21 Eylül 2010 Salı

Keith Jarrett - The Köln Concert (1975)


Düşünün ki piyanist bir cazcı bir konserini tamamiyle canlı kaydetsin ve bir saati aşkın bir süreye sahip bu kayıttaki dört parça da doğaçlama olsun, evet deli bir adamın piyano başında tuşlara dandun vurduğunu hayal edebiliyorsunuz ki piyano vurmalı bir çalgılıdır davul trampet gibi (eğlenelim öğrenelim part IV) , ancak hayallerinizi yıkmayı kendime görev edinerekten, baştaki girizgaha dönersek, ve siz dinlerken beklenmedik bir şekilde sıkılmayıp melodilere ayırtedebilin, müziğe eşlik edebilin, işte bu bu tarz musikiden istendik hareketler oluyor. Dinlerken yoğun bir şekilde klasik müziğin etkisini de hissediyoruz. Özellikle ilk parça, parça dediysek 26 dakka sürüyor albümcük bu albümcük, melodisiyle yükselip alçalan dalgalı havasıyla ayrı bir mest ediyor insanı, Jarrett'ın ekstaziye vurduğu ah oh çığlıkları ilk dinleyişte , canlı kayıt dedik ya derya kuzusu mübarek, rahatsız edebilse bile bu haz dolu çığlıklar, heh he, parçayı ayrı bir karakteristiğe bürüyor. Takip ederseniz müziği, sanatçının uçtuğu anlar zaten tam zamanında, taşları yerine döşüyor. İkinci şarkının ise karadeniz gençliği gibi yerinde duramaz kıpır kıpır bir ritimden ikinci kısmında dramatik bir şova dönüşmesi olağanüstü ilginç. Ve aklınızdan hiç çıkarmayın buradaki her şey doğaçlama. (ancak belli bir müzikal teknikten faydalandığı da aşikar, tekrarlamalar felan) Üçüncü şarkı ise biraz daha yüreklere hitap etmesi sebebiyle ikincisini döver, biraz nostaljiya da içeriyor. Popumsu ritmiyle kapanış parçası diğerlerinden ayrı duruyor. Albümün donuk anları yok değil mi? Elbette var, yoksa övgülerim arşı aşardı. Bu kadar yiterr.

8,50+/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder