19 Ocak 2010 Salı

Michael Moorcock - Elric Destanı I: Melnibone'lu Elric

Bendeki kitabın kapağı daha amatör olsa da bu serinin kapak resimleri takdiri hakeden çalışmalar. Seri Conan'ın karşıtı olarak sunulan bir anti-kahraman, Elric üzerine yoğunlaşmış durumda. Büyüyle haşır neşir elfleri andıran bir halkın kralı olan Elric albino görünüşü, ilaçlarla güçlendirebildiği fiziksel zayıflığı ve Drizt gibi bir karakterin doğuşuna ilham olacak şekilde ait olduğu toplumu vicdan penceresinden sorgulaması ile anti-kahraman tanımı altında sumulması pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü maceralar ardından halkına liderlik yapan, ilaç almasını gerektirmeyecek şekilde güçlenen ve hikaye boyunca pek de yenilgiyi tatmayan çizgisi anti-kahraman tanımı içinde bir kahramanlığın içermesini hatırlatıyor. Aksi halde , fantastik bir evrende her gün örgüsünü ören genç bir kızın hayat hikayesini okumak ne kadar ilgi alaka çeker tartışılır.
Her nedense 6.45 yayınlarına ki ilk dönemlerde yeraltı edebiyatı alanında çevirilerle edebiyatın referans kısmına katkıda bulunmuşlardır, ait kitapları hep bir renksiz bulmuşumdur. Fred Saberhagen, David Eddings- Elenium (bu seriyi kesinlikle okumayın, ben de yarıda bıraktım. Irkçılığın önyargıcılığın tavan yaptığı bayat bir seridir) , Hobbit. Bu da öyle , belki çevirinin etkisidir, gitti yendi, geldi, tarzında mekanik bir yaklaşım hissediliyor. Ama bir ölçüde proto-fantastik kitapların oturmamışlığı, basit ve folklora vulgarist bir açıyla yaklaşan hikayeciliği de inkar edilemez gerçekler.
Spoiler
Elric Melnibone'un kibirli ve hazcı geleneklerine karşı olaylara vicdani yaklaşır, danslara eğlencelere felan pek katılmaz. Bi de bir kıza aşıktır ki o da kraliçe olacaktır. Bu kızın abisi Yrkoon ise tam bir gelenekçidir ve Elric'in tahttan devrilmesi için çabalar. Etrafta normal insanların genç krallıkları gelişirken Melnibone'a karşı durmadan bir düşmanlık yayılır. Bir donanma ada devletine saldırdığında yok edilirler ama zayıf düşen Elric canlı canlı Yrkoon tarafından denize atılır. Kendini kral ilan eder ve kızkardeşine gözkoyar. Elric denizlerin tanrısı gibi bir şeyle anlaşma yapar ve tastamam sarayına geri döner. Yrkoon'un daha önceki tertiplerini bağışlamışken ki bağışlamak pek de Melnibone geleneği değildir işkenceyle öldürme kararını verir. Ve hapseder. İşkence ile öldürmek derken canlı canlı vücudunun kesilmesi ve ziyafetle yenmesi gibi :-) Yrkoon büyü kullanarak kızkardeşini de alır ve bir grup destekçi ile fakir bir ülkeye kaçar. Donanma hazırlar orada. Elric onu hiç bir yerde bulamaz. Sonunda kaosun ve cehennemin tanrısı Arioch'u çağırır ve ona teslim olur. Onun yardımıyla yerini tespit eder. Denizlerdeki tanrı ile anlaşması gereği karada ve denizde giden bir gemi ile Yrkoon'un kentine varır, güçlerini yener. Amma Yrkoon başka bir boyuta kaçar, kaos güçlerinin kadim iki kılıcının Dulbırakan ve bilmembişi, göbe attıran diyelim ehhehhe peşine. Elric takip eder, orada bir adamla tanışır böyle güç bela bir yolculuk bir mağarada Yrkoon'u yakalar. Kılıçları paylaşır ve çarpışırken Elric kılıcın kan dökme amacıyla kendisini yönlendirdiğinin farkına varır. Neyse Yrkoon'u yine yener, Yrkoon pişman olur. Eve dönerler, Elric dünyayı öğrenmek için bir sene yolculuk yapmaya karar verir, kızla dönüşte evlenecektir. Kendisi yokken tahtı da Yrkoon'a emanet eder!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder