6 Aralık 2016 Salı

Ahmet Telli - Kalbim Unut Bu Şiiri

Önünde imza kuyruklarını gördüğümüz şairlerden Ahmet Telli'nin bu eseri, aslında kitaplarından derlenmiş şiirlerin bir araya getirilmesinden oluşuyor. Okuduğum baskısı 1998 tarihli. Sonraki baskıları güncel şiirlerini içerir mi bilmiyorum. İtiraf etmek gerekirse bu kitabı biraz da tanıma amacıyla bilgisayarımdan okudum. Çünkü tarzına karşı şüpheler büyütüyordum içimde en basit tabiriyle. Okuduktan sonra da kitabı, içimdeki şüpheleri giderebilmiş değilim. Yılmaz Odabaşı gibi solda atan yüreğini romantizm ve lirizm ile birleştiren tarzları kendileri için bir noktaya kadar orijinallik taşısa da ve elbette okuyucunun göğsünde dalgalanmalara yol açan bir duygusallık doğursa da sonraki özenen genç şairlerde bu  tarza sıkça rastlamak, pek iyi bir şey değil.
Bazı mısralar, bazı şiirler alıntıladım. Aşağıdadır.


xxxx

Yoruldum yoruldum yoruldum
Gereklilik kipinde yaşamaktan

xxxx

Tarih de kekemeleşiyor bazan
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini

xxxx

Bütün köprüleri dinamitledim ve geldim işte
Bir kente girmemiz nasıl gerekiyorsa öyle
Apansız çıkmalısın karşıma
Ki unutulmuş
Bir karşıçıkış olmalı dünyaya
Seninle her karşılaşmamız

GİTMEK
                               Bu vadideki karanlığı
                              ve büyük soğuğu düşün
                               B. Brecht

Gitmek. Bir hançeri inceltip
Okyanusa daldırmak isteği
Ya da düşebilmek atlasların
Dışına ki ey kalbim
Yalnızsın bu yolculukta da

Gitmek. O kaos duygusu, aklın
Sarsıntılarla yorgun düşüşü
Bilincin kamaşması belki de.
Rehin bırakılacak bir şey yok
Unuttuklarından başka.

Gitmek. Bir büyü gibi saran
Ağrılar yumağı, kışkırtılmış
Düşlerdir ki sen şimdi
Esirgeme kendini kalbim
Kederin o derin yalnızlığından

xxxx

Hiç kimse bir aşkı
Onarmaya kalkmasın
Kaybedilmeye değer
En güzel anında bitirilmişse eğer


KALBİM UNUT BU ŞİİRİ
Uğuldayan ve hep uğuldayan
bir orman kadar üşüyorum şimdi
yanlış rüzgarlar esiyor dallarımda
yanlış ve zehirli çiçekler açıyor
Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık

Su ve ses kadar beklediğim
ne kaldı geride, bilmiyorum
uzanıp uyumak istiyorum gölgeme
ve sarınmak o kocaman gözlerin
uğuldayan rüzgârlarına
Bir acıyı yaşarım ve zehrinden
çiçekler üretirim kömür karası
uçurum kadar bir yalnızlık
yaratırım kendime, atlarım
Anısı yoktur küçük rüzgârların

Yapraklarım yok artık kuşlarım yok
büsbütün viran oldu dağlarım
ezberimdeki türküler de savrulup gitti
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü

Yanlış, daha baştan yanlış
bir şiirdi bu, biliyorum
ve belki ömrümüzün yakın geçmişi
bu kadar doğruydu ancak, kimbilir
Kalbim unut bu şiiri

xxxx

Bu kent kuşların intiharını umursamıyor artık
ve göğsüm buz kesmiş bu üşüten yalnızlıkta

xxxx

Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni

xxxx

Biraz da serüvendi yaşamak
belki yatkındı büyük yolculuklara
ki serüvenler daima büyük aşklar
ve büyük yolculuklarla başlar

xxxx

Suların sesini dinle şimdi
ormanın fısıldayışlarını
usulca yarılıyor dağların göğsü
bir aşkı dinlendirmek için

xxxx

Adımdan gayrısını bilmiyorum.


7/10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder