18 Aralık 2016 Pazar

Will Self - Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar

Post'luğuyla çarpışırken barbarlığa geri dönen çağımızın yeraltı edebiyatının mühim isimlerinden Will Self'in seçme öykülerinden oluşan bu kitap adını her ne kadar öykülerinden birinden alsa da, hani derler ya isim olarak cuk oturmuş diye, hakikaten öyle. Uyuşturucu, saplantılı davranışlar veya psikolojik sorunlarla uğraşan karakterlerin hepsinin yazarın kişiliğinden bir parça taşıdığını hissediyorsunuz. Bu kadar inandırıcı bir anlatım yaşanmışlık dışında hiç bir yerden beslenemez. Diğer yandan hikayelere damgasını vuran bir şey İngilizlik olsa gerek. İngiliz toplumu ve daha geniş bir açısıyla insanlık eleştirisi kitapta kendine yer buluyor. Bu yüzden karakterlerin hikayesi dışında ikincil anlatıma kulak vermemek olmuyor. Bazın bu anlatımların birbirine karışıp yer değiştirdiğini bile söyleyebiliriz. Bazı hikayelerin birbirine yaptığı göndermelerdeki bağlantıları keşfetmek oldukça zevkli. Konu olarak çarpıcı örneklere rastlamak mümkün. Hastaların ve doktorların birbiri yerine geçtikleri bir akıl hastanesi gibi. Dahası için arka kapaktan alıntılamak gerekirse.
Will Self'de okuyucusunu şaşkınlığa uğratan, ona zihin eksersizleri yaptıran yalnızca sergilediği bu edebi yetenekleri değil. Self'in kara mizahı, liberal hümanizmin ve modern hayatın "kutsal inekleri" konusunda çok acımasız. Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar, crack kokain ticaretinden, çağdaş psikolojinin bayağılıklarından, kendilerini, bir davette yakalanmak istemeyeceğiniz kişiler olarak niteleyen bir yerli kabileden, bir babanın çocuklarına bakmak için talihsiz girişimlerden, öldükten sonra Kuzey Londra'da yaşamaya devam eden bir anneden, bir koğuştan ya da bir evdeki böceklerden söz ederken, tartışılmaz inançlarınız ya da gizli önyargılarınız ne olursa olsun, sizi telaşa düşürecek, hayran bırakacak, kahkahayla güldürecek bir kitap.
Kahkahayla güldüğümü söyleyemem. Diken üstünde rahatsızlık veren konulara ek olarak, cümle kurulumunda kendini ve buna bağlı olarak okuyucusunu zorlaması ve çevirmenin elinden geleni yapmasına rağmen hala sırıtan İngiliz argosu, coğrafyası ile birlikte baskın Ada kültürü ile birleşince seller sular gibi akan bir okuma sunmaktan uzaklaşıyor çünkü. Çarpıcı olduğu kesin ama.

6

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder