29 Ağustos 2024 Perşembe

Richard G. Hovannisian (ed) - Tarihi Kentler ve Ermeniler: Bitlis ve Muş

 

Ermeni tarihinde hanedanlık ve dini merkez olarak Bitlis ve Muş'un, kendi dilleri ile Pageş ve Daron'un önemini merkez almakta eser. Bu konu etrafında farklı yazarların kaleminden çıkma makaleler derlenmiş durumda. Elbette sadece tarih değil zamanın doğallığında din eksenli gelişen sanat ve kültür ile modern çağda yazar Saroyan'ın mistifiye ettiği Bitlis temasıyla edebiyata kadar çeşitlilik göstermekte yazıar. Sonuçta coğrafyamızın öncülü, hem farklı hem ilişkili bir kültürü tanımak için araç vazifesini görmeye yarıyor bu tür okumalar. Benim aklımda ise Konya ziyareti ardından bu tür tarihi kentlerdeki zayıf yani kerpiçten mimari yapı ortaklığı kalıyor. Anıt niteliğindeki bir kaç bilemedin üç beş yapı dışında yaşama , yaşayanlara dair bir kaç yüz yıl içinde zamanın tortularından başka geriye pek de bir şey kalmıyor.  

28 Ağustos 2024 Çarşamba

Songhoy Blues - Optimisme (2020)

 

Songhoy milletinden olan Songhoy Blues grubu Tuareg kardeşleriyle aynı ülkeyi paylaşsa da yerel müziklerinde farklı bir yerde durduklarını hissettiriyorlar. Tabi bir de yeni nesil olmalarının katkılarıyla daha enerjik ve gürültülü bir müzik yapmaları da etkili. Bu haliyle bizim doksanlar Anadolu rock türünü andırmıyor da değil. Zira cayır cayır hard rock gitar ve yüksek sesli vokaller hiç de geri kalmıyor. Dolayısıyla Tishoumaren türü yani biz Tuareg blues da diyorduk bunun yanında daha sofistike ve ince kalıyor. Ayrıca bu kayıt ta uluslararası prodüktörlerin ellerini değdirmesiyle belirgin hatta fazla belirgin bir kalitede. Bu iddialı duruş özellikle ingilizce şarkılarda kulakta sakil bir iz bırakıyor. Bestelerin çeşitliliği, soloların güzelliği, nakaratların dile yapışması da hiç eksik değil. İyi yanlarıyla kötü yanlarıyla böyle bir kayıt. Hala radar sınırları içinde kalmayı hak eden bir grup.

7,0+/10

25 Ağustos 2024 Pazar

Italio Calvino - Jaguar – Güneş Altında

Hanımı AVM'de penguen kitapçısında beklerken bir oturuşta bitirdiğim öykü kitabı ünlü yazarın son günlerinde tamamlayamadığı projenin bir parçası. Öncelikle Penguen ve İthaki grubuna bu hizmeti verdiği için teşekkür ederim. Projeye dönersek yazar 5 duyuyu konu alan bir öykü konseptini hedeflemiş ama ömrü anca koku, işitme ve tat almaya dair hikayeleri bitirmeye yetmiş. İlk öyküde farklı dönemlerdeki erkek karakterlerin kokularını alıp idealleştirdikleri kadınları aramalarını, ikincisinde yazarla partnerinin bir ucu insan kurbanı ritüeline kadar uzanan Meksika'da yerli yeme kültürü takiplerini ve son olarak gasp ettiği krallığın taht odasında tahtına yapışık yaşayan bir kralın şehre, sarayına, zindanlara kulak kesilmesi ve yaşadığı paranoyanın ardından gerçeklik duyusunu yitirmesini anlatmakta. Yazarın anlatmak istediklerini çok büyük bir rahatlıkla ifade edebilmesi ne kadar büyük bir usta olduğunu gösteriyor. Okuması da bir o kadar keyifli oluyor.

23 Ağustos 2024 Cuma

Makaya McCraven - In These Times (2022)

 

Modern cazın nu ve füzyon versiyonundan bir eser. Nihayetinde baktığınızda zararsız moda uygun bir çalışma, güzel pozitif duyguları öne çıkaran. Lakin emsallerinden çok da farkı var. Rengarenk bir albüm bu. Morlar, pembeler, maviler havada uçuşuyor. Ve ait olduğu alt türe kıyasla çok daha hareketli ve de ritmik. Ayrıca progresif rock'ta olduğu gibi tempo ve ton değişiklikleri arka arkaya sıralanabiliyor. Enstrümental değişkenlik de hakeza öyle. İşin aslı türler arasında geçişkenliği yüksek ve funk esintilerini taşıyan modern caz örnekleri oldukça hoşuma gidiyor. Bu kayıt özelinde ise biraz daha keskin hatlar sergilemesini ve akılda kalıcılığın artırılmasını isterdim ki hiç yok da değil, aslında iki.

7,50/10


22 Ağustos 2024 Perşembe

Sodom - Agent Orange (1989)


Vietnam savaşı temalı bu Sodom albümü grubun en güçlü eseri olarak biliniyor. Bir kere black ve death metal etkisinden sıyrılıp biraz standart sınırlar içinde olsa da ful thrash ruhunu benimsemiş durumda. Bu yönüyle geçmiş diskografisinden dramatik bir kopuş yaşamadan belirgin bir farklılığı sergileyebilmekte. Açıkçası bu albümü dinledikten sonra bir aksilik olmazsa, ki olacak biliyorum, konserlerine gitmeye karar verdim. Türün standart sınırları içinde diyerek yaratıcılık eksikliğini ima ettik ama eski Sodom'un hızlı agresif ataklarından bir şey kaybetmemiş olması güzel bir özelliği albümün. Yine çok detaylı, derin ve teknik bir işçilik beklememek lazım. Pat pat adrese teslim şarkılar diyeyim, siz anlayın. Tabi ufak ufak denemeler içermiyor değil. İki üç yerde kısa da olsa gitar sololar, hafiften tempo değişiklikleri, akustik gitar duydum sanki, bir pampunk şarkı gibi küçük süprizler ihtiva etmektedir.

8,0-/10

20 Ağustos 2024 Salı

Ari Barokas - Bu Toprak Senin (2022)

 

Önceki kayda kıyasla bir adım geriye  atılmış gibi geliyor. "Ben böyle söylerim, beğenen dinler tavrı" vokal yorumunda belki de potansiyeli harcamakta. Buna zaten öz grubu Duman'dan da aşinayız. Ama bunun da eğlenceli bir yanı da var. Çünkü köy seyirliği, Türk usulü kabareyi hissetmemek mümkün değil. Evet, türkülerin ve diğer yeniden yorumların dengesinde bu albüm için yaptığım benzetmeler biraz zorlayıcı. İsteyen okur bir fikre varır, isteyen de okumaz geçer. Bu tavır da benim tavrım. Hayt. Neyse şehir ozanı bir kayıt demek çok kolay değil. Orkestra ve tatlı inceliklikleri böyle bir tanımı da zorlamakta. Güzel ve de hoş.

7,0-/10

15 Ağustos 2024 Perşembe

Tyler, the Creator - Call Me If You Get Lost (2021)

 

Grammy ödülü alan ve çok bir satan hip hop albümüdür. Farklı türler arasında geçişkenliği sebebiyle övgüler alır. Bu türler arasında bir death metal bir barok müziği sayamayız elbette. Soul/r+b  ve caz ve hatta tropikana gibi hip ve de hop ile uyumlu akımlar mevzu bahis. Ben bu ek sentezlerden füzyonlardan çok da etkilenmedim. Zaten hip hop baskınlığını da kaybetmiyor albüm. Hani biraz da apaçilik var serde , hardkor şarkılar bana daha hoş geliyor. Lumberjack, Manifesto, Juggernaut gibi. Dinlediğim önceki albüme göre geriye dönük bir adım olduğu kesin çünkü herkes öyle diyor ve onlarla nadiren de olsa hem fik irim.

6,75+/10

13 Ağustos 2024 Salı

Dostoyevski - Suç ve Ceza

 

Dostoyevski ile yıldızımız bir türlü barışmıyor. Gençken daha başlarında okumayı bıraktığım kitaba 25 sene sonra geri döndüm. Hani derler ya klasikleri gençken, orta yaştayken bir de ihtiyarlıkta okumak gerek, ee aynı meret bu. Hala zor okunuyor, hala ilgimi çekmiyor. Linç yemeyeceksem, bu romanın en abartılı yani kötü değil ama baş yapıt olduğuna nasıl karar verdiniz canlarım, romanlardan biri, Raskolnikov'un da en abartılmış roman kahramanlardan biri olduğunu söyleyeceğim. Zamanına göre fikri tartışmaları yansıtıyor olabilir. Dünyaya karşı yabancılaşmış kahramanın varoluşçuluğu öncelediği de gerçek olabilir. Uzun uzadıya karakter çözümlemelerin ilginç demeyeyim de enteresanlığı da doğrudur. Yine de bu eseri akademisyenlerin yada edebiyatçıların yada eleştirmenlerin boğazımızdan aşağı iteklemesini garipsemekteyim.

11 Ağustos 2024 Pazar

Placebo - Never Let Me Go (2022)

 

Doksanlar çocuğu olarak doksanların bittiğini bilecek kadar olgun olduğumu düşünüyorum. O günlerdeki büyük gruplar geçmişlerini tekrar yad ettiklerinde aynı etkiyi doğal olaraktan yaratamayacaklardır. Bu son kaydıyla bugünlerde ülkemizde de konser veren yada bir kaç güne verecek olan, o kadar uzağım ki konserlerden, o eski günlerin enerjisini bu kayıtla bizlere geçirmeyi başarıyor. Bu yüzden pek çok dinleyen 2006 Med'ten sonraki en iyi albümü olarak ilan etmiş durumda bile bu albümü. Fakat ben aynı yerde durmuyorum. Kendi tekrar eden ritimler, slogan nakaratlar beni eskisi gibi cezbetmiyor. Yine de rock namına bugünlerde doğru düzgün bir şey olmaması yine umutları bu eski gruplara bağlatıyor. Onlarda eleştiriler doğuracak bir performansla dahi olsa alınlarının akıyla çıkmasını başarabiliyor. Bu manada ben bazı rifflerde sertlik namına yeterince cesur davranmayıp bir kaç parça da kendilerini durdurduklarını görebiliyorum. Ayrıca doksanlardaki kötü bir geleneği de devam ettiriyorlar. O zamanlar albümlerdeki şarkıların pek çoğu vasat olur, kaydı bir kaç iyi parça taşırdı. Burada da bazı istisnai lahzalar olmakla beraber albümün ikinci yarısındaki performans düşüklüğü, albümün 1 saati aşan süresi de dikkate alındığında, oldukça göze batıyor. Modern synth tınılarıyla elektronik müziğin kıyısına dirsek atan bir grup olarak remiksler beklenti yaratsa da yer verdikleri üç remiksin sadece birisi ilgi çekici olabiliyor.

7,0/10

9 Ağustos 2024 Cuma

Arvo Pärt - Tabula rasa (1984)

 

Çağdaş klasik müzik bestecilerinden Arvo Part'ın yine beğenilen , büyük yapıtlarından biri. Benimle tam anlamıyla frekansı tutmayan minimalizm ekolüne ruhani bir iz bırakmasıyla ünlü sanatçı. 4 parçadan oluşan bu kayıt ise ölüm, ağıt, hüzün ve huzur gibi bir eksende yer alıyor. Albümde, albüme adını veren parçanın aksine kulağa çengel atan parça da zaten bir İngiliz besteci Benjamin Britten anısına ağıt adını taşımakta. Gerçekten de dinleyeni etkileyen hırpalayan bir çalışma. Diğer yandan kemanın tınısının bizlere post rock devi GY!BE'yi bile hatırlattığı oluyor. Sonuç olarak bu alt tür içinde tahminen benim keyif alabileceğim en üst nokta diye düşündüm, amma bilmem hayat ne getirir.

8,0-/10

8 Ağustos 2024 Perşembe

Wardruna - Kvitravn - First Flight of the White Raven (2022)


Sevdiğimiz mistik egzotik iskandinav folk grubunun konser kaydı biraz kafa karıştırıyor. Pek leziz ama çok temiz. Seyirci tepkisi alkışı ıslığı felan duysak hiç fena olmazdı. Ben şerbetliyim çünkü her albümlerini dinlemişim. Canlı canlı izlemişim. Zamanında titremişim, ruhum dağları denizleri gezmiş geri dönmüş, kendime gelmişim. İlk dinlediğimdeki etkiyi üzerimde bırakması bu yüzden güç. Yine de en iyi parçaları bir araya gelmişken dinlemek lazım. O kadar albüm dinleyemem diyen de bunu dinlesin bu gruptan.

8,50-/10

4 Ağustos 2024 Pazar

Alain Badiou - Fransız Felsefesinin Macerası : 1960'lardan Günümüze

 Çağdaş politik felsefenin en önde gelen isimlerinden Baidou olumlu yada olumsuz bir esin kaynağı olarak kendisini etkileyen farklı düşünürler ve onların savunduğu veya öne sürdüğü bazı kavramlar üzerine hasbihal ediyor. Tabi bağlamından kopan ve diyalog ve hatta polemik usulüyle ilerleyen yazıları anlamak bu manada anlamlandırmak biraz güç. Dolayısıyla eserin isimlendirmesi umutlandırdığı vaadi yerine getirmekte bir miktar zorlanmakta. Çokça aşina olduğumuz Sartre, Althusser, Lacan,Deleuze, Foucault, Derrida, Ranciere gibi fikir adamların yanısıra coğrafyanın bu tarafında çok da bilinmeyen Cangulheim ve Ricoeur gibi isimler konuk edilmiş. Diğer yandan önsözde ayrıca Fransız Felsefesi tanımının alanında nereye denk düştüğüne dair bir tanıt koyma çabası öne çıkıyor. Altı adet nokta ortaya koyuyor yazar: 

+Kavramın canlı olduğunu, bir yaratım, bir süreç ve bir olay teşkil ettiğini ve bu sebeple varoluştan ayrı olmadığını göstermek.

+Felsefeyi modernliğe kaydetmek, yani diğer bir deyişle, onu akademiden çıkarmak, yaşamda dolaşıma sokmak. 

+Bilgi felsefesi ile eylem felsefesi arasındaki karşıtlığı terk etmek.

+ Felsefeyi doğrudan siyaset sahnesine yerleştirmek.

+Özne sorusunu tekrar ele almak, düşünüm modelini terk etmek, böylelikle bilince ve dolayısıyla psikolojiye indirgenemeyecek bir özne düşüncesi konusunda psikanalizle tartışmak

+ Yeni bir felsefi serimleme tarzı yaratmak, edebiyata rakip çıkmak.

2 Ağustos 2024 Cuma

Drudkh - Autumn Aurora (2004)

 Atmosferik black metal deyince, akla hemen onun adı gelir. Drudkh! Drudkh! Drudkh! Şu yaz sıcağında bile yağmurlu kışlı sesleri kulağa garip gelmeyecek bir şekilde sevdirecek maharette bir kayıt. Grubun daha ikinci albümü olmasından mütevellit olsa gerek bir hırs bir ihtiras bir canlılık bir iddia sinmiş. Zaten diskografisindeki en bi parlak çalışmalar arasında yer alıyor. İlk dinleyişte zayıf kayıt kalitesi ve tekrarlayan ritimlerin sıkıcılığı bir engel olarak karşımıza çıkmakta. Ama bunlar zaten türün genel karakteristiği. Kısa sürede önümüze dikilen bentleri yıkıp geçiyor ve kaydın tadına varıyoruz.

8,0/10