12 Mart 2011 Cumartesi

Lindsey Davis - Tunç Gölgeler


Didius Falco'nun maceralarını okumaya devam ediyoruz. Antik Roma'da bilgi toplayıcı(dedektif-gizli ajan karışımı bir meslek) olarak imparator adına çalışan Falco, önceki kitapta takip ettiğimiz komplonun izlerini silme ve gizemlerini açığa çıkarma gibi zor bir görevle uğraşırken diğer yandan senatör kızı Helena ile de gönül ilişkisini rayına ya da o dönemin deyişiyle patikaya oturtmaya çalışır. Konu kısaca bu. Ancak karakterlerin zenginliği ve çeşitliliği öyle bir halde ki hikaye geri planda kalıyor. Zaten kitabın yarısından sonra artık pek de umursamıyorsunuz. Esprileri ve hayata karşı takındığı alaycı tavrıyla tam da beğendiğim mizah anlayışını temsil eden Falco^nun akrabalarını, dostunu düşmanını okumak ayrı bir zevk haline bürünüyor. Hiç sıkılmadan kahramanımızın hayatını ezberliyor karakterini çözümlüyoruz. Puan versem 5 üzerinden 4 edecek romanın bu farkı oluşturan sebeplerine gelince: Dediğim gibi hikaye sonlara doğru saçmalaşıyor, kitabın ilk kısmında güçlü olan mizah sonrasında zayıflıyor. Her ne kadar dayak yese de fakir fukara da olsa kısacası anti-kahraman özelliklerine taşısa da Falco, sonunda gidişat açısından genelde hep düzlüğe çıkıyor, önce problem yarat sonra çöz yaklaşımı arkadan arkadan determinizmin ipuçlarını gösteriyor. Yaralanan akadaşı iyileşiyor, aslında ölmesini istemediği asi senatörün kaza sonucu öldürülmesi aslında işine yarıyor. Tabi bir de dönemine göre sıradışı kaçtığına inandığım kendine has ahlakçılığı ve inceden inceden pek çok emare yazarın feminen bakış açısının romana yansımalarını okulturuyor. Ne dersem boş, üç tlye alıp zevkle okuduğum bir kitabı kötüleyemem sonuçta. Yayınevinden Falco'nun diğer maceralarını a tez zamanda dilimize çevirmeleri bekliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder