21 Nisan 2018 Cumartesi

RETRO: Amorphis - Tales From the Thousand Lakes (1994)

Öncelikle efsane bir albüm. İlk dinlerken cahillikten anlatamadığım garipliklerin, örneğin keyboard sololarda somutlaşan progresif etkileri de dahil ettiğimizde alttan besleyen diğer çok çeşitli tür ve olguların ötesinde melodik death metal olarak sınıflamak mümkün. Bu üstyapıyı besleyen beşi benzemez şeyler nelerdir peki? Folk metal, epik, progresif rock/metal ki demiştim, melodik, doom metal. İlk dönem metal albümlerinin en sevdiğim yanı her şarkının ayrı bir karakteri olmasına gösterilen özen. Kayıtta hoşlanmadığınız şeyler olabilir ki benim de var, birazdan söyleyeceğim. Ancak hiç bir şarkı yer kaplasın diye, filler oluversin diye kayda katılmadığını hissedebiliyorsunuz. Bu önemli. Albümün özellikle ikinci yarısı keyboard ve gitar soloları ile, clean vokalin getirdiği epik hava ile coşup yürek hoplatmakta. Hatta bazı şarkıların elektronik remiksi bile yapılmaya müsait. Hoşlanmadığım iki hususu ise özetlemek gerekirse: Albümün atmosferi işte bu ikinci yarıda biraz hafife kaçıyor. Sert metal müziğe alıştırmak için bir yakınınızı, bu albümü eşsiz kılan bir özellik bu. Ancak deneyimli dinleyici bir miktar cheesy bulabilir. İkincisi için de uzaklaşmaya gerek yok. Özellikle keyboard tonlamaları kaydı bir miktar mutlu, hopidik kılabiliyor. Özellikle yeni bir miks tonlamaları sert ve biraz daha karanlık hale getirse albümün soundu nasıl değişir, merak ediyorum. Tabi ki çuvallamayla sonuçlanacak bir potansiyel taşımakta böyle bir değişiklik. Bu albümü değerli kılan en önemli şeylerinden arındırmak ne kadar doğru olur bilemeyeceğim. Sadece aklımda beliren sorular işte.

8,75/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder