14 Şubat 2016 Pazar

Franz Schubert - Winterreise · 6 Lieder (1966)

Pencerenin pervazına yayılmış, lapa lapa yağan kar altında arabasından henüz inen misafirimizi izliyordum. Salondan gelen gürültüye bakılırsa annem piyanonun başına çoktan oturmuş ve bariton sesiyle şarkılar söyleyen babama eşlik etmeye başlamıştı. Konuklar piyanonun ve hemen yanı başındaki babamın etrafında hilal benzeri bir oturma düzeni almışlardı. Herkes kendi dünyasına dalmış görünüyor. Yaşı oldukça geçgin Alfred amca, belki de geçmiş günlerde başka bir gecenin hatırasıyla babama hırıltılı sesiyle katılmaya çalışıyor yer yer öksürüklere teslim oluyordu. İkiz halalarım kanepeye yerleşmiş annemin sırtına doğru bakarak kıkır kıkır gülüşüyordu. Baygın bakışların ardında yine annemi çekiştiriyorlar kesin. Gözleriyle her defasında beni süzmekten kendini alıkoyamayan avukat bey bu sefer sessiz düşüncelere dalmış, bir kolu şöminenin üzerinde avucunda tuttuğu şarap bardağıyla bir heykeli andırıyordu. Pos bıyıkları ile saçları arasındaki renk uyumunu bir türlü tutturamayan ihtiyar doktorumuzun kaygılı bakışları sırayla diğer konukların üzerinde dolaşıyordu. Bir kaç kadeh içki içse rahatlardı belki. Halbuki beni güldürmenin her zaman bir yolunu bilen sevecen birisidir. Demek ki geceye geç kalan şehrin polis amiri olsa gerek. Hiç sevmiyorum onu. Doktor Klaus beyin demesine göre diğer şehirlerin polis amirlerinden bir farkı yokmuş. Ne demekse... Pencerenin ardına karın çektiği ikinci perdenin aralığında gördüğüm kadarıyla arabası ahıra çekilmeye başlanmış bile. Sürücüler ve seyisler ise rüzgar almayan bir köşede tütünlerini tüttürüyorlardı. Daha doğrusu çabaları bu yöndeydi. Piyano ile babamın sesi arasındaki dansı dinlerken içime dolan huzurun etkisiyle gözlerim ağırlaştı.Rüzgarın uğultusu dışarının tekinsizliğini haber veriyordu. Zaten, çocukların kendilerini en güvende hissettikleri anılardan biri de böyle büyük toplantılar değil midir?
Aniden uyandığımda dumanlar arasında avukat beyin beni kucaklayıp dışarı çıkardığını hatırlıyorum. Dışarının soğuğu şok dalgası şeklinde bütün vücusumu yoklarken ahırda başlayan yangının eve yayıldığını görebiliyordum. Atların acı kişnemeleri sonlanmaya başlamıştı. Avukat beyin kurumla kaplı yüzüyle inci gibi dişlerini koca koca göstererek gülümsemesini yeni dünyadaki zenci uşaklara benzettim. Böyle anlarda bile insanın kendine ağlence bulabilmesi ne garip... Herkesin kendi canının derdine düştüğü o gece, sadece sonradan unutulduğu yerde kömürleşmiş bedenini bulduğumuz Alfred amcayı değil aynı zamanda tüm malvarlığımızı da yitirdik. Şehrin yosun tutmuş nemli apartman dairelerinden birine yerleşmeye çalışıyorken annemin bizi terketmesiyle aslında aralarında uyumun piyano başında şarkı söylediklerinin tersine ne kadar zayıf olduğunu idrak etmiş oldum. Hayatında hiç bir zaman çalışmamış olan babam da yaşadığı bunca acının ardında fazla yaşayamadı. Avukat beyin gözüne hitap edecek bir güzelliğim de kalmamıştı artık. İşte böyle bayım, benim hikayem bu. Şu soğuk gecede bir kibrit alır mısınız? Belki bir geceyi idare edecek param denkleşir. Yoksa gecenin ayazını kırmak için hepsini birer birer yakmak zorunda kalacağım.

**Piyano başında Jörg Demus, vokalde Dietrich Fischer Dieskau.
8,0/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder