30 Ekim 2010 Cumartesi

RETRO: Sefarad - Sefarad (2003)


TÜYAP'taki geleneksel kitap fuarının açıldığı gün gitmekle iyi yaptığımı düşünüyorum. Artık baş ağrısı yapmaya başlayan başlangıç aşamasındaki gribal enfeksiyonum, her zamanki 4-5 saat sürelik stand arşınlama törenimde gözle görülür dişle eee dişlenir bir değişikliğe sebep olmadı. Yine de en sonda yaptığım özet babındaki son stand gezintisi ya da sergi seyrintisini yapmamamın tek sebebi üzerimde hissettiğim bu fiziki ağırlık değildi ki iki elimde tuttuğum torbalardan kaynaklı ağırlık daha büyük bir etken, sanırsam galiba. Asıl bana koyan , kendimi zaten geçen sene satın almış aldığım bir kitabı tekrar alacak kadar kafamın uçmasına izin vermem oldu. Zira bende para bol, böyle saçıyorum etrafa, anasını satiim. Neyse Todd May'dan postyapısalcı anarşizmin siyaset felsefesini isteyen varsa bana bir haber etsin. Bin bir şöhretle karşılaştık yine. Yaşar ve Nuri ve Öztürk, Hasan Ali Toptaş, Sinan Meydan (kendisini tanımıyorum ama Yaşar ile Nuri ile bi de Öztürk ile tatlı tatlı sohbet ediyordu), Hıfzı Topuz, Vural Savaş, Türk Solu ve Ulusal Parti'nin başındaki zat, Yekta Kopan, Erhan Güleryüz (Ayna solisti arabeskçi musiki değerimiz), Füsun Önal, ve kenarından ucundan gözüme ilişir ilişmez istemsiz mide öğürme tepkimesine girdiğim Zaman standındaki gazeteciler. Bir de ortalıkta Yılan Hikayesi dizisindeki karakterlerden kıvırcık saçlı bir kızcağızı da gördüm gibime geldi. Normalde az kitap alıp çıkacaktım. Ama evde ya da çarşıda her neredeyse hesap tutmaması gibi süpriz kitaplarla karşılaşınca amaaaan ya rahvaaan diyip yüklendim. Yalnız arkeoloji ve sanat yayınlarından (kitaplarınız çok pahalı abim ablam) eski çağlardan günümüze tuvaletin ve hacet gidermenin tarihi (ismi buna benzer bir şeydi) isimli broşür kıvamındaki kitapçığa 5 tl istenmesi sinir bozucuydu. Boktan bir kitaba bu kadar para mı? ı-ıhh. Evet bütün bu fuar makalesini bu iğrenç espri için yazdım. Ne yapayım böyle bir olanağım var, blogspot burda yasaklasınlar o zaman. Neyse o kitabı sırf prensip üzerine almamak içime oturdu. Ancak gittim zaten okumuş olduğum bir kitaba 10 lira verdim. Nalet olsun, yine hatırladım ve yine kızdım. sana değil kardeşine.. ay takıldım ben birine, sana değil kardeşine ...
Ha bir de Sefarad diye bir grup vardı. İspanya'dan Balkanlara geçmişleri üzerine coğrafi etkileri de taşıyarak zenginleştirdikleri kültürlerine ait şarkıları daha akademik açıdan kaydetmek yerine popülerleştiren ve o dönemin eller havaya çizgisine kaydıran grubun uzun ömürlü olması beklenemezdi zaten. Eğlenceli mi? Bir kanıya göre evet.

5,75/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder