22 Ağustos 2018 Çarşamba

J. S. Bach - St. Matthew Passion (1989)

Üç CD'den oluşan bir oratoryo (-dur sanırım)nun bestelenmesi de seslendirilmesi de büyük bir disiplin gerektiren bir iş. Bu yönüyle bir hayranlık uyandırıyor daha baştan. Bildiğim kadarıyla Hz. İsa'nın çarmıha gerilmeye yakın son günlerini nakleden eserlere Passion deniyor hristiyan liturjisinde. İlahi formatına yakın müzikte yankısını bulduğu gibi beyaz perdede de yorumlandığını biliyorum. Tiyatro ve diğer formlarda da yerini bulması muhtemel elbet. Biraz da süreç olduğu için resim yada heykel sanatlarını fotografik esinlediğini varsayabiliriz. Neyse, konuyu daha fazla dağıtmayayım, müzik şöyle ilerliyor: bir kaç ana vokal var, çoğu zaman anlatıcı rolüne de bürünüyor, araya korolar eklenmiş. Anahattın belirgin olması dinleyiciye bu uzun yolculukta fenerli gözcü misali yardımcı oluyor. İlk tepkim barok dönemin, bestekarın Bach olduğunu unutmayalım, baskın sesini hani orglarda, ritimlerde ve sonrasında gregoryan kilise atmosferini tam da hissediyor olmamasının getirdiği şaşkınlık idi. Alt bölümler müzikal olarak birbiriyle farklılık gösterse de genel çizgiden uzaklaşmamakta. Toptancı bakış açısıyla dinsel etkilerin de nüfuz ettiği ortaya karışık bir beste gibi tınlıyor. Kim bilir belki de şef kürsüsündeki Gardiner'in yorumu bu şekildedir. Diğer deyişle yeterince dini atmosferi duyumsayamıyorsunuz. Sesleriyle katkıda bulunan ekipler English Baroque Soloists, Monteverdi Korosu, London Oratory Junior Korosu. Devasa süresi ile benim gibi eğitimsiz bir kulağın kolayca içine girebileceği bir yapıt değil bu. Sıkılmadım tekrar tekrar dinleyebilirim. Üstelik düşünün, dini, kültürel ve sosyal bağlamdan tamamen uzakta anlamlandırmaya çalışıyoruz. İlk sahnelendiği dönemi hayal edin. Almanca sözlerle İncil'den de nakledilen ve daha önce kilisede veya aile çevresinde duyduğunuz peygamberinizin çarmıha giden yolculuğunu ezgili bir şekilde dinliyor, sinemanın olmadığı o yıllarda sahneleri zihninizde canlandırıyorsunuz. Ayrıca dinlemekte olduğunuz oratoryo yada mass gibi klasik müzik formlarının çıkışı da kilise müziğine dayanmakta. Yabancılık namına o dönemin bir Alman'ı için hiç bir sorun yok. Durumu tersine çevirelim, Osmanlı klasik musikisi bu anın batılısına ne mana ifade eder? Peki onlar ne kadar anlamaya çalışıyor Dede efendileri? Düşüncelere daldık bu vesileyle, adettendir diye not veriyorum, RYM'ye gireceğim zira. Ama bitecek, son kanıya varılacak gibi bir eser değil bu.

7,75-/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder