emrini verdi bir gece
Anadolulardan layıktır nice
Yiğitler şehadet şerbeti içe
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Rumeli toprağı yuğrulmuş kanla
Ün alınır ancak verilen canla
Herkesi yüreği çarpıyor canla
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Kurşunlar atıldı düşmana karşı
Şehitler buldular göklerde arşı
Gaziler döktüler hep sevinç yaşı
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Düşmanın gür sesli büyük topları
Delik deşik etti toprağı yarı
Korkak Frenklerin yokmuş hiç ârı
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
İngilizler Frenge dostmuş diyorlar
Bir kötü kötüye elbette uyar
Onlara bu meydan gelecek pek dar
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Çanakkale'yi siz sandınız boştur
Davulun sesi de uzaktan hoştur
Saptığınız bu yol bir dik yokuştur
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Aruburnu hani topların nerde
Gazilik arzusu var hangi serde
Şehitlik göktür gazilik yerde
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Ben yorgun değilim içim bir tufan
Müslümandan var mı savaştan kaçan
Türktür dünyaya al bayrak açan
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Zırhlıların gitti deniz dibine
İlk hücumdan sonra ya bu kaçış ne
Kaç durma geçerse fırsat eline
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Çanakkale’yi hiç verir mi Türkler
İstanbul’umuzu alacak bir er
Var mıdır dünyada nerde o asker
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Boyabatlı Ömer oğlu Mustafa
Yazdı bu destanı girerken sofa
Muradı gitmektir arşı tavafa
Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder