6 Şubat 2011 Pazar

R.Scott Bakker - The Prince of Nothing I: The Thousandfold Thought


Beni İngilizce roman okumaktan soğutan felsefeyle yüklü zor dili, saçma ve de sapan karakterleri, yine ve yine haçlı seferi mantığı ile öne çıkan serinin sonunda sonuna geldik. Acaba öyle mi? Tabi ki hayır, okumamı sağlayan esrarengiz konsey senaryosu burada sonlanmıyor. Zira yazar yeni bir üçleme ile hikayeye devam etmiş. Ama benden bu kadar pes ettim.
Kısaca Cnaüir konseyin ajanına dönüşüyor, haçlı ordusu zorlu bir süreçle Shimeh'i elegeçiriyor. Conphas Fanimle işbirliği halinde. Ama kuşatmada Achamian'a yeniliyor ve kendi kuvvetleri Kellhus'a katılıyor. Amcası konsey ajanlarınca öldürülünce kısa bir süreliğine kral olan Conphas'ın ölümüyle Nansur devleti de yokluyor.
Dini lider Maithanet'in aslında Kellhus'un babası Moengus'un oğlu olduğu ortaya çıkıyor. O da gizli planların gizli bir parçası. Kellhus ise kendi tanrısallığına inanmış durumda babası ile sonunda karşılaşır. Babası Fanimlerin arasında konseyin planlarını keşfettiğini ve onları durdurmaya çalışacak planlar geliştirdiğini falan anlatır. Konseyin ruhlarını cezalandırmadan korumak için öte dünya ile bu dünyanın bağlantısı kesmeye çalıştıklarını açıklar. Bu da ancak dünyadaki insanların çoğunun ölmesi ile gerçekleşecektir. Kellhus Dunyainlerin konsey gibi düşündüklerini söyleyip babasını pıçaklar. Onları takip eden Cnaür ise Moenghus'u öldürerek yılların öcünü alır. Kellhus artık süper büyücü gibi bir şey olup Fanim büyücülerini yok eder, şehri alır, tüm insanları birleştiren yeni bir devletin ilk adımlarını atar. Achamian ise Kellhus'un arkasındaki gizemi keşfetmeye karar verir. Onu, yeni dini, tüm büyücü okullarını ve davetini geri çeviren Esmenet'i reddederek bir asiye dönüşür. Kitap böylelikle bitiverir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder