Geçen sene üçüncü kitabı ile şiir dünyasında yerini sağlamlaştıran Gonca Özmen ikinci eseri Belki
Sessiz'de taşra sıkıntısını - Nuri Bilge Ceylan- farklı bir boyutuyla da olsa tekrarlıyor buluyoruz. Disiplinli işçiciliği şiirlerini bir kaç defa okumaya sebep verse de dizeye yoğunlaşma şiir boyunca anlam boşluğu yaratabiliyor. Buna rağmen şiirlerini okumak zor değil. Yinelemeler ve zihne zorlanmadan yansıyan pastoral imgeler okuyucunun işini kolaylaştırıyor. Nesnelerin duyuda izlenimi başarıyla gerçekleşiyor. Yine de okuyucu temayı bütünleştirme çabasıyla güzel anlatım ve tamlamalar için geriye sık sık dönecektir. Ses sevgili olmuş bozkıra aşk düşmüş, diyelim.
bilirim lekesi kalır ağlamanın
***
Seninle her şey susar sanırdım
Perdelere anlatır sırrını zaman
Gövdemde bir patika uzar durur
Ben o bitmeyen sözlerdim
Bekleyen ahşap
Gök alçalır diye bilirdim seninle
Bir sincap zıplar kollarında
Alıp bir lekeye götürür beni
Öyle bilirdim
Sen o yorulmaz sulardın
Diri seslerdin
Ben işte durmadan sana dolardım
***
Gürültüsünü duyamaz olmuş toprak
Bir ağaç gölgesine uzanıvermiş bir ev
***
Şuramda dudaklarınızı bıraktıydınız
Uzaklığınızı şuramda
Onca su zambağı
Onca taşlık yol
Onca siyah kuğu arasında
Bildim bir yokluktu yeryüzü
Onca çam ormanı
Onca yenik patika
Onca sahipsiz yeşil arasında
Gördüm ötesi var akşamın
Gövdenin gizil bir sesi
Şuramda bir ölünün yükü
Kirli bir çiçek bıraktıydınız
Tenimdeki çocuğun kederi için
Allahın taş damında sevişirdik
Islaktınız ve elleriniz vardı barbar
***
Kilitli durur yirmiş yaşım
Kuyulara bağırırım adını
***
Gökyüzü devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Sen dağınıklık diyorsun
Ben dalgınlık diyorum ona
Sen nehirleri seviyorsun delice
Ben bir derenin yıkıklığını
Sen başıboşluğunu insanın
Öteki berikiyi ben
Kapı ardına bırakılanı
Sen denize giriyorsun
Ben kıskanıyorum tüm suları
Tüm suları topluyorum ayaklarının dibinde
Ayaklarının dibinde sonsuzu arıyorum
Uzak devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Kim kimin ardından su döküyor şimdi
Ben suyun yarasına bakıyorum