24 Ağustos 2021 Salı

Karl R. Popper - Daha İyi Bir Dünya Arayışı

 Sadece solcuların politik saflık ve iyimserlikten etkilendiklerini düşünürdüm. Avusturya'dan İngiltere'ye göçen Popper'ın liberalizmi de farklı değilmiş. Kendi sözleriyle şöyle tanımlıyor kendisini:

bir karşıt-tümevarımcı, karşıt-duyumcu, kurumsalcılık ve varsayımcılık üstünlüğünü savunan bir öncü, bir gerçekçi

Popper dünyayı 3'e ayırıyor. Dünya 1 fiziksel anlamda cisimlerin, canlı ve cansız varlıkların dünyasıyken , 2 nolu dünya yaşantılarımızın yani acılarımızın, sevinçlerimizin, umutlarımızın dünyası olmakta. İnsan ruhunun yarattığı eserlerin dünyası Dünya 3 olarak adlandırmakta ve kültür tanımına denk gelmekte. Aralarındaki etkileşim birbirini takip eden sıralamayı takip eder. 3 nolu dünya, 1'i 2. aracılığı olmadan etkileyemez.

Sokrat'ın "hiçbir şey bilmiyorum, hatta bunu da bilmediğimi biliyorum " yaklaşımını düstur edinen düşünür bilimin doğruluk arayışı olduğunu belirtir. Bilgisizliğimiz sınırı yoktur. Benzer şekilde demokrasinin savulması da en az zararlı devlet biçimi olması ve iktidarın kansız değişmesine müsade etmesidir . Bilimsel süreçte eleştirilere ve gelişmeye açık çözümler sunulur, eleştiriler karşısında çürütülemiyorsa çözüm geçici süreliğine doğru kabul edilir. Bilimsel yöntem eleştirilerle yürütülen deneme ve yanılma yöntemidir. Aşı tartışmaları ekseninde kafa yorulabilir. Bu sebeple  bilimsel otoriteye beslenen dogmatik inanca dayalı bilimselcilik haklı değildir. Düşünür, batı uygarlığını, her ne kadar haklı eleştiriler getirilse de, insanlık tarihinin en özgür , en adil, en insancıl, en iyi olanı şeklinde tanımlamakta. Batı uygarlığının en iyi olması en iyi biçimde düzeltilebilir olma imkanı sunmasına dayanıyor. Tüm insanların elinden geldiğince iyileştirme çabası içinde olduğu tek uygarlık... Ayrıca tek ve yekpare bir düşünceye karşı iyi ve ya kötü bir çok düşünceye , tek bir inanç ya da dine değil, iyi kötü bir çoğuna ev sahipliğe yapması- çoğulculuk- Batı uygarlığının güçlü yanıdır.

Yazarın sıkı bir savunucusu olduğu Kant'tan yaptığı alıntının altını ne kadar çizsek eksik kalır.

Aydınlanma, insanın, kendi kendini mahkum ettiği ergin olmayıştan kurtulmasıdır. Ergin olmayış, başkalrının iradesinde olmadan aklını kullanamamaktır. Aklını, eksik olduğundan değil, başkalarının idaresi altında olmadan kullanma kararlılığı ve yürekliliğini gösteremeyen, kendi kendini ergin olmayışa mahkum eder. Sapere aude! 'Kendi iradenle aklını kullanma yürekliliğini göster' aydınlanmanın sloganıdır.

Eleştirel akılcı diye niteleyebileceğim Marks, Spinoza, Hegel gibi isimlere hiç de haz duymayan düşünür çoğulcu gerçekçi gibi bir sıfatı da kendine layık görmüş.  

..aydınların dörtte üçünün takındığı tavır- bilgiçlik taslamak ya da edebiyat parçalamaktır( bizlerde olmayan bir tutum). Kullanılan tarif, paradoks anlamsızlıklarla tatlandırılmış genellemeler ve beylik lakırdılarıdır. Kullanılan diğer bir tarif ise , anlaşılması güç olan abartılı sözler yazmak ve ara ara buna beylik laflar eklemektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder