27 Ocak 2010 Çarşamba

Katatonia - Night Is the New Day (2009)


Sonda söylenecek şeyi başta söyleyeyim: Anathema, Sentenced saiki ile grubu dinleyenler, benim gibi, hayalkırıklığına uğrarken Opethçi Katatonikler mutlu olacaklar. Bu kadar, işin biraz arabeskine bakan , tempoyu ve tempolu melodileri gözardı etmeyen adam için bu progresif (ki atmosferik açıdan progresif yoksa progresif progresif de değil) yönelim bu hayalkırıklığının sebebi. Tek tek parçalara baktığımızda hepsinin vokal başarısına yaslandığını söyleyebiliriz. Bu mikro analiz aslında şarkıların hiç de kötü olmadığı sonucunu gösteriyor. Ancak ve de ancak subjektif olarak beni enterese ettiğini söylemem de güç. Grupta hep mevcut olan ve arada bir dengeyi bozan İskandinav sterilliği teraziyi artık devirmiş durumda. Bu yeni modern sözde atmosferik hava beni hiç cezbetmiyor. Kullanılan yumuşak elektronik ambiyatik efektler sıcaklık yayamıyor. Zaten böyle bir amacı da olmadı grubun taaa müzik hayatlarının en başından beri.
Albüm Forsaker ile başlıyor, albümün geneline göre gayet tekdüze ve sert. Ama ben kül yutmam, bu sertlik olabildiğince banal ve sahte. 2,3 ve 4. parçaları (The Longest Year, Idle Blood, Onward Into Battle) dinlemesi gayet keyifli. 3. sıradaki tam clean vokalli Opeth çakması bir şarkı olsa da brütüsün hakkı brütüse. Sonra ise cidden bir uyuklama bir gerileme dönemine girdim. Tek sıfatla sıkıcı. Sonlar ise ilklerin izdüşümü şeklinde. Özelikle Inheritance estetik açıdan pek güzel bir şarkı. Son parça Departer ise erkek mi kız mı belli olmayan ama kesinlikli Sigur Ros'u andıran bir vokal desteği almış. Hayalkırıklığım X2 olmuş.
Bu yolda yürürseniz bir daha bu kadar hoşgörülü davranmayacağım. Ve evet Opeth'e de artık kıl olmaya başladım. Bu ne elit metalcilik kardeşim.

6,75/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder