Fyodor Mihayloviç Dostoyevski kimilerince dünyanın en iyi yazarı ilan edilecek kadar büyük bir isim. Ben ise baş karakterlerini alay malzemesi yapması, aşağılaması, acındırıcı hallere düşürmesi, toplumdan dışlaması ve daha da kötüsü bunun ezikliği ile daha da yalnızlaştırması sebebiyle bir türlü sevemiyorum. Kendini rezil rüsva edenleri gördüğümde de dayanamam zaten. En azından yeraltı da böyleydi. Öteki de böyle. Kara mizahı da çok anlayabilen biri değilim. Yakın zamanda izlediğim ve ne tarz olduğunu bile anlayamadım The Virgin Suicides filminden de pek haz edemedim. Toplumun gerektirdiği bütün sosyal normlara uyma çabasına rağmen ismiyle ve görüntüsüyle birebir ötekisinin de çevresine girip ayağını kaydırması neticesiyle gözden düşen ve sonunda tımarhaneyi boylayan bir memuru kendi gözlem noktasından izliyoruz. Kendi açısından olması dolayısıyla fantastik müphemlik bizi de şüpheye düşürüyor. Gogol mu Kafka mı diyoruz kendi kendimize. Son sayfadaki arabanın camındaki yansımanın betimlemesi ise şüphe götürmez gerçek sonu işaret ediyor.
En sona Bay Golyadkin'in beş para etmez ikizi kalmıştı. Elleri yeşil, resmi pantolonunun yan ceplerinde, halinden son derece memnun bir halde koşuyor, arabanın bir sağ yanına bir sol yanına geçiyordu ; bazen arabanın penceresini tutuyor ve pencereye asılıyor, kafasını pencereden içeri sokuyor ve Bay Golyadkin'e veda öpücükleri gönderiyordu. ..
Feysbook'un kurucusunun da oynadığı enteresan bir filmi de vardır, tavsiye olunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder