25 Mayıs 2025 Pazar

Kemal Tahir - Sağırdere

 Kemal Tahir'in acımasız ve sansürsüz gerçekçiliğini severim, bu toprakların çirkin yüzünü göstermekten de imtina etmez. Bu ilk romanında da bunun izlerini sürebiliyoruz. Sinema terimleri ile hayattan bir kesit tarzında, hikaye örüntüsü bir sonuca bağlanmıyor çünkü, bir yetişkinliğe geçiş metni. Edebi olarak da tam anlamıyla bir köylü romanı. Romanın ilk yarısı Çankırı kırsalında yarenlik gibi geleneklerin devam ettiği bir köyde 15 yaşlarındaki Vahit ve Mustafa adındaki gençlerin etrafında şekilleniyor. Tüm gençler gibi horozlanıyorlar, kızlara hava atma derdindeler ve sevip karşılık göremedikleri kızlar var. Topal dedikleri köyün hırsızı, esrarcısı olumsuz bir figür ile arkadaşlık ederken, köyün tek okumuşu ve aydınlanmanın simgesi Mustafa'nın abisinin de gölgesini üzerlerinde hissediyorlar. Yazarın ustalığı burada ortaya çıkıyor. İyi-kötü yargısını bize dikte ettirmiyor, rol modellerde de metinde zorla kendini kabul ettirme derdinde değil. Ancak diyaloglarda geçen konuşmalar, sadece dilbilimsel değil cehaletin mantığı bağlamında da, arkaik bir dönemden kalmış gibi okuyucunun önüne zorluk seriyor. Bu iki karakterin sevdikleri kuma olarak başkalarına verildiğinde Ankara'ya gurbete çalışmaya gitmekten başka geçer bir yol yok. Böylelikle romanın diğer yarısı başlıyor. Okur yazar dahi olmayan Mustafa, dini kullanan veya arkadan kuyusunu kazmaya çalışan hemşerilerinin oyunlarına karşı ustabaşından aldığı destekle üreterek emeğiyle taş ustası olur ve işlerin azaldığı kış sezonunda elleri eşya hediye ile dolu köyüne geri döner.  Roman özellikle ilk yarısında bize uzak bir dünyanın gerksiz ayrıntıları ile başarılı bir izlenim bırakmıyor gibi görünüyor ilk başlarda. Ama en ufak bir karakterin dahi ustalıkla işlenmesi, Anadolu'yu kasıp kavuran cehaletin boyutları, incelikle işlenip kabalığa düşmeyen mesajı gibi sebepler okumayı akılda kalıcı bir deneyime dönüştürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder