Empresyonizmden itibaren günümüze kadar modern sanat akımların izini süren renkli kuşe kağıda basılı bu eser göz dolduruyor. Ama içerik biraz sorgulanabilir. Bir tür rehber görevini layıkıyla getiriyor. Her akım içinde başlıca sanatçıların ismi zikrediliyor, koleksiyonlar belirtiliyor. Çok çok kısaca özellikleri tarif edilmeye çalışıyor. Çünkü genelde bir resim ile birlikte her akıma ayrılan iki sayfanın bir kısıtı var. Dolayısıyla bu eser bir yol gösterici. Bizi onlarca sanat akımı ile tanıştırıyor. Detaylar için başka kaynaklara yönelmek gerekli. Bu cihetle kütüphanede güzel görünmesi de ayrıca bir artı.
31 Ekim 2021 Pazar
30 Ekim 2021 Cumartesi
Ihsahn - Pharos (EP 2020)
5,75/10
28 Ekim 2021 Perşembe
Judas Priest - Nostradamus (2008)
Progresif tınılar taşıyan heavy metal. Çift albüme uzanan ebadıyla okült kahin Nostradamus'u konu olan konsept bir albüm daha ne olacaktı zaten? Alışılagelen agresif tonlar azaltılmış, tempo düşülmüş, sevenler üzülmüş. Haksızlık ediliyor kanımca. Bu baba yada dede rock şu an tam da ihtiyacım olan şeymiş. Dinledikçe anladım. Melodiler bol ve Rob dede'den çok temiz bir performans. Elbette çift sidiyi doldurmak için ara enstrümanlar fazlasıyla yer almış, bazı parçalar uzun, bazısı gereksiz. Olabilir, genele bakmak lazım. Rob dedenin performansı gerçekten tam ders niteliğinde, kah tüyler ürpertiypr, kah kızgın, farklı duyguları uyandırmakta pek bir mahir.
7,50++/10
Salih Mercanoğlu - Face to Face
ağustos böceğinin sesi mi
yoksa sala mı?
birine versem kulağımı
çözülecek gibiydi hayat
***
üzerimde iyi durmuyormuş
hayatmış, varsın durmasın
***
açtım pencereyi
aman bir seher
***
iki yüzü vardı, biri ter içinde
kalırdı diğeri veda etmeden gidince
çok dil toplamıştı, biri vermişti
ötekine, o an kürt olmuştu hem çingene
biri giyindikçe soyunmuştu diğeri
soyunduğu yeri ağzıyla yalamıştı masum gece.
çıplak olan paylaşmıştı saydam tenini
eklemişti: neye yarar aysız devrim, dudaksız ülke.
birinin üzerine ruh konmamıştı, ötekinde bir ağırlık
vuranlara sırtını açmıştı, onun ve aşkının zinciriyle.
ne yüzünü gizledi tükürükten ne de kalbini
artık ağlayabilirdi yalan ve gerçek sarılıp birbirine.
iki yüzü vardı, biri ter içinde öteki kan
birini bir peygamber öpmüştü de bırakmıştı ötekine
***
herkesin kalbi kadar benim kalbim de atlas,
tüm şehirler gövdeme dahil
çarptıkça yıpranır biraz.
yalnız tek bir şehir
denizden yeni çıkmış bir balık
gibi şaşkın çaresiz,
acıtır beni.
siyasi ve fiziki
kalbimde artık bitmiştir yaz.
***
...
biz geldik, okuduğumuz hayatın arasına bir ayraç koyup: "her
şiir biraz yalanla başlar"
biraz kehribar, biraz sedef ve biraz mercanla geldik, gülün
güle fısıldadığı bir dikenle
mesela aşk yalansa aşkla geldik , deniz kuşlandıysa kanatla
geldik hüzünle ve kötü bir saatte
ağacın ağacı aradığı, suyun suyla iyileştiği, elması bir geceye,
geceyi bir geyiğe bırakıp da geldik gabriel
...
***
iki şiir söyle kendine
oturduğunda masaya
masayla bardağı ayıran çizgiden
iki şiir dile
geçerken bir tren
rayların üstündeki ıslığı dinle
filen dolmasa da olur
iki şiir
ve bir tren sesiyle dön evine
iki şiir iste
gazete satan
arı kanatlı çocuktan
çünkü çocuklar sevmez haberleri
haber vermez hiçbir gazete
evde saklanan düşlerin yerini
iki şiir ayır kendine
akşam dönüşü
iki ekmek gibi
götürmek için evine
24 Ekim 2021 Pazar
Metis Defterleri : Farklı Dünyaları Düşünmek
Avrupa kültürü gücünü tam da sürekli kendi ötekisini üretmesinden alır. Sadece ve sadece Avrupa kültürüne has bir şey varsa, o da onun sadece kendini değil, kendi olası alternatiflerinin tümünü üretme ve yeniden üretme hususundaki mahut yeteneğidir. Bu nedenle, kişinin Avrupa kültürel alanında kendi yabancılığını tesis etmesi, çoğu zaman, kendilerini yabancı olarak konumlandırmak isteyenlerin böyle bir benlik tasarlarken en nihayetinde Avrupa kültürünün tam bu amaçla önceden sunduğu yabancılık göstergesini işler kılması anlamına gelir. Gerek Avrupalılara gerek yabancılara , Avrupa'da kültürel düzeyde bir şey başarmak istiyorlarsa, kendilerini birer yabancı gibi sunmak zorunda olduklarını gösteren, enşinde sonunda Avrupa kültürünün kendisidir.
23 Ekim 2021 Cumartesi
Doğuş - 6. His (2004)
4,25/10
19 Ekim 2021 Salı
V.A. - Sacred Treasures: Choral Masterworks from Russia (1998)
Çok sesli kalabalık bir koronun yavaş ritimde huzurla Rus ortodoks ilahilerini okuduğu kayıt çanla açılıyor, çanla kapanıyor. Beklediğinizin aksine ilk başlarda o kaba Rus tınısı pek yok. 50'li yıllar Disney çizgi filmlerinde seslendirilen hayalperest uykulu harmonileri akla getiriyor. Biraz gregoryan müziğe benziyor ama daha içine kapanık ve tozlu manastırların basık havasını hatırlatmakta. Ortalarda yer alan Rusça dua ve sonlarda bir solo atak dışında dibi zirvesi olmayan durgun bir seyir izliyor, kayıt. Uyumak için birebir güzel bir albüm, tamam, lakin vokallerin kendi içinde harmonik yayılımına kulak vermek de ayrı bir keyif vermekte.
7,50/10
16 Ekim 2021 Cumartesi
Ihsahn - The Adversary (2006)
Emperor ile birlikte veya sonrasında yer aldığı diğer grupları alıp şuraya koyarsak, İhsahn'ın ilk solo albümü bu oluyor. Senfonik ve şu son albümlerine kıyasla daha belirgin black metal kökleri bu ilk albümde devam ettirmekte. Son dönem Emperor üzerinden şekilleniyor bu değişim. Zaten biliyorsunuz, avant-garde metal progresif metal unsurlarını sahiplenip daha maceracı adımlar atıyor. Dolayısıyla aynı şarkı içinde tempo, tür, ölçü değişiklikleriyle karşılaşmak şaşırtıcı olmayacaktır. Demem o ki bu albüm yüzmeye bilmeyenin derin denize atlaması gibi pek çok öğeyi bir araya getiriyor ve tatata suyun üzerinde de kalıyor. Yine de benim şahsen hoşuma gitmeyen şeyler de var: Bateri tonlaması biraz garip ve zayıf, vokal arada bir King Diamond'laşıyor ki pek tutmadım, senfonik öğeler belirgin neoklasik eğilimi taşıyor ki bazen kontrolden çıktığını düşünüyorum, teyatralliği pek sevmem zira. Bunlar da gayet normal çünkim o kadar farklı noktaya dokunuyor ki kayıt, böyle bir risk türün varoluş sebebi.
7,75--/10
13 Ekim 2021 Çarşamba
Jack London - Yanan Günışığı
Amerikan gerçekçiliğiyle John Steinbeck romanları vasıtasıyla gençken tanışma imkanı bulmuştum. Zaten orada kalmıştı ne kaldıysa geriye. Bu edebi akımın politikada yansıması sosyalizmin sıkı savunucusu Jack London da türün diğer önemli bir yazarı. Bu roman, ilk akla gelen eserlerinden biri olduğun söylemek mümkün değil, yazarla tanışmamız için ilginç bir araç oluyor. Zira okuduktan sonra da hemfikir olmamak elde değil, yazarla tanışmak için kötü bir ilk seçenek. Bir kere önsözde çok doğru bir şekilde altı çizildiği gibi yazarın politik görüşüyle çelişkili güçlü, maço hatta ırkçı tavrı eserde de hissediliyor. Absürt seviyede fiziksel ve psikolojik yenilmezlikle donanmış bir übermensch Yanan Günışığı lakaplı herkesin sevgilisi maceracı kahramanımız Alaska'nın suyunu sıkıp bulduğu altınla ve arsa spekülasyonuyla zengin oluyor. Ama medeniyete yani Kaliforniya'ya dönüp işlerini oralarda yürütmeye başladığında içkiye, sahtekarlığa, bedensel tembelliğe alışıp işine esir olduğunda aşık olduğu bir kadın yardımıyla samimi ve yalın kırsal hayatın üstünlüğüne dayalı eski yaşamını yeniden hatırlar. Bedensel emeğe övgü. Bütün konu bu. Arası sayfa doldurmaya yarayan vasat ve sıkıcı bir şeyler.
10 Ekim 2021 Pazar
Moonspell - Hermitage (2021)
İlk dinlediğimde, ve çok kez dinledim, hakkında eleştirel yazacak o kadar şey biriktirip şimdi de hiç bir şey olmamış gibi , çünkü çok kez dinledim, pek bir az kusur buluyorum. Albüm dinledikçe güzelleşiyor, derin de değil ama progresif tecrübe böyle bir şey olsa gerek. Hızlı heyecanlı giriş yapmış bulundum. 2021'i kapatmaya hazırlandığımız günlerde ilk 2021 albümüm Moonspell'e ait oluyor. Tesadüf değil zaten, keyifle takip ettiğim gruplardan. Senfonik sert metal soundun işlendiği önceki kayıtlarından sonra tam bir sürprizle karşı karşıyayız. Anathema Pink Floyd progresifliğinde , hiç bir itirazım olamaz, yüzde doksan nabrütal vokalin egemen olduğu, atmosferik bir şeyler. Şaşkınlık geçiren takipçileri bu kaydı oldukça sıkıcı bulurken ben biraz çekingenlik hakim diye tanımlamış bulunuyorum, özellikle vokaller. Grup radikal adımlar atmaktan çekiniyor gibi diyelim. Bir de çok garip şekilde olması gereken tempo sanki 0,90 hızla çalınıyormuş gibi. İlk başta ben de illet olanlar tarafındaydım. Amma ilaç gibi geldi, sakin sakin nefes ala ala dinlene dinlene yolumuza devam ettik. Yaş kemale erince bu da bir olgunluk belirtisi olsa gerek.
7,50-/10
7 Ekim 2021 Perşembe
Chen Lei-shi - Spring on a Moonlit River: Music of the Chinese Zither (1984)
5,25/10