Atlas dergisinin Dukhalar ile ilgili yazısını okuyup yetersiz ama etkileyici CD'sini izledikten sonra bu yerel müzik albümünü dinlemeyi erkene çekiverdim. Dukhalar Altay dağı yakınlarında Sibirya eteklerinde yaşayan Türk kökenli Tuvaların bir kolu. Moğol ile Tibet kültürlerinde de rastlanan ve gırtlaktan farklı bir vokal tekniği ile söylenen şarkıları aslında dünya çağında bellli çevrelerde (Cihangir çevresi olmasa gerek) tanınırlığa ulaşmış durumda. Bir kaç tonu aynı anda söyleyebilen bu ilginç teknik kimi zaman flüt sesi veren bir ıslık kimi zaman Temel Reis'in kısık ve boğuk sesi gibi kulaklarda yankılanıyor. Hatta bazen metalcilerin yabancısı olmayacakları tonlara ulaşıyor. Bu haliyle eski çağlarda doğanın seslerini taklit ederek günümüze kadar geldiği rivayet olunuyor. Tuva'nın en önemli gruplarından olan Huun-Huur-Tu'nun bu albümü ise bu tarz deneysel ve canlı kayıtları içermesinin yanısıra ve daha da çok, yerel melodileri ihtiva eden şarkılar da içeriyor. Ki Avam Churtu Dugayimny'de üst noktasına vardığı ezgiler oldukça destansı ve ruhani bir hava aksettiriyor dinleyiciye. Kültürlerinde başat figür olan at ve toprak-vatan sevgisinin sözel ağırlığını hissettirdiği parçalar hem geleneksel hem de yeni üretilen bestelerden oluşuyor. Jomşu halkı Altaylar örneğin kendin topraklarından ayrılan bir Altaylının kısa sürede hastalanıp öleceğine inanıyor. Bu anlamda bu insanların doğayla ilişkisi okuduğumda çok da kavrayamadığım Ursula LeGuin'in Hep Yuvaya Dönmek isimli kitabını daha bir takdir etmeme sebep oldu. Diğer yandan Dyngyldai'de olduğu gibi eğlenceli bir atışmanın izlerini sözlerin manasını anlamadan hissetmek bile mümkün. Ooo Dangadadangadadayyy diye söylenirken vokal, tam da üzerlerine yakıştırılan şaman rock tanımının anlamını keşfediyorsunuz. Büyük bir ihtimal ritmin etkisiyle de garipgurup hareketler yapıyorsunuzdur gizliden gizliden. Albümün en etkileyici parçalarından Tarlaashkyn de hissettiğiniz marşvari destansılık sözlerle perçinleniyor.
Tarlaaskyn'den geldik. Bizleri daha fazla aşağılamalarına izin vermeyeceğiz. Ezilen yoldaşlarımızı bir kez daha özgürleştireceğiz.
Bir duvar kadar sağlam olduk. Daha fazla geçmişe bakmıyoruz. Tüm dünyanın halklarını birleşmeye çağırıyoruz.
Dünyada ilk bolşevik devletlerden birini kuran Tuvalar'ın geçmişine gönderme içerdiğini düşündüğüm bu şarkı dinleyeni yanıltmasın. Albümde yer alan diğer bir parça Ezir-Kara, aynı hükümetin öldürdüğü yarışlar kazanan geleneksel bir at sürücüsünün öldürülmeden önce atına yazdığı bir ağıt aslında. Ayrıca bir avcı onuruna yazılan Hayang ile birlikte buradaki müziklerin nasıl kızılderililer ile (Amerikan Yerlisi) Sibirya ve Orta Asya halkları arasındaki varlıksal ilişkiyi kanıtladıklarını görüyoruz. Öyle paralar felan harcayıp yıllarca bilimsel araştırma yapmaya gerek yokmuş yani.
Tek eleştirim, throat singing denen teknik ile yerel ezgilerin bazı parçalarda başarıldığı uyumun albümün geneline yaydırılmaması. Belgesel niteliği yansıtan canlı kayıtlar mesele albümün dinamizmini öldürüyor. Ancak başka bir bakış açısıyla da modernöncesi bir atMosferi yansıtmaya da katkıda bulunuyor.
8,50/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder