10 Kasım 2014 Pazartesi

Osman Konuk - Tehlikeli Belki

Şiirden pek anlamam, sadece okumaya çalışıyorum. Modern şiire de modernizme uzlaşımsız eleştirel bir duruş sergilese dahi onun diliyle konuştuğu sürece ısınamıyorum. Zaten dolaylı anlatımları ve imaları bile günlük hayat akışı içinde anlama zorluğu çeken biri için, bir özür bu bir engel ya da lanet, şiirin kolay bir okuma olacağı söylenemez. Kendimden ve Osman Konuk'dan bahsediyorum.İnce gözleme dayalı, hayatın gerçekliğinden beslenen şiirleriyle itibarı gayet yüksek bir şair kendileri. İroni ve alay tüfengine mermi etmekten hiç de kaçınmadığı iki cephanesi şairin. İroni değil de imgeye dayalı bazı mısralarını paylaşalım.



nöbetçi eczanelerin karlılığını tartışmadık
utangaç bıyıklı muhafazakarların gizli ilkesini
bir kereden bir şey olmaz
.
.
çünkü bir kereden herşey olur sandılar
çağrı filminde bu yüzden antoni kuin oynadı
orospuluk yerine topallığı tercih etti diye kızlar
ben bu amfibik cemaatleri hiç anlamıyorum
her yerdeler, her zamanlar, her şekilde
sen anlıyor musun hüseyin, necat da anlamıyor
.
.
aynalı binalara ziyaretçi kartıyla girilerkenki utanç
plazalarda zevksiz yelekleriyle sırıtan dindar reklamcılar
..

bekaret bozularak anlaşılır, sıfır güven en iyi sigortadır
.
.
belki güzelsin ama, yeteri kadar değil; belden beş, kalçadan altı göğüsten on santim daralmalı
aklından beş, fikrinden altı, kalbinden on santim bence genişlemeli... bu daha iyi
.
.
banka memurelerinin yemek arasında fırsat bulup ağladıkları günler
provizyon yaparlardı ücretsiz
iyi espri karşılığı sıcak yemek, akmayan çatı
türk ticaret bankasında bulunmak iyidir
paran vardır ve türksündür
ikisi de o sıralar işe yarar şeylerdir
.
henry ford fabrikalarında herkese bir araba iki kaza üretilir
...
.
.
kullanılmayan kederler çekmecesinde
sehpanın üstünde eskimiş huzursuzluk
portmantoda,şemsiyenin yanında seni bekleyen sevinç
beni bekleyen ödül: "akşama görüşürüz"
...
kömür ocağından emekli atlara üzülen orta yaşlı
orta gözlü orta kadınlar
.
.
radyoda bir şarkı aşktan kimsenin ölmediğini söylüyor 
ölü şarkıcı koyuyorum adını 
ölümün bir şarkıdan geriye doğru ilerlemesi 
eski gömlek cebinde bulunmuş onluk sevinci 
eski gömlek cebinde bulunmuş onluk gibi işe yaramaz 
.
.
gökyüzü için fark eder mi altında kaç kişinin olduğu
..
ve dünyanın en güzel adresine taşındım, senin yanına
kader renkli bir matematik gibi gerçekleşiyordu; senin matematiğin
ince abiler zemin katlarda ısrarla susuyordu
hiçbir kıza hiçbir soru ısrarla sorulmuyordu
gözlerinin adı ne?
..
bazı sevinçlerin tıpkısıysa  bazı acılar
.
.
kirpiklerim tozlu, uzak ve arka ülkelerden geldim
ağlamamam girmemiş göz ormanlarından geçerken
birikti bakışlarım birçok erkeği birden ağlatacak kadar
kapım hiç eskimedi kimseler girmezdi ki
unuttum tüm çiçek adlarını ölüm türleri öğrenerek
görsem de gürültüyle açmasını çiçeğin
her gürültüde yeniden icad ettim sessizliği
sıkıntım el örgüsü, gerillalar emekliydi, havalar uzun
bir adama mavi intikamlar verdim
kumaş aldım karşılığında
bir leblebi atsam kalabalıklara
üçüncü savaş çıkardı
bunun için sık sık tahtadan bir tarih yapıyorum kendime
kuzeyden gelen kavimleri tarihe almıyorum
ayıp oluyor ama
savaşlarda bazen ben de şike yapıyorum
 
kirpiklerim tozlu uzak ve arka ülkelerden geldim
bizim ordan hiçbir davul sesi duyulmaz; o kadar uzak
onaylanmadı tarihim, kirpiklerim ondan ıslak
ödül istemem acıma, acı çekin lütfen siz de
yüzüme bakmayın, utandırmayın, öyle susmayın
.
.
ama bu şehre gelirsen unutma beni ara
sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım
öfkem geçer, dinle yüzümü sakince bakarım
seni yalnız ben anlarım

Tüyap kitap fuarına ilk kez hafta içi gitme fırsatı yakaladım. Artık sebebini bilmiyorum, eski tadı tuzu kalmamış fuarın. İndirimlerde de kısıntıya gidilmişti zaar. %25 in altına indirim yapan yayınevleri ki boldu sayıları okuyucuya hakaret edip fuara gelenleri cezalandırıyor diye değerlendiriyorum. Malum internet sitelerinde standart indirim %25 ile başlıyor zaar. İşin trajik tarafı alışverişimin önemli bir kısmını fuarda kendilerine bir koridor tahsis edilen sahaflardan yapma imkanı bulmamdı. Trajik kısım geliyor: kalite-fiyat oranı Taksim'deki sahaflar fuarından katbekat daha iyiydi zaar. Çok fazla oyalanmadığımdan, gönül isterdi oyalanayım ama indirimini yeterli görmediğim standları esgeçiverdim, sergileri de gezebilmek için vakit ayırabildim. Aldığım kitapları hele bir listeleyeyim zaar.
-Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları'ndan arkeolojik tıynette 5 risale: Misal Eskiçağ'da Tuvalet Kültürü, en sevdiğim şey :) Tanesi 6 TL'den sadece 5'e indiren arkeoloji standındaki arkadaşlara hala kızgınım azcık.
-Dipnot'tan: Bookchin'in Devrimci Halk Hareketleri son cildi %30 indirim ve Karadenizin Zemheri Çocukları %40 indirim
-Ataol Behramoğlu-Yeni Aşka Gazel, Epsilon 2,5TL
-Sel Yayınları- Güzel Oğlanlar Kitabı %30 indirim ve Teorik Bakış dergisinin Foucault sayısı 5 TL
-Sahaflardan: Giddar'ın ikinci cildi Beşlerin Çağı posteriyle birlikte 5 TL İ-N-A-N-I-L-M-A-Z bir fiyat. Kafka - Amerika kırmızı eski cilt kapak 5TL !, M.Ş.Esendal - Ayaşlı ile Kiracıları, Y.K.Karaosmanoğlu - Yaban (1972 Remzi baskısı), Rıfat Ilgaz - Karartma Geceleri, S.Brust - Jhereg (baskısı yok) hepsi 5'er TL. Daha ne olsun.
İngilizce kitaplar pek yoktu, Kabalcı yoktu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder