31 Ocak 2023 Salı

RETRO: Haluk Levent - Bir Erkeğin Günlüğü (2000)

 Retro altında mı değerlendirmek gerek bilemedim çünkü daha önce dinleyip dinlemediğimi hatırlayamadım. Yeni yeni metal müziğe geçtiğim dönemler. Ne inceliklere tutkun Anadolu rock'ını saykedelik tonlarda sevenleri ne de halis su katılmamış çelik adam metalcileri tatmin etmeyi başaran Haluk Levent müziğiyle eleştirilse de ve bir çok tenkiti hak etse de benim için her zaman ayrı bir yeri olmuştur. Çok da derinlere inmeden böyle bağıra çağıra eşlik edeceğiniz gaz parçalarla bizi de deneyimine ortak ediyor. Daha ne olsun. Maalesef bu albümdeki parçaların çoğu da farklı sanatçılara ait. Ve albümün de en güçlü tarafını bu şarkılar oluşturuyor. Bunlardan Dağlara Küstüm yorumundaki coşkuyu başka yerde yaşamanız güç. Yine de gönül ister ki kendi besteleri daha bir öne çıksın. Ayrıca kemanında aralarına katıldığı orkestrasını da ziketmeliyiz kannımca.

7,0/10

25 Ocak 2023 Çarşamba

The Ruins of Beverast - Unlock the Shrine (2004)

Üstüste iyi albümler dinleyince tüketme sürem de uzadı doğal olarak. Bu eserlerden biri olan The Ruins of Beverast'ın çıkış albümü önceki projesi yine çok sevdiğim Nagelfar'ın da izlerini taşıyaraktan grubun şu anki halinden farklılığını ortaya sermekte. Tematik, film gibi inişli çıkışlı değişkenlik taşıyan bir süreç içleyişi black metal'in son döneminde çok da karşımıza çıkmıyor. Zaten böyle bir anlayışın başarıyla ortaya konması, teyatrallikten güldürüye dönüşmeden temsili zor iş. Ambiyans kısımlarda takılı kalmanın sıkıntısı dışında bu kaliteli icra beklediği olumlu tepkiyi görmüş durumda. Bize de elmanın teki gibi keyif almak düşüyor. Yabancı ve karanlık bir kültürün etnografisine gizlice tanık oluyor gibi dinliyoruz vallaha.

8,25+/10
 

24 Ocak 2023 Salı

Ezginin Günlüğü - Alagözlü Yar (1987)

 

Eşimle benim için özel bir albüm bu, aşk dolu bir eser. Azeri türkülerine getirdiği yorumlar orijinalleriyle karşılaştırıldığında ne yana düşer, bilemedim ama Ege kıyılarına güzel yakışıyor. 

9,25/10

22 Ocak 2023 Pazar

Mass Effect Overlord Night in the Woods Loom Celeste Hidden Through Time Facility 47

 

Mass Effect serisinin üç oyunu güncelleştirilip triloji olarak piyasaya sürülmüş ve Allah razı olsun Amazon tarafından üyelere bedava hediye edilmiş. Oynayıp bitirdiğim oyunun ilki kült statüsüne kavuşmuş zamanında. Her ne kadar teknolojik olarak güncelleme güzel olsa da  gezegenlerin, baskın yapılan depoların birbirini tekrar eden plan ve haritaları biraz usandırıcı. Mimari ise soğuk ve detaysız. Yan görevler uğruna yani timinizi güçlendirme adına sık sık bu gezegenlere uğrayacaksınız. Ama her RPG gibi, sanırım söylemedim, uzayda geçen bir rol yapma oyunu bu, ana bir hikayeyi bitirmeye uğraşıyoruz. Evrendeki tüm organik hayatı yok etmeyi düstur etmiş robotik orduyu çok zorlanmadan yok edeceğiz inşallah. Nihayetinde taze girdiğimiz 2023 senesinin penceresinden aldığı olumlu tepki raddesini abartılı bulmamak zor olsa da inanılmaz rahat ve keyifli bir oyun deneyimine tanık ve sanık olacaksınız. Misal hayata keşke bir 200 sene sonra gelseydim de uzayda yolculuğun sıradanlaştığı bir devirde yaşasaydım diye çocukluğumdan beri hayal ettiğim bir şey var. Neredeyse bu deneyimi birebir yaşayacak bir olanak sunulmuş durumda. Bu yönüyle de hayli heyecan uyandırıcı.

Overlord grafikleri zamana yenik düşmekle birlikte i-na-nıl-maz şirin ve değişik bir oyun. Kötü bir lordsunuz ve hava, su, ateş ve zehir cinsinden müteşekkil bir goblin ordusuna önderlik ediyorsunuz. Maksimum 30-35 kişi ediyor güruhunuz. Hobitler tarafından esir edilen insanlara ve cüceler tarafından esir edilen elflere yardım ediyorsunuz. Tersine bir dünya işte. Yardım ettiğiniz bu ırklara kötü davranıp kötülüğünüze kötülük de katabilirsiniz, iyi kötü de olabilirsiniz. Oynanış liderlik ettiğiniz orduyu yönlendirme üzerine. Siz de savaşa atılabilirsiniz ama canınız kıymetli . Sizin için canınızı seve seve kıyacak bir ordunuz var ama kaynaklar da kısıtlı. Neyse kötü tarafı şu, yönlendirme mekaniğinde zorluklar var ve harita olmaması ve neyi nasıl yapacağınızı denerken aynı bölümü bir kaç kez tekrar eder bulmanız. Bitirmedim son bir kaç bölümde kaldım. O noktaya kadar büyük keyif aldım. Ve daha oynanacak 2.'si var. Overlord 2.

Loom erken dönem 90'lardaamerikadaki efsanevi Lucasfilm macera oyunlarından biri. Özgün bir fantastik kurgu, dört müzikal notaya dayalı özgün ve zorlayıcı bulmacalar. Mesela bir objeyle etkileşime girmek için örneğin o nesneyi açacaksanız "aç" melodisini kapayacaksanız aç melodisinin tersini çalıyorsunuz. Böyle 10-15 komut var ama hikaye boyunca öğreniyorsunuz bunları. Ya da öğrenemiyorsunuz ve interneti kurcalayarak walkhroughlarda vakit harcıyorsunuz. Lucasfilmin diğer oyunları gibi biraz kafa yormanız gerekli yani. Grafiklere çok takmayacaksanız bitirebilmeniz bile mümkün. Bitirdim.

Night in the Woods tam indiekafalar için özellikle amerikalı olanlar için güzel bir oyun, ödüllü aynı zamanda. Animasyon çok hoş, konuşma balonları vessair. Kolejden terk bir kızın taşra kasabasına dönerek arkadaşları ve ailesiyle tekrar ilişki kurmaya çalışması ve arkada da gizemde kalan bir travmanın gölgesinde biraz da metafizik imalar taşıyan lineer bir hikayeyi takip ediyoruz. Hatta oyun demenin ötesinde biraz fazla animasyon film gibi. Neyse ki içinde ufak tefek oyunlar ve bulmacalar içeriyor. Fakat bunalımlı bir kızın draması ile bağlantı kurmakta zorlandığım için devamını getiremedim. Bu arada karakterler gördüğünüz gibi insan görünümünde değil. 

Celeste türü içinde efsanevi bir konuma ulaşmış yeni bir eser olmasına rağmen klasikleşmiş bir oyun. Oyuncuyu kasıtlı olarak zorlaması da bir şeyler başardım hissiyatını bilgisayar oyunlarında yaşamak isteyen oyuncuları memnun ediyor. Öyle bir zorluk ki yine de başarıyla bir sonraki ekrana geçebiliyorsunuz. Ayrıca oyuncuya bazı kolaylıklar sağlayan seçenekler de sunuyor oyun. Ben de buna kanarak 8-9 bölümün en azından birini bitirebilirim diye düşünüyordum ki yanılmışım. Milisaniyeler içinde hopla-zıpla-kafa at tuş kombinasyonlarına arka arkaya basmaya çalıştığımda parmaklarım düğümleniyor benim ve dolayısıyla platform oyunlarında çok başarısızım. Olmuyor yapacak bir şey yok. Hikayesi de güçlü diyorlar ama anlayacak kadar oynayamadım bile. Yine de keyif aldığımı söyleyebilirim.


 Hidden Through Time, yeğenimle oynayabilmek için yüklediğim oyunlardan biri. Taş Devrinden ortaçağa ilerleyen haritalarda kayıp nesneleri tıklayıp buluyoruz. Bu kadar. Çok güzel. Ben oynayıp bitirdim. Viking yada Japon haritalarını da oynamak isterseniz bir ki lira daha harcamanız lazım.

Facility 47 görece yeni olmasına rağmen eski bir oyun türünü temsil ediyor. Bir aksiyon ve enerji ve hareket yok. Bir mekan içinde nesneleri toplayıp o nesnelerle bir şeyler yapıp sonraki mekana geçtiğiniz genelde dedektifçilik yaptığınız ve gizemi bulmaya çalıştığınız seç ve tıkla tarzı bir oyun. The Thing filimini hatırlatır bir atmosfere sahip. Kutuplardan birinde araştırma merkezinde uyanıyorsunuz ve herkes ölmüş yada kayıp. Ne bulmuş olabilir bu bilim adamları. Güzel, fena değil. Sıkıştığınız yerde ipucunu seçiyorsunuz ve size ne yapacağınızı görsel bir şekilde anlatıyor. Bunun adı ipucu olmuyor aslında da neyse. Bayağı sona yaklaşmışken bitirmekten vazgeçtim. Bilimsel deneyler ve bulmacalar bir tık ilgimi kaybetmeme yol açtığı anda. Yaptığınız seçime bağlı olarak iki şekilde sonuçlandığını okudum. Kuul.

20 Ocak 2023 Cuma

Falsobordone - Fikon, fiddlor och finlir - en musikalisk smak av 1300-talet (2005)

 

Şüphesiz değeri daha fazla. Ama ortaçağ musikisine yeterince aşinayım. İlk dinlediğimdeki aynı keyfi seviyeye şarkıların, melodilerin benzerliği ulaşmamı engelliyor. Bu demek değil ki zayıf bir kayıt. Tam tersine hakkında olumsuz söyleyebileceğim tek şey budur.

7,75/10

19 Ocak 2023 Perşembe

Róisín Murphy - Róisín Machine (2020)

 House ve disco etkili bu tarz elektronik türü bilirim, festivallerde de denk gelirdim. Bol tekrarlı, sıkıcı, soğuk ve duygusuz bulduğumdan çok da ilgi alaka göstermemiştim. Biraz yüksek kafalar için ki benden uzak olsun. Kısacası hiç benlik değildi.  İlginçtir bazı parçalara French dokunuşların güzelliği sızmasına rağmen, hala da mekanik ve soğuk bir tarafı var kaydın. Lakin her nasıl olduysa bağımlısı bu meretin. Dinliyorum, dinliyorum ve bıkmadan usanmadan dinliyorum. Niye bilmiyorum. Orda durmuyorum, bir de parçaların uzatılmış versiyonunu içeren bonus sidisini de dinliyorum. Durmuyorum, anlamadım hiç. Yeni bir albüm olmasına rağmen klasikler arasına katıldığı söyleniyor türü içinde. Doğrudur efenim doğrudur.

8,0/10

16 Ocak 2023 Pazartesi

Mark Lawrence - Parçalanmış İmparatorluk Serisi III: Dikenlikler İmparatoru

 Jorg Viyan'daki kurultaya daha önce ta Libya'ya kadar giderek tohumlarını attığı planlarının meyvesini almaya bi koşu şürekası ile giderken arkasında da Ölü Kral ölülerin hasatını yapa yapa ordusunu güçlendirerek onu takip ediyor. Seriyi sonlandıran bu cilt doğrusunu söylemek gerekirse biraz dağınık. İleri geri kanaviçe misali sonradan ittifak yapacağı hükümdarlarla ilişkilerini kuracağı maceralar peşindeki geçmiş , ölü çığırıcı Chella'nın hikayesi ve günümüzde  yukarıda bahsini geçirdiğim yolculuk arasındadönüp duruyoruz. Ağır bir determinizmin sindiği kurguda ayrıca insanlığın kaderi konusunda anlaşmazlık yaşayan makinelerin ruhlarına da bir değiniliyor. Burda üzerinde yeterince durulmayan ana kurguyu besleyen arka yapının zayıflığı dikkat çekiyor. Ayrıca Ölü Kral'ın kimliği de çok erken açık ediliyor ve sonuçta şaşırmıyoruz. Son da çok tatmin edici bir şekilde bağlanmıyor. Bir nükleer felaket sonrasında sihrin fiziki dünyanın kurallarını  değiştirdiği geleceğin dünyasında tam da öte dünyadaki bir mekanizmayı kapatmak için neden 2 çift el gerektiği konusunda pek de ikna olmuş değilim. Hiç bir ahlaki kurala bağlılık hissetmeyen soykırımcı cani bir pragmatist anti kahramanın bu sarsıcı karakterizasyonundan öte çok da güçlü bir senaryo ile karşı karşıya olmasak da  iyice tatsızlaşan birbirinin taklidi fantastik kurgu piyasasına güzel bir esinti esdiri esdirivermiş gayri.

12 Ocak 2023 Perşembe

Kvelertak - Meir (2013)

 

Çıkış albümünün az altında kalıyor. Bazen parçaların tümünün birbiri ile yarıştığı, her yere bulaşan, orada burada, hiperaktif, yorucu ve mükemmel bir kayıt işte bu sebeplerle kusurlu olabiliyor. Takip eden bu albümdeki parça kalitesinin daha inişli çıkışlı olması ise hem idrakı güçlendiriyor hem de aldığınız keyfi artırıyor. Sadece bu değil elbet, ilk albümün hızlı ve akıcı ve şiddetli tavrı yerine  uzun outrolarla oyalanan parçaların bir kısmı can sıkıcı bir hale bürünebiliyor. Ama eleştirileri dikkate alıp dinlemezlik etmek de haksızlık olur.

7,50/10

10 Ocak 2023 Salı

Shostakovich - Symphony No. 5 in D minor Op. 47; Ballet Suite No. 5 From The Bolt Op. 27a (1989, Neeme Jarvi)

 

Rus milletini kendi halkımıza benzetiyorum sık sık. Elbette tarihi, kültürü birebir aynı değil. Ama çıkan sonuç, insanların halet-i ruhiyesi, milli karakteri pek bir benzer. En azından Avrupa ile kıyaslandığında durum bu. Dolayısıyla klasik müzik bestekarlarını da eserlerini de kendime daha yakın buluyorum. Bu cihette Şosta Usta biraz daha riskli bir isim. Modern denemeleri de çok seviyor. Bu yüzden resmi Sovyet çizgisi ile de çatışmış zamanında. Neyseki kendini Siberya'da bulmuyor ve bize güzel güzel besteler hediye etme fırsatını buluyor. Hatta bu 5. senfoni  postu kurtarmasını sağlayan en büyük etkenlerden biri oluyor. Simgesel bir temsilin gerilimli bir atmosfer ile yansıtıldığı yapıt daha ilk dakikarında etkileyiciliğini ortaya koyuyor. İlk hareketinde bazı anların belki Tarkan filmlerinde belki hatırımda kalan jinglelarda alıntılandığının farkına varıyorum. Benzer hissiyat ara ara akış boyunca hissediliyor. Gerilimin ve hüznün büyük bir coşkuyla patladığı dinamik bir seyir izleyen hikaye anlatımına dayanan bu yaklaşım büyük bir kolaylıkla ve keyifle dinleniyor, tam da Sovyet yöneticilerinin istediği gibi dinleyeni farklı duygularda konuk ederek nihayetinde olumlu bir yöne sevkediyor. Sonlardaki şaşayı biraz fazla buluyorsanız ki Jarvi şefliğinde İskoç Ulusal Orkestrası da bu kayıtta elini hiç esirgemiyor, bunun da postu kurtarma telaşındaki ustanın özellikli bir seçimi olduğunu bilmeniz gerekir. 

Bestecinin ilk eserlerinden Bolt (Cıvata) balesi için süit de hareketli bir eser olarak 5. senfoniye uygun düşmekte. Komik ve alaycı biraz hafif bir tarafı var yapıtın. Çalıştığı fabrikayı sabote etmeye çalışan tembel bir gencin macerasının temsili elbette dönemin yetkililerinin tepkisini kısa sürede çekmiş. Özellikle kemanlarda Çaykovski'de de duyduğum Rus'luk hali burada da mevcut. Yerel ezgilere başvurulması da kan kaynatan diğer bir etken. Uzun lafın kısası birbirini tamamlayan bu iki eser klasik müziğe uzak insanların dahi hoşuna gidebilecek sürprizler içeren üst kalitede bir dinleti sunmakta.

8,75/10

8 Ocak 2023 Pazar

Pharaoh - The Powers That Be (2021)

 

Amerikan power metalin standart örneklerinden biri. Orta temposu ve vokalin hışırtılı gıcırtılı vokali artık beni eskisi kadar cezbetmiyor. Ayrıca kulağım ister istemez iki de yetmez üç tane gitaristin paslaşarak ortalığı yaktığı atakları bekliyor. Avrupa power metali öyle. Bu alt türün genelinde dolayısıyla akış daha tutuk ilerlemekte. 

7,50+/10

5 Ocak 2023 Perşembe

Creedence Clearwater Revival - Green River (1969)

 Abd'nin güneyindeki farklı seslerin, blues'un ve country'nin rock çatısı altında voltranı oluşturdukları tarzda ürün veren tarihi eser bir grup ve beş senelik faaliyetlerinde çıkardıkları 7 uzun çaların üçüncü sırasındaki albümleri. Son ikisini saymazsak her albümü baş tacı edilmiş ve klasikleşmiş statüde-ymiş. Dinlemek ilk kez şimdi nasip oldu. Eğlenceli ritimler, cazırtılı gitar tonu ile damakta bir lezzet bıraktıkları kesin. Artık eski grupları, ecnebilerin deyişiyle baba rockçılara kulak veriyorum ve inanılmaz keyif alıyorum. CCR diye yazılır Creedence Clearwater Revival diye okunur.

8,0/10

3 Ocak 2023 Salı

RETRO: Sertab Erener - Yeni (2002, Single)

 

Yeni hiç de fena olmayan light diye tabir edebileceğimiz keyifli bir parça. Değişik değişik ama yavan versiyonlarıyla bir tekli olarak piyasaya sürülecek kadar iyi mi? Öyle bir lokomotif parça mı? Öyle bir dört çeker mi? 10 beygir gücünde mi? Kendimizi kandırmayalım.

5,50/10

2 Ocak 2023 Pazartesi

Albert Kuvezin & Yat-Kha - Re-Covers (2005)

 Bütün bildiklerinizi unutun. Popüler rock şarkılarının Tuva müziği ve o ünlü gırtlaktan söyleme tekniği ile paramparça edilişine tanık olacaksınız. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi ancak deneyimleyerek öğrenebilirsiniz. Tahrik edici olduğu kesin. Belki de benim yaptığım gibi bir yandan şarkıların asıllarını da dinleyip ufaktan karşılaştırma yapacaksınız. Hangi şarkılar? Parçaları değil de grupları sayalım. Led Zeppelin, Kraftwerk, Joy Division, Iron Butterfly, Bob Marley, Carlos Sanatana, Rolling Stones, Motörhead, vessair. Sorun şu ki maalesef bu yeniden yorumların yada daha doğru deyişle  yeniden inşaların hepsi yeterince güçlü ve provokatif değil. Sonlara doğru sönük ve ezik olanlar gittikçe  artıyor

6,75+/10