27 Kasım 2025 Perşembe

Vüs'at O. Bener - Dost / Yaşamasız

 İsmi çok da öne çıkmayan , bununla birlikte 50'li yıllardan beri Türk öykücülüğünde kendine yer edinmiş bir isim Vüs'at O. Bener. İsmi de ayrı enteresan.  İlk 2 öykü kitabını bir araya getiren derleme içinde bir öyküye televizyon ekranı da düşünce, zamanla kitabına öykü ekleyip eklemediğini merak ettiğim bir durum da olmadı değil. Hikayeleri okurken aklıma birden fazla olgusallık düştü.

dünyaya düşmek: okuyucu olarak dünya işlerine sarılmış insanların hayatına birdenbire düşüveriyoruz ve geldiğimiz gibi gidiyoruz.

bir şey olmasa da bir şeyler oldu: olay örgüsü öyle bir hale geliyor ki, bakışlar, sözler bir şeyler ima ediyor, ama anlayamıyoruz. mühim bir şeyleri mi kaçırıyoruz.

ilmik ilmik içiçelik: diyalog, içses, düşünme, yargı cümleleri boşluk bırakmadan arka arkaya sıralandığı oluyor. 

gotik: anadolu gotik yazını denebilir mi? Denizde açılan ve bir salda mahsur kalan iki adamın garipçeliği ne anlatmak istenmektedir.


Yazarın iki tarzı ve bunların birleşimi olan bir tekniği var. İlki yalın, tedirginliği belirgin, kırsal bir izlek takip ediyor. Diğeri ise bilinç akışıyla, sembolizmle örülü ağır denemeler içermekte. Sentezi ise en iyi çocuk düşürme temalı öyküde beliriyor, karakterlerin sözleri, düşünceleri birbirine giriyor. Buna ek olarak onunun ağırlığı ve çıplak acısı zihni karıştırıyor. Her halükarda öyküler yavaş ve hatta sesli okumalar talep ediyor okuyucusundan. Dolayısıyla kendine özgü bir sesi daha ilk eserlerinde keşfetmiş ve tarzında denemeler yaparak  bunu geliştirmiş bir yazar kendileri. Daha fazla ilgi alaka hak ediyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder