Serinin ikinci cildinde Locke ve kankası Jean bir kaç yıl sürecek bir vurgun projesini hayata geçirmek için Tal Verrar kentine yerleşirler. Fakat beklenmedik olaylar ile kader ağlarını örecektir. Bu klişe cümleyi yazarken başvurduğum ironiye yazar tarafından da kitabın ismini belirlerken de başvurduğu kanısındayım. İlk ciltte negatif eleştiri namına yazdığım eleştiriler burada da devam ediyor. Yan karakterler özellikle, yeterince canlı ve gerçek bir kanı uyandırmıyor. Bazen sıkıcı konularda fazla detaya da giriliyor. Locke'un kendine acıdığı bölümler de biraz uzamış sanki. Ha, sorarsan keyifli okudun mu diye, bir kaç gün yemedim içmedim romanı bitirdim diyeyim, anlayın. Sonrası ezberbozan mıdır spoiler mıdır nedir, ondan anacım.
Kısaca geçeceğim. İki kafadar bu şehirde para kazanıp o şehrin en ünlü kumarhanesini ki sahibi şehrin yöneticileri üzerinde bile gizli bir kontrole sahip ki adı Requin, soymayı planlarlar. Sanki kimsenin açamayacağı efsanevi kasasına dadanmışlar imajı verirler. Tal Verrar her ne kadar zengin tüccarlar komitesi gibi bir grup tarafından yönetiliyor olsa da askeri güç olarak Arhon Stragos'un gücü hissedilir durumdadır. Bir gün arkadaşlarımızı Arhon'un korkulan özel kuvvetleri Gözler kaçırır. Farkına varmadan Arhon tarafından zehirlenir ve panzehre karşılık Arhon'un kenti ve belki de yeni bir imparatorluğu düşlediği planlarında ortak olmaya zorlanırlar. Bi on sene önce felan şehrin önüne kadar gelen korsan filosunu yok ettiğinde Arhon'luk kurumu daha da güçlenmiştir. Tekrar korsanları manipüle edip göstermelik de olsa şehre bağlı tüccarlara saldırtma görevini hiç de istemeyerek üstlenirler. Diğer yandan ilk kitapta canlarını yaktıkları büyücüler de onları takip ettiklerini göze çomak sokar gibi belli eder. Locke kardeşimiz Requin'e olanları çarpık çurpuk anlatarak onun adına da çalışmaya başlar. Denizcilik namına pek de bir şey bilmeyen iki kafadar kendilerine verilen gemiyle yola çıktıklarında madara olurlar ve korsan Zamira'ya esir düşerler. Onu ve korsanlar yüksek meclisini ayartıp en azından göstermelik baskınlara başlarlar. Jean kardeşimiz kaptanın yardımcısına gönlünü kaptırır. Bu saldırıların tüm korsanları tehdit ettiğini ileri süren başka bir korsan devasa gemisiyle Zamira'nın gemisine saldırır. Bu çarpışmada yengemiz ölür maalesef. İkilimiz de sonrasında bir Requin'in yanında bir Arkhon'un yanında alavere dalavere derken, Requin'in değerli tablolarıyla heybelerini doldurmuş olarak ve de diğer yandan Arhon'u da tutsak etmiş olarak gemiye geri döner. Tabi Arhonluk kurumunu yerle bir eden şehrin tüccar yöneticilerini de ikna ederek ki kitap boyunca büyücülerin kışkırtmasıyla ikilimizin peşine durmaksızın suikastçı gönderdiklerini unutmayalım. Sonuçta tabloların sahte çıkmasıyla sadece rezil olmasıyla kalan Requin, tüccar meclisi ile birlikte şehirde yeni bir iktidarın kurucu nüvesi olurken arkadaşlarımız bir başlarına kalan paralarıyla yat yolculuğuna çıkar. Locke, ellerindeki zehrin etkilerini ilelebet geçiren tek kullanımlık son kalmış panzehiri arkadaşına dalavereyle içirir. Acaba Locke ölecek mi? Büyücülerle nihai hesaplaşma ne zaman olacak? Tal Verrar meclisi kankaların peşine düşecek mi? Diğer cildi bekleyeceğiz. A, o da elimde, demek ki sadece okuması kaldı bana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder