11 Kasım 2024 Pazartesi

The Witcher Sezon #3 - Travelers Sezon #2 - Cyberpunk Edgerunners - Raël Uzaylıların Peygamberi

 The Witcher iyice dağılmıştı, bu mistik büyük av konseptine de bir türlü varamıyordu. Bu sezon ile en azından fanilerin taht kavgalarının o büyücülerin tahtı da yıkıldığına göre sonlanmaya yaklaştığını varsayabiliriz. Witcherların kalesi de önceki sezonda çökmüştü zaten. Ha gayret, 

Travelers da değişik bir hal aldı. Görüp göreceğiniz herkes kolayca ruh değiştiriyor. Şehirde çatışmalar baş gösteriyor orduya emirler gidiyor nükleer silahlar yetkisiz kişilere teslim ediliyor ölümcül virüsler yayılıyor ama iki günde çaresi bulunuyor. Kimsecikler şüphelenmiyor. Sonra direktör'den kaçan kel kafalı bir kötü adamın oyununa geliyor ekip ve sonda da kimlikleri ifşa oluyor. Yeni sezona başlamak için enerjimiz kalmış yine de evet.

Animelerden Cyberpunk aynı isimli bilgisayar oyunundan esinlenen bir hikayeye sahip. Witcher serisinin arkasındaki ekip hatta. Kaybedecek bir şeyi kalmayan genç bir adamın çetesiyle ortalığı kasıp kavurması şeklinde özetlenebilir. Background ise insanların uzuvlarını ve organlarını mekanikleştirip çoğaltabilecekleri bir gelecek. Çetemiz de şehri yöneten iki megaşirketin mücadelesinin gölgesinde ekmek parasını kazanıyor. Tabi rol model çete reisi var çocuğun aşık olduğu kız var sanal dünya var ihanet var bol bol ve absürt seviyede brütal şiddet var. Genel olarak beğenilmekle beraber ben çizim olarak da uçan patlayan canlanan yırtınan karakterleri ve çevre düzenlemesi ile fazla parlak ve abartı buldum. 


Rael, 70'lerde kendi dinini kuran bir adam ve tarikatı hakkında mini belgesel. Karşıtlarıyla olduğu kadar mürtileri ile de görüşmeler yapıyor ve hakeza aslen Frnasız olan Rael ile de. Aslında uzaylıların insanları kendi suretlerinde yarattığı tezi artık çok orijinal değil. Bilimsel olarak kolay kolay en azından ihtimal olarak reddedemeyeceğiniz bir görüş. Bunun üzerine aslen tanrısız bir din icat etmek ise apayrı bir şey. Komün hayatı yaşayan müritlerini ailesiz, sadakatsiz, ahlaksız, tam özgür bir yaşamı sevketmesi ne kadar dinler konusuna merak salıp okusanız bile buradaki gibi görselliğine ve tanıklıklara mafruz kalmadıkça havada kalabiliyor. Uzaylıların gelince karşılanacağı elçilik binasının inşaatını gerçekleşmeyecek bir şekilde hep canlı tutmak, insan klonlaması gibi kimi çevrelerde umuda dönüşebilecek bir konuyu dinsel doktrine dönüştürüp istismar etmek gibi olguları da izleyince anlamlandırabiliyorsunuz. Davalardan kaçarak en son yerleştiği Japonya'nın kültürünü de kendi öğretisiyle bağdaştırmakta olduğu gibi. Bu tarz belgesellerin devamının gelmesi dileğiyle diyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder