1 Mart 2013 Cuma

The Faceless - Autotheism (2012)

Melodeath dışında türün çok seveni olmadığım gizli saklı değil. Ancak bünye iki sebepten dolayı periyodik olarak dinleme ihtiyacı duyuyor. Biri, tür gelişime açık olduğundan her tür sürprize açık. İkincisi o samimi sert tavır. Bazen bu sertlik varoluşu ve hayatı hissedebilmek için o kadar ihtiyaca dönüşüyor ki. Özellikle sırıtkan, iki günü tutmayan, yaygaracı, formalin yavşaklıkla içiçe geçiren insanları gördükçe. Bir de işinden dönen bir insan üst geçitte diğer yayalarla mahsur kalabilir mi yahu. Tutamıyorum ve mal diyorum yurdumun insanına. İnen çıkana, çıkan inene yer vermiyor. İnatçı keçiler gibi. Hay Allahım! Artık nerede yaşadığım da ortaya çıktı sanırsam. Bizim üst geçidimiz haberlere bile mevzu oldu yaw. Tabi insanlara suç bulmayalım yalnız. Bütün toplu taşımaya ulaşımı aynı köprüye bağlarsan olacağı budur. İşte 21.yy belediyeciliği. Bir de hizmeti düstur edinmiş belediyecilik anlayışının başarısı sayesinde hükümet oldular diye analiz ediyorlar. Nerede hizmet, yafu. Trafiğin keşmekeş olduğu Merter'in yanına dahi lüks site yaptıran anlayışta somutlanıyor rantçılıkları. Bir de twitter da eleştirenlerin peşine düşen versiyonları var bunların. Liseli kızları okullarında tutuklatıyorlar. Edepsiz dediği için? E, bunun adı ne peki şimdi! Eleştiri kaldıramayan siyasetçi mi olur yafu? Assoliste bağlıyoruz hemencicik. İşte death metal bu yüzden bir can bir canan oluyor. Bu arada The Faceless ismini gittikçe piyasada duyuran progresif bir death grubu. Ben Opeth ya da Edge of Sanity etkisini duydum, kendim. Başkaları da Devin Towsend, Between the Buried and Me, Cynic gibi grupları bir çırpıda sayabiliyor. Hatta fantastik yapalım, kimi zaman clean vokal bana Kamelot'un efsanevi vokalini hatırlattı diyeyim de tam olsun. Yalnız hep diyorum, ben biraz daha avangartt şeyler bekliyorum. Tatminim bu noktada, çıta yüksek yani.

7,50-/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder