5 Mayıs 2018 Cumartesi

Hugh Howey - Wool 2: Vardiya

İlk Silo'yu okumayanlar için bu kitabı okumak çok mana ifade etmeyecektir. Öncelikli bunu söyleyeyim. Hatırlarsak, eğer insanlar yer altına inşa edilmiş bir siloda, sınıfsal farklarla örülü, disiplin ve kurallara bağlı bir toplumda nükleer bir savaş sonrasında sadece kendilerinin hayatta kaldığına inanarak yaşıyorlardı. Bu ciltte tüm siloları gözeten, hayatta kalıp kalmayacaklarına dahi karar veren 1 nolu silo'ya ve siloların inşa edildiği dünyanın son günlerine dönüyoruz. Eveleyip gevelemeden tak diyerekten söylemek zorundayım: bu kitabı beğenemedim, okuyup bitirmek günlerimi aldı. Her ne kadar yukarıda bir cümleye sığdırdığım konu kulağa ilgi çekici gelse de okuyucuyu şaşırtmaktan uzak bir çalışma olmuş. Donald ve Troy'un benzerliği daha ilk başlarda farkına varılıyor. Romanın sonda ilk kitapla örtüşeceği de aşikar. Eski bilim kurgu romanlarında sıkça bahsettiğim bir ana soru olur. İnsan nedir, insanı ne insan yapar gibi günümüzde kulağa klişe gelse de bir ve ya bir kaç soru ve tema  etrafında kurgunun ilerlediğini görürüz. Buradaki ne? Terbiyemi bozmadan söylersem "politikacılar pisliktir" ? Eeee? Bence tempo ve olayların sıralanışı da sıkıcıydı. Halbuki yazarın kalemi o kadar zayıf değil. Solo'nu öyküsünde bunu görebilmekteyiz. Belki de artık hiç bir şeyin şaşırtmadığı çeşitliliklere tanık olduğumuz bir çağda yaşıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder