Grubun 2010 tarihli ilk üç albümünü bir araya getiren bir toplama albümüdür. Hepsi aynı tarihi taşısa da işitsel zeminde bir ilerleme süreci sergilemekte bu albümler. Ortak nokta elbette karanlık atmosfer. İlk albüm Forest of Evil adını taşımaktadır, sadece üç parça içermektedir ve yinelenen ritimlere dayanmaktadır. Boşluk hissiyatı uyandıran endüstriyel tınılar dahil edilmiştir.Grubun genel bir özelliği karanlık desek bile depresif olmayan ferah bir alan sunabilmesi ve hatta utanmasak ışıltılar serpiştirmesidir ki bunlara ilk albümde bile tanık olunur. Diğer albümlerden farkı ise konsept anlayışına yakın durmasıdır. Bir hikaye yoksa da organik, mistik ve canlı bir hikaye hayal edilebilir. İkinci albüme ise Liberation Through Hearing denir, makul süreli dokuz parçadan teşkildir. Hayaletli bol yinelemeli ilk parçanın ardından fabrika ortamına gireriz. Fabrika monotonluğunu değiştirmeye çalışan olumlu izlekler kalıcı olmaz. Tam tersine atmosfer fısıltılı sayıklamalarla tekinsiz bir hale bürünür. Bilimkurgu ölçeğinde bir dehşet kapımızdadır. Albümün ortasında tribal oryantal bir parça ile sakinleşme imkanı buluruz. 11 dakikalık takip eden parça ile birlikte aslında Bladerunner misali bir senaryoyu takip ettiğimizi anlamış bulunmaktayız. Bonus iki adet Süleyman'ın Kütüphanesi isimli kapanış parçaları isimleri dışında hiç bir ortaklık taşımayarak aslında bu albümün değişken karakterini ima eden örnekler olarak öne çıkmaktadır. Son albüm Voices of Dust'ı daha önce dinlemiştim. Bir kere grup ilen tanışmama vesile olan Haşhaşi şarkısı burada. Bugünden baktığımda tribal sesler daha öne çıkarılarak bir remiks yapılsa tadından yenmezmiştir. Desert Ascetics, Viento de Levante gibi perküsyon öncülüğündeki oryantal tınıların ağırlığı hissedilir olsa da önceki albümlerdeki sinematek hikaye anlayışından uzaklaşılmıştır. İkinci albümün ilgi çekici farklılıkları yakalanamamıştır. Güçlü parçalar genelin düşüklüğünü telafi edememektedir. Hülasa iki iyidir.
7,25/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder