14 Kasım 2023 Salı

Attila İlhan - Duvar

 bir şarkı gibi dağdan denize yürümüş


Attila İlhan ilk şiir kitabının sonraki baskılarında kendi şiirini ziyadesiyle tanımlayarak edebiyatta durduğu yerin altını çiziyor. Garip akımına, bireyciliğe ya da İkinci Yeni'ye karşı geleneğin, folklorün, toplumculuğun bayrağını dalgalandırıyor. 2. Dünya Savaşının gölgesi şiirleri belirleyen  önemli bir etkene dönüşmüş. Bu yüzden belki de kimi zaman kendini idamlıkların önğne dizildiği bir duvar kimi zaman direnişçi yerine koyarak  hürriyet şairi sıfatını kullanmaktan çekinmiyor. Türk şiirinde romantizmin piri diye bilinen, şiir entelijansiyasından da dışlanan ama her daim okuyucuyla buluşmayı bilen şairin ilk şiirleri kaleme aldığı esnadaki yaşı olan yirmiyi aşan bir olgunluk, ustalık göstermekte. İlk bölümde yetiştiği yörenin efsanelerinde epik halk türküleri geleneğiyle şiirleri biçimleniyor. Bu cihette imgeler sergileyen şiirden çok kah Kurtuluş Savaşı direnişini konu alan kah kırsal yaşamın zorluklarını irdeleyen poetikadan uzak pastoral öyküye yakın durmakta kitaptaki eserler. Şiirlerin bir çoğunun özel isimlerle adlandırılması tesadüf değil. 

deli gönül içlenir birden umud kırılır 

 kervan gözden nihan olur görünmez 

 gelir çan sesleri gelir yalnız 

 gelir çan sesleri ıraktan gelir 

 vakit ve saat gelince 

 karanlık gurbette bir gece 

 yıldızlar düşerken ağlanır 

 gözyaşı yürekten gelir 

 gel gelelim yıkılmaz gam sarayı 

 kale kapıları açılmaz 

 vurursun duvar sağır 

 vurursun kapılar sağır 

 bakarsın dört taraf kara 

 kapanıp yüzü koyun taşlara 

 mahzun düşünürsün 

***

benim gönlüm şarkıcıdır şarkı yakar aşk üstüne 

 şarkılarım deniz nefes şarkılarım pehlivan 

 kanat vurur rüzgara şahan gibi doğan gibi 

 hey gümbür gönül şarkımız dünyakaridir

Şair büyükşehirle tanışınca odak noktası da Nazım Hikmet'ın yaptığı gibi  işçilere, dünya savaşına ve harbin yurttaki olumsuz yansımalarına taşınıyor. Sonraki hattını belirleyecek romantizmin öğeleri daha çok erkenden inceden inceye sayfalara sızmaya başlamış. 

benim bir sevgilim var gözleri menevişli 

 her akşam yorgun kuşlar gibi erken yatar 

 yünlü dokur rüyasında ömrünü dokur

***

gördün mü yine nasıl kan kırmızı karanfiller 

 süt gibi bir ışık dökülmüş komşudan dalyalara 

 kalbimiz bir avuç su bir dilim ekmek 

 ve buğday savrulur gibi yıldızların doğuşu 

Şiirinin tarzı nasıl olursa olsun öyle yazıyor ki ciğerleri şişirerek sesli bir okuma ihtiyacı güdüyorsunuz. Modern bir destan olarak devam eden son çeyrekte kelimeler ardı ardına boca edilmiş.

kalbimizde insan ve hürriyet sevgisi 

 önümüzde insanlar ardımızda insanlar 

 yürüyelim sabaha kadar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder