29 Ocak 2024 Pazartesi

Davut Kurun - Sınırlara Sığmayan Sınırsız Anlar / Cemil Gündoğan - Kawa Davası Savunması ve Kürtlerde Siyasi Savunma Geleneği

 

Kürt sol hareketinin radikal kanadında yer alan Kawa grubunun önde gelen isimlerinden Davut Kurun bu anı kitabında memleketi Dersim'e yönelik toplumsal gözlemleri ve hikayeleri Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya gibi lider kadroyla hemhal olduğu siyasi aktiviteye bağlıyor. Bir yandan da her zaman Dr. Şıvan'a sempatisini kaybetmediği anlaşılıyor. Kawa bölünmesinde muhalif kanatta yer alan yazar, politik hayatına Avrupa'da devam ediyor ve PYSK'de somutlanan ve dağılan birleşme sürecinde aktif rol alıyor. Yazım tarzı biraz dağınık ve argo kullanımı feodal kafa karışıklığını sergilemekte. Sektolojik açıdan bir seviyeye kadar doyurucu.

Aynı hareketin merkez kanadı yöneticilerinden Cemil Gündoğan'ın eseri ise akademik konu ve üslubu ile üstteki tarzın diğer kutbunda yer alıyor. Sık sık ünlü sosyolog Bourdieu'nun terimlerine başvurarak eleştirel bir okuma yapıyor. Kürt isyancıların romantize edilerek efsaneleştirilmesine, modern Kürt mitlerindeki uydurmalara değinmekten kaçınılmıyor.  Kawa hareketini besleyen kökler ve hareketin sönümlenmesi bir bölüm, yazarın kaleme aldığı hareketin savunmasının yazıldığı cezaevi koşulları ayrı bir bölümde yer alıyor. Kitabı asıl bölen hat ise ideolojik ve siyasi savunma geleneği kapsamında Osmanlı'dan günümüze Kürtçü hareketlerin mahkemelerdeki tavır ve savunmaları üzerine şekilleniyor. En sonda ise Kawa'nın politik görüşlerini ve saptamalarını içeren savunması tam tekmil yayınlanmakta



26 Ocak 2024 Cuma

On Thorns I Lay - Angeldust (2001)

 

Doom ve gotik metal grupları hep bir arayış içinde olmuş, kısa süre içinde başta elektronik müzik olmak üzere çeşitli denemelere girişmişlerdir. En azından soundu hafifletmişlerdir biraz. Yıllar sonra ise sert metalik köklere geri dönüş trendini takip ederler. Yunan grubun bir önceki albümleri Future Narcotic'i es geçerek 5. uzunçaları melektozuna kulak verdim. Grubun emsalleri gibi değişimin parçası olduğunu duyuyoruz. O etkileyici tarzı terketmişler, kadın vokal varla yok arası. Erkek vokal ise brütallikten uzak, gotik rock etkisi belirgin. Bence bir sorun yok ama albüm eski dinleyicilerin tepkisiyle karşılaşmış görünüyor. Biraz haksızlık ediliyor zira kemanlı bir kaç parça, yoğun bir kaç parça her ne kadar vasat vokal ile sakatlansa da gönül çelebiliyor halen ve hala. Deep Thoughts! Angeldust! Albüm kapağı endüstriyel tınılara gönderme içerse de sound hiç öyle değil, daha güvenilir limanlarda. Tamam kabul aslında vasatın biraz üstünde amma benim bu tarz işlere zaafım var doğuştan pesimist biri olaraktan.

7,0/10

24 Ocak 2024 Çarşamba

Cerrone - Love in C minor (1976)

 

Ergenler gibi seksky fısıldamalar, ahlar ve ohlar ki black metalciler de bi ara böyle şeylere bulaşmıştı, ile müziğin harmanlanmasını itici bulurum. Cerrone'nin kendini bir idol gibi resmetmesi de bu albüm kapağında cabası. Komedi dans club gibim bir şey. Ama kıta diskosunun önde gelen bir ismi olduğu gerçeği değişmiyor. Disko deyince hafif ve gayri ciddi bir imaj belirse de zihinlerde, besteleri özellikle ilk besteyi takip ettiğinizde güzel ve sağlam bir hattın kurulduğunu duyuyoruz. 70'lerin sesi ne ola ki sorusuna cevaben keyifli bir beyan. Ama ben genelin aksine takip eden nispeten daha düz kıvamdaki iki şarkıyı beğendim. Yani kısacık bir kayıt, yarım saat ya var ya yok. 

7,25+/10

22 Ocak 2024 Pazartesi

BADBADNOTGOOD - Talk Memory (2021)

 

Grubun çok müptezeli değilim, değilim ama her kaydıyla da bir merak uyandırmıyor değil. Bu albümde vokal desteği almayı bırakmışlar. Ne tür bir caz yaptıkları da muallak. Füzyon diyorlar ama çok çok sofistike, kolay dinlenir ve bir o kadar teknik, duyguları okşayan, neredeyse ruhani bir yanı da bulunan , orkestraca da desteklenmiş, biraz caz atalarını andıran melodiler sergileyen bir albüm olmuş. İlk başlarda sıkıldım ve zor içine girdim. Ama dinlerken bir enstrümana odaklanınca burada sergilenen zor zanaaatı bir nebze de olsa anlayabildim. O zamanlar taşlar yerine oturmaya başladı. Yine de favori kötükötüiyideğil albümüm olmayacak.

7,25/10

19 Ocak 2024 Cuma

Primordial - Imrama (1995)

 

Borknagar'ın erken dönem toprak kokulu black metalinden tek farkı viking tonu yerine ülkeleri İrlanda kökeninden beslenen Kelt kültürü ile farklılıktan boşalan yeri doldurmuş olmaları. Bu ilk albümlerinde grup bekledikleri ilgiyi görememiş. Tanrım, onları affet. Çünkü onlar bilmiyorlar. Yeni bir versiyonu dinlememden olsa gerek prodüksiyon çok rahatsız etmedi. Ama ilk baskıların ne kadar zorlayıcı olduğunu iz kalıntılarından bile anlayabiliyorum. Folk bölümler sert müzik ile pek güzel bir uyum içinde. Temiz efendi vokal de bu dengenin bir parçası. Sonuç olarak çok şık, sıkı bir albüm. Ben şahsen etkilendim, bir değişik oldum, içim ürperdi. 

8,0/10

16 Ocak 2024 Salı

Haken - Vector (2018)

 

Modern progresif metal gruplarından biri olan Haken'in bu beşinci albümünün grubu tanımak için iyi bir seçim olmadığı söyleniyor. Zira djent olarak geçen  alt tür etkisi zirve yapmış derler. Yeni janra adlandırmalarından da bizzatihi bu yeni icat türlerden de artık kopmuş durumdayım. Bana hafiften elektronik ısırıklı Muse gibi tizleri yüksek, keskin çalınan bir tarzı hatırlattı. Coheed and Cambria da geldi aklıma her nedense. Ve biliyorum ki djent aslında çok da ısınamadığım death ve metalcore gibi grupların teknik macera arayışlarının bir parçasından başlamış. Tempo değişiklikleri gibi türün imzası özellikleri ile birlikte temiz ve modern sound ve duyusal atmosfer grubun sıfatları. İlk dinlemelerde çalışmayı sevmeniz pek bir güç. Dinledikçe açılıyor, çok da çaba istemiyor ki bu açılım saçılım biraz da kendiliğinden gerçekleşiyor. A Cell Divides çok şokola bir parça. Enstrümantal versiyonlardan oluşan bonus sidiğiyi dinlemenin kazanımını bilemeyeceğim, vardır illaki.

7,25/10

14 Ocak 2024 Pazar

V.A. - Tribute to Aerosmith: Not the Same Old Song and Dance (1999)

 

Dream On ve Walk This Way gibi sağır sultanın bile duyduğu hitler dışında da kalbur üstü rock şarkılara imza atan Aerosmith özellikle şarkı yarışmalarına jürilik koltuğuna da oturmuş vokali cemşük ağızlı Steven Tyler ile tanınıyor. Ama ilginçtir bizim ülkemizde takipçileri, hayranları ayrı bir grup oluşturmaktan oldukça uzakta. Belki kendi ülkesinde de öyledirler bilemem. Demek ki her zaman o yzadıkları hitlerin ayarını tuturamıyorlar. Bunu bu saygı albümünde de anlayabiliyoruz. Bu albüm de gruplardan ziyade müzisyenlerin  proje bazında biraraya geldikleri bir çalışma olmuş. Böyle ivantları Malmsteen zaten kaçırmıyor ama Dream On yorumunda Dio'yu duyabilmek dinleyeni şanslı kılıyor. Diğer müzisyenler de Dokken, Great White, Ratt, LA Guns gibi hard rock gruplarından temsilen katılmışlar. Dinlemesi keyifli emme çok da bir şey katmayan, şöyle bir geçer zaman ki.

6,75-/10

11 Ocak 2024 Perşembe

Kronik - Kavga (2004)

 

Söylenmişi söylemenin pek de yararı yok da bir de ben dillendireyim. 2000'li yıllara yakışmayacak kayıt kalitesi bir kere dinleyeni afallatıyor. Ne ful bestelerin Türkçe olmasına ne de thrash metal'den azcık punk crossever etkili heavy metal/hard rock yönüne tür değişimine takılıyorum. Böyle şeyler olabilir, hatta kendi dilimizde sert müzik dinlemenin de ayrı bir keyfi var. Bu yönde eleştiriler haklı değil zannımca. Üstelik Eski Günler, Gece , Kaybettin gibi nostalji güzeli şarkılar da es geçilmemeli. Sorun diğer şarkıların henüz pişmemiş, natamam olduğu gerçeği. Ayrıca başkaların sevdiği eğlenceli Ayak şarkısını ben hiç tutmadım. Bir de böyle iddialı bir albüm kapağı yapacaksan, sağlam politik tavrı güçlü şarkılarla somutlaştıracaksın. Uzun lafın kısası eleştirildiği kadar kötü olmayan bir çalışma. Zar zor maceralı bir kayıt süreci olmuş, böyle olması gerekiyormuş demek ki. 

6,75-/10

10 Ocak 2024 Çarşamba

Loreena McKennitt - The Visit (1991)

 

Bir zamanlar Lorrena McKennitt çok seviliyordu ülkemizde. Hatta İstanbul'dan Atina'ya ismiyle canlı bir kayıt bile çıkarmış. Şu an gençler bilir mi bilmem ama dünya folklörü etkili new age türü ortalığı kasıp kavururdu işte o günlerde. Bu albümde de yer alan Tango to Evora şarkısını duyunca büyük ihtimal hatırar gibi olacaksınız.Loreena  ablamızı meşhur eden ise Kanadalı olmasına rağmen seslendirdiği Kelt ezgileriydi. Önceki albümlerini dinleyip buraya yazmıştım. Ama bu albümle birlikte yaptığı hat trick yani takip eden 2 çalışması asıl tarzını ortaya koyan dönemi temsil etmektedir. Elinize sahlebinizi alın , boza da olur ve soğuk kış gecelerinize bu albümdeki parçalar eşlik etsin.

8,0-/10 

8 Ocak 2024 Pazartesi

BATS - Alter Nature (2019)

 Matematik rock denen şeyi unutmuşum bir süredir. Çılgınca ve süprizlerle dolu dans pisti. Ve biraz da headbang. Azcık ölüm duvarı. Aparkat. semazen. arş. güm.

5 sene önce olsa bir 0,5 daha fazlasını verirdim. Bu albüm çıkmamıştı tabi o zaman ama grubun iki albümü daha var. tavsiye.

7,75/10

6 Ocak 2024 Cumartesi

Peter V. Brett - İblis Döngüsü I: Dövmeli Adam

 Gençlere mi yoksa yetişkinlere mi yönelik fantastik kurgu noktasında kararsız kaldığım bir eser. Sonradan yollarının kesişeceğini anladığınız karakterlerin çocukluk dertleri ve büyüme hikayelerine ağırlık vermesi ve rahat dili ilk seçeneği işaret etse de, kanlı sahneler, vahşet, erken yaşta cinsellikle tanışma ve normalleşme sahneleri, insanların birbirne sergilediği şiddet ve ihnaet vessair de ikinci seçeneği güçlendiriyor. Kolay okunuyor okunmasına da serinin girizgahı olması sebebiyle bu çocukluk hikayelerine ayrılan zaman ile birlikte 700 sayfa da fazla. Eseri çok satanlar listesine girse de türü sarsabilen, ödül kazanabilen bir çalışma olmadığı bilgisiyle okunmaya başlanmalı. Ayrıca inşa ettiği dünya da inandırıcı değil ki kitap boyunca bazı soru işaretlerini giderici açıklamaları karakterlerin ağzıyla seslendirmeyi tercih etmiş yazar. Misal ateş iblisleri ormanları niye yok etmiyor? Orman iblisleri onların ölümcül düşmanları ki evrim diye bir şey var. Dünyayı yakıp kavursalar besinlerinden eksik kalacaklar. İblis demişken bu dünya nasıl bir dünyadır? İnsanlar yıkılan bir uygarlığın kalıntılarında köy ve ufak kentlerde yaşayan az bir nüfusa indirgenmiştir. Dünyanın çekirdeğinden her akşam ve karanlıkta ruh gibi süzülen çeşit çeşit iblislerin, nüvelik deniyor, ama her nasıl oluyorsa ete kemiğe bürünüyorlar, istilasına uğruyorlar. Ateş, kaya, orman, hava, su, çöl  gibi çeşitliliğe sahip bu iblisler her canlıyı ve kimi zaman birbirlerini çılgınca yok ediyor ve tüketiyor. Tek korunma yöntemi evlerin girişine , kasabaların üzerine direklerle vessair çizilen muhafaza sembolleri. Değişik fonksiyonları da olsa en önemli amaç bu muhafazanın ötesine iblislerin geçmesini engellemek ve insanların evlerinde geceleri rahatça geçirmesini sağlamak. Bu çizimler eskiyince , çizgilerin bağlantısını engelleyen bozulmalar vs olunca Allah taksiratınızı affetsin. Kasabalar arasında ulaklar, taşınabilir tahtadan oyma muhafazalarla seyahat eden sinir katsayıları yüksek insanlar haberleşmeyi ve ticareti sağlıyorlar. Çöl diyarındaki insanlar haricinde iblislerle savaşma diye bir kavram yok insanların aklında. Hep savunma hep savunma. 

Arlen ismindeki bir çocuk annesini de kaybettikten sonra insanların bu edilgenliğinden sıkılıyor ve iblislerle başetmenin yolunu bulmak için evinden kaçıyor. Şehirde vasiler bulup ulak olarak yetişiyor, çöl diyarında savaşan ve gittikçe azalan halktan bir şeyler öğrenebilmek için oraya yolculuk ediyor. Çölde yaşadıkları için aynı Arap (fantastik kurgu kabulünü ironik bir şekilde eleştiriyorum, anlamayan çıkabilir) olan bu kavim yabancı düşmanı, savaşçı kast dışındakileri insan yerine koymayan, kadınları da esir gibi tutan, dine kafayı takmış bir kavim. Onların çölde yitmiş antik kentlerinde silahlara, zırhlara işlenecek yeni muhafazalar buluyor ama o kavmin komutanlarından birinin oyununa geliyor, canını zor kurtarıyor. İnsanlığın beklediği mesih rolünü kapacak belli ki bu komutan. Arlen iyice münzevi oluyor ve vücudunu da dövmelerle muhafazalarla kaplıyor. Tanıştığımıza memnun oldum Dövmeli Adam. Diğer bir karakter Leesha. Kızımız köyde sorunlu bir anneyle büyüyor. Erken yaşta evlenip nüfusu çoğaltmak tek amacı bu köyün. Kızın da adını bir ormancı çocuk ile çıkartıyorlar. Çocuk da buna takıntılı. Leesha ise köyün otacı kadınının çırağı olup sağlık alanında kariyer yapmaya karar veriyor. Dövmeli adamın kendi vücudu bir silah iken o da iblislere karşı kullanılabilecek çeşitli yanıcı maddeler üretmesini biliyor. Ve asistan olarak büyük şehrin yolunu tutuyor. O şehirde bir de Rojer diye bir genç var. Genelde Ulakların yanında bir de soytarı olur, gittikleri yere eğlence götürür, hikayeler anlatır, moral elemanları. Bu da ailesini kaybetmiş ve kıdemli bir jonglör tarafından şehire götürülüp orada yetiştirilmiş bir genç. Bir eli sakat ve bir zamanların ünlüsü alkolik jonglörün derdini çekiyor. Kendinden büyük Leesha'nın da hayranı ve kızın köyündeki veba salgınını duyunca oraya yardıma gitme kararı veriyorlar. Oğlanın iblislere karşı elini güçlendiren bir silahı da var. Keşfetmiş ki kemanla ezgi çaldığında iblisler bir duruyor, saldırılarına ara veriyor, gıcırtılarda da çıldırıyorlar. Bu ikili haydutlar tarafından saldırıya uğrayıp ölüme terkedildiklerinde Dövmeli onları kurtarıyor ve köyde de hastalıktan kırılan halkı iblislere karşı gaza getirip örgütlü bir şekilde savaşmasını öğretiyorlar. Böyle.


5 Ocak 2024 Cuma

Emerson String Quartet -Dvorak/Tchaikovsky/Borodin - "American" Quartet / Quartet No. 1 / Quartet No. 2 (1995)

 

Yaylı dörtlülerin yada üçlü yani yaylı oda orkestraların performanslarında eksik kalan şeyi buldum sonunda. Besteler her ne kadar bu ufak gruplar için yazılsa da altı dolduracak bir piyanonun eksikliği hissediliyor. Daha önce yıllar yıllar önce piyanoyu kemana tercih ettiğimi söylemiştim. Dolayısıyla bu kayıtları dinleme serüvenim keyiften ziyade öğrenme amaçlı oluyor ister istemez. Yine de ünlü ve bir pek çok kaydı bulunan Emerson dörtlüsünün bu kaydı benim için bir nebze ufuk açan bir deneyim oldu. Doyurdu beni yani, keyif de alabildim. 

Dvorak Çek asıllı bir besteci olmasına rağmen nedense Amerika'dan hayli esinlenmiş. Yeni Dünya senfonisi haricinde  resmi adı quartet no.12 olan American quartet adlı burada da yer verilen çalışması da varmış. Eser romantizmin sınırlarını zorlayan ve hayli dramatik bir tempoyu takip eden bir çalışma. Belki de isminden şartlanmanın etkisiyle bir ucundan yeni kıtayı hayal ettirmeyi başarıyor. Motifler bölümler içinde sık sık yinelense de bu tekrarlar yaratıcı farklılıklara dayanıyor. Sıkmadan kolay adapte olmamızı sağlıyor. Camiasında iyi addedilen bu çalışmadan sonra Çaykovski'nin 1 nolu quarteti icra olunmakta. Bu bestenin sadece beste içinde değil tüm albümde ayrıksı bir yerde duran 2. bölümü duygusal zarafeti ile ses getirmiş. Linç yemeyeceksem beni pek de etkilemediğini belirtip geçeyim. Diğer bölümler ise oldukça akıcı ve basit melodilere dayanıyor. O yüzden her zamanki gibi dinleyeni kısa sürede sarıp sarmaladığını söyleyebilirim ki Çaykovski için doğaldır. Benzer şekilde Borodin'in ikinci quartetinin de ünlü bölümü daha sakin bir atmosfer sergiliyor. Bestenin lirik ve biraz da sıkıcı diğer bölümlerine (en azından ilk ikisine) nazaran bu üçüncü kısmın öne çıktığı söylenebilir. Çünkü çokca değişik varyasyonlarla tekrar edilse de güçlü bir motife sahip.

7,50--/10

3 Ocak 2024 Çarşamba

Black Country, New Road - For the First Time (2021)

 

Son bir kaç yıldır gümbür gümbür indie mecralarını sallayan bir grup Black Country, New Road. İsmi bile biz indikafayız, hipsteriz diye bağırıyor. RYM sitesinde de çok büyük beğeni toplayınca abartmadır herhalde dedim ki öyle olurdu. Öyle de değil böyleymiş. Art rock, biraz trompet sayesinde, trompet dedimse de alto saksafonmuş galiba, Balkan tınıları hafiften, o canlılık. Konuşur tarzda titrek vokal, post rock duyarlılığı ve post punk gölgesi. Azcık da caz histerisi. Tarifimiz böyle. Güçlü bir çıkış, biraz dengesiz ve zayıflıklardan da malul. Takip eden albüme daha iyi derler. Özellikle bir kaç şarkısı ile sarstığı için bu etkileyici selama karşılık vermek düşer.

8,0-/10

1 Ocak 2024 Pazartesi

Gonemage - Sudden Deluge (2021)

 

Black metal çığlıklarını, gürültüyü, nintendo cıvıldamalarını, mario kardeşleri kazıdığımızda post-hardkor/indie rock çalışması aslında. Oldukça emek verilmiş bu elektronik ve metal düzenlemelerin ardındaki bu tarzda bestelerin ne kadar sağlam olduğuna karar verecek bir heves uyandırmıyor. Zira üst notalarda sergilediği parıltılı şovu dinleyici ile paylaşmayı amaçlamış durumda. Dolayısıyla çok da ciddiye alamıyorsunuz. Halbuki intro, outro ve konsepti ile ve sonraki çıkardığı albümler ile kendi içinde tutarlı ciddi bir irade sergiliyor , projenin arkasındaki arkadaş.

6,50+/10