9 Kasım 2017 Perşembe

Emerson String Quartet - Debussy Ravel String Quartets (1990)


Ne kadar vakit geçti bilmiyorum ama işte buradayım, bilgisayarı yoğun bakıma bırakmışken ben de dinleneyim dedim bir süreliğine. Yokluğunda çok kitap okudum, biraz da müzik dinledim. Yani batı cephesinde yeni bir şey yok.
Dinleye dinleye alıştığım ama içime tam anlamıyla sindiremediğim bu çalışma, ünlü bir yaylı dörtlüsü olan Emerson String Quartet tarafından kaydedilmiş. Debussy ve Ravel, yanılmıyorsam modern çağın başlangıcında eserler vermiş iki nadide bestekar. Besteler ne kadar asıllarına uygun yorumlanmış bilemeyeceğim ama dinleyeni endişe ve kaygıya gark eden bir teknikle çalınıyor. Özellikle Debussy'de bunu duymak mümkün, bu yüzden dramatik çeşitliliğin ve gerilimin hakim olduğu bir film müziği gibi gelmiyor değil kulağa. Fakat yine de modern soundtracklerin esprilerinden de uzakta. Aslında bu da tesadüf değil, Debussy izlenimcilik akımının en önemli temsilcisi olarak biliniyor imiş. Dolayısıyla benim daha çok sevdiğim melodi yerine duygusal atmosfere ağırlık verildiğini söyleyebiliriz. Yine de örneğin 3. parçadaki keman bölümünde duyulduğu üzere akılda kalıcı harmoniler üretilmediği anlamına gelmiyor elbet. Tecrübeli kulaklar sebebini daha rahat ifade edecekler belki, eseri oluşturan dört bölüm de birbiriyle bir şekilde bağlantılı, ne kadar farklı olsa da birbirini tamamlayan bir bütünlük teşkil ediyor. Ancak benim gibi tecrübesiz biri için bu 25 dakikada çok fazla şey meydana geliyor, çok fazla şey deneniyor.
Bolero namındaki eseri ile bilinen Ravel de Debussy gibi aynı akımın bir mensubu imiş. Özellikle melodilerin ve atmosferin daha güçlü ve akılda kalıcı bir yanı olduğunu söylemek mümkün , tekrarlarıa daha sık başvurulması da önemli bir etken tabi.  Aslında bu bestenin ilginç bir hikayesi var: Debussy'nin bu kayıtta yer alan eseriin örnek alınarak bestelemiş Ravel. Debussy'nin deneyselliğini geriye götürüp geleneksel klasik müzik normlarını hakim hale getirmiş. O yüzden de dinlerken daha ferah ve rahat hatta güvende hissediyorsunuz kendinizi. Sıcak bile diyebilirim, kimse durdurmayacaksa beni. Ravel, ilk dönem izlenimcilerin muğlaksızlığını ve modelsizliğini terkettim demiş. 2. bölümün girişi Taht Oyunları!nın meşhur parçasındaki benzer bir teknikle açılış yapıyor, telleri çekiştirip bırakarak. Ravel'in eseri İspanyol anadan ve Çinli babadan doğma bir dansçının performansını izler gibi bir tat bırakıyor. Sanırım albümü oluşturan bu iki eserden hangisine daha meyilli olduğum böylece anlaşılmıştır. Yalnız son bölüm diğerlerine göre Debussy'nin tarzına daha yakın.

7,25+/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder