4 Aralık 2009 Cuma

Carol Berg - Rai-Kirah 1: Transformation

George Martin, Robin Hobb gibi isimler ülkemde yeterli ilgiyi göremiyorken yurtdışında bu isimlerin ardılları artık moda. Klasik fantastik metinden, pür iyi-kötü karakterler yerine griliğe kaymasıyla, karakter gelişimine verilen önemle, şiddeti vahşetiyle kısacası zor okunur tarzı ekseninde yetişkinlere yönelmesiyle ayrılıyorlar. Onlardan birini okumayı düşünürken karşıma farklı konusuyla bu üçleme çıktı. Üstelik ilk kitabı okumak mevzuyu sonlandırdığı için gerisini ister getirirsiniz ister getirmezsiniz.
Kökleri çöle dayanan Derzhi halkı coğrafyanın hemen hemen tümünü ele geçirmiş, diğer halkları köleleştirmiş, yurtlarından ettirmiştir. Köle derken cinsel dahil her tür ihtiyaç için kullanılan akşama pis köleevlerinde hücrelerde bağlı tutulan , her zaman dövülen bazen avlanılan bir kölelik sisteminden bahsediyorum. Kibirli, gaddar veliaht prens ise kuzeydeki dağlarda muhkim sarayında kendi kentini yönetiyor ve imparatorluğun başına kendinin geçmesini mümkün kılacak bir ayini bekliyor. Yok ettiği ülkelerden birisi de büyü gücüne sahip olan bir halkı barındıran Ezzaria. Bu halk insanların zihnini elegeçiren elemantal iblislere karşı binyıllardır savaşım yürütürken onların yaptığını hurafe kabul edilen fatihler tarafından büyü güçleri yok edilerek köleleştirildiği için , kalan kaçaklarda çok az olduğu için, artık geleneklerini devam ettiremez konuma gelmişler. İşte bu ortamda prens köle pazarından tam 16 senedir köle olan Ezzarialı birini, Seyonne, yazıcı olarak satın alır. Zira imparatorluk halkı okuma yazma bilmenin küçültücü bir özellik olduğunu düşünmektedir. Seyonne bir yandan tüm gururunu, mistik öğretilerini ayaklar altına alarak sadece yaşamayı düşünürken diğer yandan da prensin tutarsız psikopat karakterine uyum sağlamaya çalışmaktadır. Khelid halkı Derzhilerle ittifaka dayanarak imparatorluğun yönetim kademesine sızmaya yönelik bir plan yürütmektedir. Seyonne Khelid elçisini gördüğünde gözlerine inanamaz. Çünkü bu kişiler iblisler tarafından ele geçirilmiştir. Ve işin ilginci prense kafayı takmışlardır Khelidler.Devamını aşşağıda anlatırız.
Kitap emsallerine göre ters işliyor biraz. Normal gidişat ilk başta karakter ve dünya inşası ağırlık kazandığı için yavaş (ki ben bu kısımları çok severim) sonra hızlıdır. Hatta cildin sonunda üç günde okuyacağınız niceliği birkaç saatte yutarsınız. Transformation ise baştan ortasona kadar çok sürükleyici. Sonlarda ise klişeliğe teslim olarak tahminleri doğru çıkarmaya başlamasıyla okuma hızınız düşüyor. Yazım tekniğini R.A.Salvatore'ye benzettim biraz. Tanımlayıcı cümlelerden tasarruf ederek karakterler daha çok olaylarla belirleniyor, maceranın akıcılığı okumayı alıp götürüyor. Tabi Salvatore'nin son yapıtlarındaki çivisi çıkan Hollywoodvari sinematik anlatım tekniğinden ziyade ilk dönemine benzetiyorum. Yazar'ın ilk kitabı olmasından dolayı bazı aksaklıklar olmakla beraber high fantasy'yi terk etmeden okumayı zevkli hale getirecek değişiklikler uygulayan yazar başyapıt olmasa da ona yakın bir kitap yazmış. Bize de okuması düşmüş.
