25 Mayıs 2009 Pazartesi

Mono - Hymn to the Immortal Wind (2009)

Post-rock camiası içinde tartışmalara yol açan Mono'nun güzel isimli güzel kapaklı son albümü, Mono'nun gelenekselleşmiş dur dur yavaş yavaş coşş ve kısa parçalar için ise "bir huzur almaya geldik Kalamış'tan" tarzlarından bir nebze farklılaştığı bir alanda duruyor. Bu farklılık büyük ölçüde kopyalanmış bu kalıpların sınırlarının gevşetilmesine dayanıyor. Ortaya karışık bir kebap çıkmış, hiç İskender tadında değil yafu. Ayrıca kullanımı marjinal derecede olmamakla beraber yaylı çalgıların etkisi de artmış. Ee, ne var bunda diyeceksiniz, ee si şu; güzel, yürek burkan , alıp kopartan melodi eksikliği. Dinleyicinin istediğini bilen ve bu hedef doğrultusunda hislerini manipüle ederek lineer bir yol çizen Mono yerine, senfonik/klasik müzik etkisine daha açık, yer yer orkestrasyonlaşmış (yeni bir kelimem daha vatana millete hayırlı olsun), dinleyiciden emek istediği için yorucu hatta bezdirici bir Mono var. Kreşendo ile kopacağınız anlar gelince zaten dağılmış ve tükenmiş oluyorsunuz. Tabi çarpıcı olsun diye mübalağa sanatını kullanıyorum. Parça bazında kişisel bir değerlendirme ile Burial at Sea'yi ve genel olarak parçalardaki majestik kapanışları sevdiğimi de belirtmeden geçemeyeceğim.
Henüz eski tarzlarından radikal bir kopuş gerçekleştirmemekle beraber yeni Mono yolunda atılacak her yeni adımın neler getireceği ve ne gibi tartışmalar yaratacağı şimdiden az çok tahmin edilebilir.

7,75 /10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder