5 Temmuz 2010 Pazartesi

Uni-Rock 2010 (Nevermore, Korpiklaani )

Bir sene de şu festivale sağlam kafa sağlam vücutla katılırsam dişimi kıracağım yafu. Faranjit olmuşum üstüne üstlük yediğim kokoreç mideme dokunmuş. Golden bu son vallaha, yağdanlığa düşmüş acı kokoreçlerini artık bu bünye kaldıramıyor. Nokta. Heaven Shall Burn henüz başlamıştı ki ekşi suratımla çadırımsı bir yere kapağı attım. Siyahın üniformalaştığı bir yerde beyaz spor ayakkabılarımı çektim ayağıma, gri tişört kot pantolon, cillop gibi bir jöle kısacık saçıma. Klabır gibiydim vallaha. Sırf zıtlık kabilinden. Neyse grubun sadece bir albümü dinlemiş biri olaraktan konserdeki soundlarının daha haysiyetli ve dinlenilir olduğunu söylemeliyim. Takipçileri coştu, peşrevle karşıladılar, peşrevle uğurladılar. Pogo, ölüm duvarı felan varmıydı pek kaale almadım. Ama dört dolanan şu güruhın ortasına iki tane kırkpınar ağasını atsak ortalık dağılır mıydı merakımı celpetti doğrusu. Bu arada çadırımsı yerde siyahi bir metalci gördüm şu dünya gözüyle. Grup elemanı mıydı, ithal bir izleyici mi bilemedim. Sonra Korpiklaani başladı. Yurdum insanının folk metale ve dans etmeye bu kadar hasret kaldığını bilemezdim doğrusu. Ortalığı neşeli bir kaos kapladı. Ortam kalabalıktı zaten. Geçen seneye göre bayağı bir gelişme vardı mekanda. Ortalık biraz ferahlamıştı. Tuvaletler fena değildi. Geçen sene girebilmeye bile cesaret edememişken bu bayağı önemli bir gelişme. Tabi helaların hijyenikliğini kontrol etmedim. O kadar cesareti bulamadım kendimde. Korpiklaani de kalmıştık. Hem dinleyici hem de grup süper eğlendi, onlar da mutlu oldular, vokalleri kalbim sizin için atıyor geyiğini çevirdi gülüştük ağladık yerli sinema gibi oldu. Tekrar yerime geçtim Obituary ile. Ses çok iyiydi bence. Bunların zamanında Slowly We Rot'unu dinlemeye çalışmıştım. İş çalışmakta kalmıştı. Bir şans daha verebilirim, gruuvi anları hiç de yok değilmiş. Amma ve de lakin benim bir fincan kahvem değil. İnsanların el üstünde baş tacı ettiği diğer insanları gördüm ama pogo göremedim. Oturduğum sıradan bi tarafımı kaldırıp insnların tepkisi neymiş bakayım diye bir gayretim de olmadı doğrusu. Belki de pogp vardır ne bileyim. Amann bana ne? amma takıldım.. Alan bayağ bayağ kalabalıktı bu esnada. Demekki ne kadar yer açsalar o kadar metali dolacak diye düşünürken kitlenin yarısı Obituary ile birlikte konseri terketti. Nevermore için içim acıdı doğrusu. Çünkü kalanların da en azından dörtte biri konser başlayınca peyderpey kaçtılar. Kapanışı önlerde grubun haashacip fanlarının ağırlığı altında yaptık. Sitelerde Nevermore'a katılım böyle iyiydi şöyle süperdi diye yazıyor bu vatandaşlar ama arkadan bakınca kıç görünüyordu. Warrel Dane moshpit için yalvarıyordu neredeyse. Performanslarının başlangıcında ses teknikerlerinin kulenin altındaki cihazlara bakıp bakıp bu neya nidalarıyla bir işi becerememesi dikkatten kaçmadı. Grup teknik sorunlarla, Dane'in vokalinin aralarda cortlaması, bitime yakın takkeyi kaptırmacasıyla bir dizi şanssızlık yaşasa da hoş bir playlist, müthiş değil, ve gayet yerinde bir performansla, müthiş değil, beni fazlasıyla mutlu mesut etti. Aslında ben didiydim sona Orbiçori'yi bırakın da bizim gibi ertesi gün işe gidecek vatandaşlar uykusunu alsın, yorgunluğunu atsın. Ancak kimsecikler dinlemedi, tabi büyük ihtimal kimseye dillendirmememin etkisi de olabilir yoksa pekçok pekçok ikna edici olabilirim.
Festivalin ilk iki gününü bilmem, sıkıcı derler. Katıldığım son gün açıkcası Sonisphere'in daha doğrusu Rammstein, soğuk atmosferine karşın sıcak samimi sahnenin görece kocamanlığıyla, zira alanın küçüklüğü bahsi mevzu, zaman zaman grupların misafir odasına sızmışcasına kişiye özel konser verdiğini hissetmek bile mümkündü. İyi güzel de, Sonsphere'in kalıcı olacağını düşünürsek Unirock'ın hep ekstremlere oynaması ne kadar sürekleyicilik kazanır? Her sene her sene bu kadar kadroyu biraraya getirebilme stresi bir kaç kişiyi hastanelik eder sanırım. Onun yerine süper bir fikrim geldi. Madem Radar Live mortladı, iki organizasyon birleşsin Kilyos Beach'te tatil havasında çifte sahneli ; biri metal biri indie, folk, rock, post-rock felan, devasa bir şenlik düzenlensin. Evet biraz uçuk, plajda black metal??, birbirini kesebilecek iki ayrı dünya. Belki de zıt kutuplar çekecek birbirini, aşk doğecek meşk doğecek. Beyin fırtınası işte..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder