11 Kasım 2014 Salı

Solstafir - Ótta (2014)

İzlanda'nın suyu bulanık havası kasvet bulutlarının yüküyle kurşuni toprağın kokusu küle çalıyor dağları alev kırmızısı müzisyenleri ise yürek dağlıyor.
Yani İzlanda'dan babam çıksa dinlerim durumuna geldik. Grubun en rafine en damıtılmış yapıtıyla karşı karşıyayız. Rafine dediysem kısa ve öz değil kastettiğim. Tersine grubun bir türlü üstesinden gelemediği şey, bestelerinin kendi süreleri içinde ilgiyi üstte tutacak maksimal eşikleri ve parçaların birbirlerinden bağımsızlığını sürdürebilir kılamamaları. Burada artık daha çok sözlü post-rock hakimiyetin ilan edilebileceği bir seviyeye gelindiğini söyleyebiliriz. Ortalardaki iki şarkıdaki post-punk,punk ve sludge etkilerini ki güneşin tepeye vardığı anı ve dolayısıyla gençliği temsil ettiğini düşünüyorum, Otta'da Sigur Ros etkisini ve bunun gibi şeyleri hissetmek mümkün. Grup ise bütün etkileri kendi soundlarında harmanlayarak bunları bir tür yakıt olarak kullanabiliyor. Ayrıca piyanonun ki genelde narin dokunuşlar şeklinde olsa da vazgeçilmez bir katkıda bulunuyor, ya da kemanın şarkılar içinde uyumunun ve düzenlemesinin mükemmel altın oranı bulduğu es geçilmemeli. Şarkıları sırasıyla dinlerken takip eden her şarkı bir öncekinden daha fazla parlıyor gibi geliyor kulağa, son parça hariç. Başa dönüp tekrar dinliyor ve aynı süreci bir kez daha yaşıyorsunuz. O yüzden öne çıkan parçaların adını anmak gereksiz. Ortada sanatsal bir ifşaanın olduğu bir gerçek. Ne diyeyim, ben beğendim. Yılın şimdilik en iyi çalışması. Ayrıca 3 bonus parçalı versiyonu dinlemeyi unutmayın.

9,0-/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder