7,50+/10
30 Ocak 2021 Cumartesi
Joan Baez - Joan Baez (1960)
27 Ocak 2021 Çarşamba
Opeth - In cauda venenum (2019)
Özellikle vokalde somutlanan tekdüzelikten sıyrılma adına sağlam bir çaba. Vokal tarz itibariyle çeşitlenmiş, biraz renklenmiş , seversiniz sevmezsiniz hatta tiz çıkışlarda bile bulunuyor. Enstrümental kısımlarda çok farklı değil. Sert riffler ara ara su yüzüne çıkmakla kalmıyor caz normlarının baştan sona hakim olduğu bir şarkıya dahi yer verilmiş albümde. İsveççe versiyonu daha çok dinledim. İngilizceye kıyasla albümü daha egzotik kılmakla birlikte Opet'in vokal tarzı daha hece hece söylenen bir dile uygun gibi, Japonca ya da hani biraz Türkçe gibi. Kaydı farklılaştırma adına alıntılar ve korku filmini andırır ambiyatik intro da ayrı bir hava katıyor. Hiç sözleri okumadım ama konsept bir atmosfer olmasa da olmuş hani. "hiç bir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler olmuş" Ha, yine de yeni Opeth, Opeth'dir, besteleri hiç aklımda kalmıyor. Favori bir grubum değil, lakin daha önceleri dediğim gibi, dönüp dolaşıp yine ne yapmışlar diye kendimi onları dinlerken buluyorum, böyle de bir büyüleri var. Dinlerken kendinden geçenlere, onların anlattıklarına tanık oldukça ağzım açık ben de gıpta etmekle yetiniyorum. Maalesef bir tık , kıyasen, chartlarda az başarı göstermiş durumda.
7,50+/10
24 Ocak 2021 Pazar
RETRO: Empyrium - A Wintersunset... (1996)
Empyrium çıkış yıllarındaki sertliği kısa sürede kaybedip müzikal etkinliğini de yavaşlatarak bugüne kadar gelen bir grup. Bu ilk uzunçaların damarlarında hala metal kanı akıyor. Doom, folk ve black (ki kısmen başvurdakları bu tarz vokal çok da etkileyici değil) karışımı kokteyl yüreğe dokunan rifflerle cezbedici. Temiz vokalde tercih edilen baritonluk akustik pasajlarla (sadece gitar değil flüt de) neo-folk janraya hangi yoldan yürüyeceklerinin işaretleri olarak belirmekte. Lakin kusurlar da mevcut, kimi parçalar uzun, odak noktası dağınık ki o vakitlerde bu kadar da göze batmaz bir şeydi bu, black metal vokaller demiştim çok uyumlu değil, keyboard tonu bir kaç tık kulağa batıyor gibi gibi. Yalnız genel olarak biraz pastoral biraz natural atmosfer, özellikle planlanan bir şey mi bilmiyorum ama güzelce hissediliyor.
6,75+/10
Nicolas de Crecy - Buzul Çağı
23 Ocak 2021 Cumartesi
Gregorian - Masters of Chant (1999)
6,75/10
19 Ocak 2021 Salı
Michel Foucault - Toplumu Savunmak Gerekir
Foucault'nun 76 yılında verdiği derslerin notundan derlenen bu yapıt biraz ileri bir seviyeye hitap ediyor. Geçmişten gününümüze özellikle Fransa örneği üzerinden iktidar ilişkilerinin ırklar mücadelesinde evrildiği nokta tarihsel -siyasal söylem üzerinden soykütüğü çözümlemesine tabi tutuluyor.
iktidar ilişkilerini ve bilmelerin çatışmasında ve gerçek savaşımlardaki güç bağıntılarını açıklamaktan uzak olan hukuksal teorilerin ve siyasal doktrinlerin bir kenara bırakılmasıdır bu; aklın ilerlemesinden çok, egemenbilmelerin disipline sokulması, normalleştirilmesi, merkezileşmesi yararına "minör " bilmelerin diskalifiye edilişinin görülmesi gereken Aydınlanma Çağı'nın bir yeniden okumasıdır; tarihin 18. yyda yükselen burjuvazinin bir keşfi ve mirası olduğu düşüncesinin eleştirisidir; fetihlerden ve egemenliklerden söz eden o tarihin, doğal hukuka karşıt olarak ırklar savaşımına dayanarak kurulmuş, kelimenin gerçek anlamında, bir "muharebe-tarih"in , "tarihselcilik"le desteklenen övgüsüdür; son olarak, bu savaşımın 19.yyda geçirdiği değişimden bu yana, davranışlarınbiyo-politik düzenlemesi sorununun, yeni bellek , yakın gelecek olarak ırkçılığın ve faşizmin doğuşu ve gelişmesi sorununun ortaya atılmasıdır.
Eserin en çarpıcı tespiti : 18. yy sonundan itibaren geliştirilen biyo-iktidar izleğinin [reel] sosyalizm tarafından yeniden ele alınıp geliştirilmesi, yeniden kurulması, değiştirilmesi. Irkçılık [etnisite ile sınırlı değil, akıl hastaları, suçlular, muhalifleri de kapsayan geniş bir tanım] da bir yönüyle sosyalist toplumlarda işlendiği sözkonusuyken Foucault yolu ırkçılıktan geçmeksizin bir biyo-iktidarın nasıl işletilebileceğini soruyor.
18 Ocak 2021 Pazartesi
Thy Catafalque - Naiv (2020)
8,0+/10
16 Ocak 2021 Cumartesi
Aşkın Nur Yengi - Yasemin Yağmurları (2004)
6,75-/10
11 Ocak 2021 Pazartesi
Fire! Orchestra - Arrival (2019)
7,75--/10
10 Ocak 2021 Pazar
Arcade Fire - Funeral (2004)
6,75+/10
6 Ocak 2021 Çarşamba
V.A. - Icelandic Folk Music (1995)
6,75+/10
3 Ocak 2021 Pazar
Jose Saramago - Ölümlü Nesneler
İsmi üzerinde nesnelerden ilham alarak toplumsal eleştiriyi ironik dil cambazlığıyla harmanlayıp altı öyküyü okuyucunun beğenisine sunuyor, usta yazar. Portekizli yazar dönemin baskıcı atmosferini karanlık bir sis gibi eserine yedirmiş durumda. Öykülerin ortak noktasını bu teşkil ediyor. Fantastik unsurlar zaten yazarın başvurmaktan vazgeçemediği şeyler. İlk öyküde tahtakurularının basit bir sandalye üzerinden bir diktatöre karşı kurdukları komplonun ortağı gibi hissetmekten alıkoyamıyoruz kendimizi. Benzin ambargosu altındaki bir kentte benzin bağımlısı çılgın bir arabanın sürücüsünü rehin aldığı diğer bir hikayede sürücünün başkalarının yargılarından çekinerek işleri daha da sarpa sardırmasına tanık oluyoruz. Bir hükümdarın yaşadığı ölüm korkusu sebebiyle yönettiği ülkedeki tüm mezarlıkları görmeyeceği şekilde duvarlarla örülü başka bir yere taşıması orada yeniden hayatın filizlenmesine sebep olacak ve bu nafile çaba hükümdarı ölümün pençelerinden tabiki kurtaramayacak. Bu da üçüncü hikaye oluyor. Nesneler adına taşıyan eserdeki en uzun hikayede nesnelerin yavaş yavaş ortadan kaybolduğu tüketim odaklı distopik bir ülkeye yolculuk yapıyoruz. İnsanlar bir daha asla nesnelerin yerine konmayacak. Sentor isimli öykü varoluşçu ve bireysel örüntüsü ile eserin en dokunaklılarından biri. At ve insan olarak kişilik bölünmesi yaşayan ve türünün tek hayatta kalanı sentor (centaur), doğduğu topraklara dönerken insanlar tarafından uğradığı tacizlerden hayatını korumaya çalışıyor. Bir kaç sayfadan oluşan son hikaye ise umudun ve sevginin hiç bir zaman yok olmayacağını hatırlatan bir nişane.
2 Ocak 2021 Cumartesi
Dødheimsgard - 666 International (1999)
Yeni bir avantgarde metal dinleme furyasını Enslaved, Ihsahn, Thy Catafalque gibi gruplarla başlatacakken hevesim kursağımda bilye oldu, yutkun yutkunabilirsen. Sebep de eski blackçilerden DHG'nin tür içindeki bu klasik yapıtı. Yanımda majezik ve alvares türevlerini hazır ettim, migrenim azmasın diye karanlık ve loş ortamımı önceden ayarladım. Yer yer öne çıkan piyano soloları felan da tam çare olmadı. Tok ve agresif vokal, sert tonlar ve tabi ki endüstriyel ortam oldukça zorlayıcı. Futurist sonik eklentiler pek hoşluk katmada. Aslında besteler riffler hiç fena değil. Ama amansız hava saldırısı altında sığındığımız şu yaz gibi kış köşesinde anlayabildiğimiz ve sabır gösterebildiğimiz kadarıyla.
6,75/10
1 Ocak 2021 Cuma
RETRO: Empyrium - ..der wie ein Blitz vom Himmel fiel... (1995, Demo)
Bir dönem Anathema, Katatonia sever melodramlara bağlamış metalik geçliğin takip ettiği gruplardan birisiydi. Mıymıymıy tarzıyla bana pek hitap etmemişti o zamanlar. Şimdi biraz daha bilinçlenerek grubun evveliyatına dönelim bakalım. 95 yılında ilk demo, evet demo diye kasetlere kaydedilen bir şeyler vardı bir zamanlar ve inanamayacaksınız ama internet diye bir şey yoktu, daha doğrusu hiç ama hiç yaygın değil idi, kayıtlarını çıkarmışlar. Folk metali doom atmosferi ile harmanlayarak bugün bile orijinal kaçabilecek bir tarzla müzik hayatına atılmışlar. Dolayısıyla keyboard çok hakim bir konumda. Başta vokal olmak üzere prodüksiyon kalitesi sallantılı. Grup bu dönemi için esin kaynakları olarak My Dying Bride, Paradise Lost, 90'lar Norveç black metali ve Dead Can Dance, The 3rd and Mortal gibi grupları sayıyor. Tahayyül edebilirsiniz. Bence çok sıkı bir giriş bu. Grup yerinde durmayacak, değişecek ve yolu metal dışına taşacak.
7,50-/10