Dizileri loglamayı uzun süredir ihmal ettiğim için yalan söylemeyeceğim, hissiyat babında bazı şeylerı unutmuş bulunmaktayım. O yüzden bayağı bayağı işkembe-i kübradan sallıyor olacağım. Bizi biz yapan filmlerin 2 ve 3. sezonları etkileyici filmleri konu almakta. Geleceğe Dönüş, Pretty Woman, Jurassic Park ve Forest Gump'ın ardından 3. sezonda daha bayram temalı filmlere ağırlık verilmiş. Kabak bayramı için Halloween, 13. Cuma, Elm Sokağı Kabusu, Noel bayramı için The Nightmare Before Christması animasyonu ki hala izlememekten hicap duyuyorum, ve Elf ki garip buldum, Afrika'nın kurtuluşu için Coming To America ( kaliteli bir Eddie Murphy komedisidir) ve son olarak Bilim Günü için Aliens ve Robocop. Histerik kurgu son sezonda biraz düzeliyor ama bu seferde şakalar baymaya başlıyor. Her bölümün sonunda vefat edenler anılıyor ve kadrodan biri eski mekanları gezerekten burada ne anılarımız var nostaljisiyle hüzünleniyor. Filmlerin çekim aşamasındaki zorluklardan sonra gişe zaferinin sarhoşluğu ya da dünyada bu filmlerin dokunduğu, hayatını etkileyen ünlülerin yer verildiği daha pozitif mevzulara da yer verilse tadından yenmez.
Küfürler Tarihi, Nicholas Cage sunumuyla. Niye bu at kafası sempatikliğini taşıyan adama sundururlar, bilemedim. Yine parası mı bitmiş acaba. Böyle uzmanları felan çağırıp ingilizce küfürleri, shit, damn felan, daha ağırlarını yazmaya utanıyorum, tarihini felan irdeliyorlar. Ama yayının çoğu bu küfürleri kullanmayı seven komedyenler, stand up'çılara ayrılmış. Küfür güzellemesi , övgüsü felan. Biraz bokunu çıkarmışlar sanki.
Aşk, Ölüm ve Robotlar 2 sezon yani 26 kısacık bölümle izleyiciyi sarsmayı başaran, yapım olarak da çeşitlilik sağlayan animasyon dizisi. Çok iyi, gerçekten çok iyi. Sadece 2 bölüm felan vasat. O kadar. Çok iyi. Benim gibi ihmal etmeyin, geçin netflişin başına, hüpletin.
High Score da Netflix'in popüler kültürü konu aşlan eğlenceli bir belgeseli. Filmleri işlediler, musikiyi işlediler, küfürleri bile konu ettiler. Video oyunlarının ne eksiği var. 6 bölümde Space Invaders, Pacman, Nintendo oyunları, Ultima gibi RPG nin başlangıcı, spor oyunları - FIFA yok ama amerikan futbolu oyunları var peh- dövüş oyunları -mortal kombat, street fighter- ve Doom ile birlikte 3 boyuta giriş ve bilgisayara merhaba. Dolayısıyla bölümler oyun bazlı değil. Bu tarz hikayeciliği beğendim. Ayrıca konu oyunlar olunca grafiğe dayalı görsel bir şenlik de sergiliyor yapım. Geçmişte yapılmış ulusal ve uluslararası oyun turnuvalarına yer vererek gerçekliğe temas da ediyor. 10 senedir zaman bulamadığım bilgisayar oyunlarına da Epic sayesinde ara ara bakma fırsatı buldum. Bi ara bulaştığım oyunların isimlerine başka bir postta yer veririm artıkın.
Zoo yani hayvanat bahçesi Netflix yapımı olmamakla beraber oradan izleyebileceğimiz bir dizi. Akıllanan ve organize bir şekilde insanların aleyhine faaliyete geçen hayvanları ve olarla ilgili gizemi çözmeyi başaran bir grup araştırmacıyı konu alıyor. İlgi çekici ama 8 bölümü zor getirdim ve daha 1. sezon bitmiş değil. Anlayacağınız o ki devam etmeyeceğim. Oyunculuk kötü, çekimler BBC aydınlığında. Hikaye bir garip, işleyiş ayrı bir garip. Yine kötü bir şirket var. Konuyu okuyunca aklıma gelen ilk şey aslanların insanlara saldırmasıydı ve ilk bölüm öyle açıldı. Demek ki bazı müthiş temalar filme/diziye çekilmeye başlayınca ne kadar vasat olabileceğini anlayabilmek için filme/diziye çekilmesini beklemekten başka elimizden başka bir şey gelmiyormuş.
Peaky Blinders'ı hala niye izlerim, hiç bilmiyorum. Böyle karamsar, gergin ve suça meyilli, negatif şeylerden keyif almıyorum artık. Şu başroldeki adam da tam bir sosyopat aslında, tarafsız gözle bakarsanız, peach'in önde gideni. Yine de izletiyor kendini. Bu sezonda da Ruslara ve İngiliz derin devletine bulaşıyor ekibimiz. Yine oradan oraya savruluyorlar, konu mühim değil, zaten bir süre sonra umursamamaya başlıyorsunuz. Atmosfer, çekim ve oyunculuk kurguyu eziyor. O yüzden de sürükleyiciliği biraz kayboluyor. El mahkum devamını getireceğiz ama sindire sindire yavaş yavaş.
Uzay Yolu'nun Enterprise dizisine başladık hayırlısıyla. Genel kanı bir baş yapıt değil, kötü de değil, fena da değil yani. imdb 7,50 iyi bile sayılır. Girizgah kötüydü ancak. İnsanların Vulkanlarla aşk ve nefret ilişkisi neticesinde uzay yolculuğu yapmaları ve ilk temaslarını konu alıyor. Vulkanların himayesinde insanların küçümsenme karşısında toplumsal psikolojileri gibi ilginçlikler de var, tam da bu küçümsemeyi hak edercesine uzaya bir amerikan kovboyu umursamazlığıyla dalmaları gibi itici şeyler de. Yahu diğer dünyalarla iletişime geçiyorsun, ne rezillikler, hiç mi prosedürün yok. Kadroya da alışmak zor. 2. sezondayım ve hala bir ikisi hariç, mühendis ve klişe bir tipleme olsa da vulkan abla, umurumda değil bir çoğu. Dizi ilk başta zaman yolculuğu da yaparak insanları engellemeye çalışan suliban (mıydı ?) ırkıyla yapılan mücadeleyi konu alanve daha önceki dizilerde hiç bahsi geçmemiş bir hikaye ile de saçma bir başlangıç yapıyor. Sonra sonra böyle saçmalıkları bırakıp bölüm temalı konularla ilerleyerek biraz toparlıyor.
Modern Family'i apar topar bitirdik zira bu sene itibariyle Netflixden kalkıyor. Şansa bakın ki 11. sezon ile dizi de bitmiş durumda, son iki bölümü vedaya ayırmışlar. İlginç olan şudur her sene 1 sezonda 24 bölüm sanırım. Dolayısıyla her sezon bir Halloween, bir Şükran yemeği, aynı sosyalleşmeler tekrarlanıyor. Ha bir de 11 senede bebeğin büyüdüğünü gördük, Luke gibi acayip değişim gösteren de oldu, Manny gibi aynı kalan da. Oğlum gelişim çağındasın, neyin eksik kaldı senin? Eğri oturup düz konuşalım, muhteşem değildi ama eğlendirme görevini, günün yorgunluğunu 20 dakikada attırma işini gayet iyi yaptı. Son birkaç sezonda karakterlerin sinir bozucu yanlarını tekrar tekrar işleyerek bizim de sinirimizi bozduğunu yapımcılar da demekki anladığında daha fazla devam etmesine gerek duymadılar demek ki.