Spoiler
Daha kitabın başlarında Seyonne satın alınırken maceraya atılırız. Prens Alexander 'Zander', diğer lordlardan birini sırf aşağılamak için köleyi onun getirmesini emreder. Bu Lord da kıl olur, Seyonne'yi şehirde çıplak dolaştırır ve saraydaki demirciye kölenin suratına damga vurmasını ister. Demirci prensin kölelerinin yüzlerinin bozulmasını istemediğini bilir. Ama emir bu demiri keser. O da ufağından bir damga vurur. Kraliyet ailesinin damgasını. Sonra prens ahan da yeni kölem bu diye arkadaşlarına hava atacağı an yüzdeki izi görünce çıldırır. Bu genç lordu çağırtır ve Seyonne'nin onun suratına büyük damga vurmasını emreder. Seyonne reddedince prens hazretleri lordun suratını damgayla dağıtır, kemiğe kadar iner. Seyonne'e hücre yolları görünür. Arada bir yazma okuma hizmetleri için prensin yanına çıkar. Khelidlere güvenmediğiyle ilgili yazdığı bir mesaj babasının eline geçince (babası Khelidlerle ittifaka fazlasıyla inanmaktadır) prens Seyonne'den şüphelenir. Sonra bahsi geçen lordun abisinin mesajı babasına ilettiği ortaya çıkar. Prens o lordun ailesine bir oyun oynar, onların desteğini garanti altına alırken lordun abisini de astırır. Detayını okumanız gerek. Sonra Khelid elçisinin gözüne bakınca onun iblis olduğunu anlar fakat hiç bir gücü kalmamıştır. Prens ise uykusuzluk yüzünden görevlerini yapamaz duruma düşer. Seyonne prense yardım etmeye karar verir. Hiddete kapılan prens onun ağzını burnunu kırar. Ama sonra dediği gibi iblis büyüsüyle büyülendiği ortaya çıkar. Seyonne'ye güveni bir miktar artar. Başka bir zaman büyük salonda elçiden yine bir büyülü hediye alır prens. Bunu önlemek için Seyonne sakarlık yapar, itiraz eder, yani kendi ölümünü garantilemiştir. Zaten yeter ulenn ne olacaksa olsun triplerindedir. Tam o an prensin içinde ufakta olsa bir iyilik (tabi mistik bir ismi var bu özelliğin) olduğunu görür. Eski bir iblis savaşçısı olarak ettiği yeminlere göre bu insanı koruması gerekmektedir. Ayrıca iblislerin prensle ne işi olduğunu da bulması gerekmektedir. Prensin günlerce sürecek ayini başlamışken prens üzerinde yapılan büyünün neticesinde vahşi bir hayvana dönüşür. Bunu bir süreliğine saklamayı başarırlar ve artık Seyonne tam anlamıyla prense yardım eder. Diğer yandan kılıç ustası olan amcasını yeni bir kılıç yaptırmak için görev vermiştir prens. Bir geçitte pusuda amcasının ölmesini Khelidler prensin işi gibi göstermeyi başarmışlardır. Zaten prens uzun süredir garip davranmaktadır. Ayini yarım kalır ve imparator babası Zander'ın Khelidlerce tedavisi yapılmak üzere Paranfour kentine gönderilmesine onay verir. Seyonne için her şey anlam kazanmıştır artık. İblislerin lordu prensin vücuduna geçecektir. Kapatıldığı kuleden onu kaçırır ve kaçak Ezzarian topluluğunu bulurlar zar zor. Bir kere kendisi köle olarak manevi açıdan kirlendiği için Ezzarialılar tarafından dışlanmıştır. Prens de başdüşmandır. Yine de köyde kaldıkları vaktin şöyle bir katkısı olmuştur. Seyonne'nin hocası kuzeyden gelecek iblis saldırısına dair efsanede adı geçen iki ruhlu adamın o olduğunu ve kendisinin ona tekrar büyü güçlerini uyandıracak eğitimi vereceğini söyler. Seyonne ise o seçilmiş kişinin prens olduğuna inanır, hem psikopat ruha hem de iyi bir ruha sahip başka kim iki ruhlu adam olabilirki. Ezzaria kraliçesi büyüyü kaldıramayacağını ve terketmelerini ister. Bu arada Seyonne eğitim almaktadır. Son eğitimde kraliçe ve eşinin (kraliçe eski yavuklusu, eşi ise kankası) kendisinin derzhilere esir düşmesine seyirci kaldığını ve iblislerle onların işine karışmayacaklarına dair anlaşma yaptıklarını anlar. Ex-kankası iblislerin başıyla bir kez savaş yapacaktır. Ve bu savaş tüm Khelid halkının kaderini belirleyecektir. Bu arada savaşlar şöyle olur: kadın büyücüler kurbanın zihnini maddeleştirerek dünya kıvamına sokar, bir kapıdan da iblis savaşçısı bir elinde ayna bir elinde cımbız eh eh, gümüş hançer o dünyaya girer. Canavar, arkadaş kısaca şekil şemal değiştiren iblisi bulup aynaya baktırtır ve kurbanın vücudundan atmış olur. Neyse Seyonne'nin hocası onu da alarak ex-kankanın yenip öldürmediği ama serbest bıraktığı bir iblisle savaştığı boyuta kaçak giriş yaparlar. Hocasını öldürür ex-kanka. Hocanın da bir kızı var. Bu kız, Seyonne'ye yardım eden ablasının kocası (bacanak mi deniyor?) , Seyonne ve arada bir kendini kaybeden prens son savaşın yapılacağı Parafor'a yol alırlar. Orada prensin zihnini iblis lordu elegeçirir ve son savaş onun zihninde olur. Kraliçenin aslında Seyonne'ye yardım ettiği ortaya çıkar ve ex-kankayı bayıltıp Seyonne zihne girer. 3 gün süren bir savaştan sonra, prens aslında iblise tümüyle teslim olmamıştır ikisinin ruhu birleşir o boyutta, iblis lordu geberir, tüm Khelidlerin zihninden iblisler çıkar. Prens ayini tamamlar, iyi biri olmuştur o da . Ex-kanka onurlu bir şekilde ölür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder