Bir vakitler Radikal'in kuponları ile almıştım diye hatırlıyorum. Bir sıkıntı anında gözden geçiriverdim. Boyut yayıncılığın gazete için hazırladığı özel basım diye düşünüyorum. Asılları ciltli büyük boyda hala, satılıyor olsa gerek. Bu da demektir ki bu baskılar ufak ve kapkare. Leonardo amcanın binbir bilim ve sanat dalıyla uğraşmasına rağmen projelerinin hemen hemen hiç birisinin hayata geçmediğini hatta resimlerinin çoğunun da yarım kaldığını bu vesileyle öğreniyoruz. İşin magazinsel boyutuna bakarsak ustanın cinsel kimliği ne, frijit mi?, genç çırakları ile arası nasıl? Şok şok şok Mona Lisa yoksa kendisi mi? Ciddiyim, bir iddia da buymuş vallahi. Bunlara rağmen yaşadığı dönemde dönemin egemenleri tarafından gani gani himaye edildiği de başka bir gerçek. Az sayıda ve bir çoğu da yarım yamalak bırakmış eserler bile bu kadar büyük bir isim yapmasına yetmiş.
Miro ise son yıllarda sahte eserlerden dolayı ülkemizde gündeme gelen modernist bir Katalan ressam. Fransa'nın tozunu toprağını fazlasıyla yutmuş. Patlayan renkleriyle ünlü. Soyutlamaya dayalı, Miro'yu Miro yapan tarzından önce pastoral yaşamı şiirsel bir biçimde tuvale aktardığı erken dönem tarzı bile oldukça ilgi çekici. Zaten ortak noktalar da çok. İlk yıllarda fakir fukara hayatını idame ettirse de o da şanı şöhreti hayata gözlerini yummadan önce yeterince tatmış. Hatta o kadar sıkılmış ki tablolarını yakmış. Yalnız çizgilerinde bir miktar karikatürizeliğe kayıyor ki pek hoşlanmadım.
9
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder