24 Mart 2025 Pazartesi

Arditi - Spirit of Sacrifice (2005)

 Arditi, militarist endüstriyel türü en katışıksız ve saf haliyle yapan gruplardan biri. Faşist estetik askeri marş ritimleri ve meydan nutukları alıntıların üzerinde tekrarlanarak müziğin de bel kemiğini oluşturmakta. Endüstriyel soğukluk halinin şeffaf örtüsü altında sergileniyor tüm temsil. Ürkünç atmosfer buzul çağında ölen bir medeniyetten arta kalan seslerin yankısı gibi. Albüm kapağındaki meşale dahi buzlaşmış olabilir. Ama farklı bir enstrüman ya da melodi ile dinletiyi hafifletme gibi dertleri yok. Ve sonuç olarak maalesef statik tempoda bir iş ortaya çıkıyor. Türün delisine , kemik kitlesine ve ne yapıyormuş bu agalar diyenlere hitap edebilir.

6,25/10

22 Mart 2025 Cumartesi

Belphegor - Pestapokalypse VI (2006)

 Bu ülkede, bu insanlarla yaşamak insanı veba eder. Veba demişken işte böyle böyle  insanlığın veba gibi illetler karşısında yok olmasını kutlayan böyle gül gibi , pompiş albümleri dinleyerek biraz rahatlayabiliriz. Belphegor'u severim ve duydum ki konsere geleceklermiş. Ülke Suriye olmadan önce imkanı olabilecekse tabi. Henüz dinlemediğim albümlerden birkaçına bakayım da hatıralarım şenlensin. Albüm çok çok iyi başlıyor. Şeker gibi melodiler ve durmak bilmez ataklarla beni mutlu ve de üstelik mesut ediyor. Bu kadar sert bir imaja rağmen böyle kolay dinlenir bir ses inşa edebilmeleri takdire şayan. Ve hatta grup çok daha bilinir sevilir olma potansiyelini de bu imajıyla yok ediyor biraz da. Lakin sonlardaki besteler biraz daha karışık. Çok özenilmemiş gibi duruyorlar. Yine sağlam bir eser neticede. Zaten grup belli bir çizgiyi tekrar etmeleri ile biliniyor. Sevebilir ya da sıkılabilirsiniz, dinleyene kalmış.

7,75-/10

Kelela - Raven (2023)

 Darmadağın yamalı bohça gibi bir kayıt bu. Sanatçı ablamızın da 2017'den sonraki ikinci albümü . Demek ki amatörlükten değil yağni. R+b/soul cenahtan atağa geçen demeyelim de nazende nazende salınan albüm tam beste yapısına kavuşmamış atmosferik ara parçalarla (ara parça dediğime bakmayın süreleri kısa değil) kesiliyor. Aksine albümün genelini bozmuyor bu durum, durgun, ışıltılı, dinlendiren, olumlayan havasını tümlüyor. Yine de şarkı gibi şarkıları daha çok içerseymiş diyoruz. Bunu da ritimlerin güçlendiği anlarda başarmaya daha yakın duruyor. Hele baslar dubstep garage gibi tınladığında bir lezzet katmanı oluşuyor. Contact misal.  Sessiz ortamda sesine dikkat kesildiğimizde de yavaş tempolarda dahi sesinin güzelliğine hakkını vermemiz gerektiği daha rahat anlaşılıyor. Aralığını genişletmeyi sevmiyor, atmosferle bütünleşerek kadife bir sesle icra ediyor sanatını. Yetmiyor...

6,50-/10

19 Mart 2025 Çarşamba

Giuseppe Verdi - Aida (1980, Karajan) (1974, Muti) (2000, Levine)

 Verdi 1800'lerin sonunda yaşamış bir besteci olarak opera sanatının standartlarını oluşturan önemli isimlerden biri. Romantizmi gerçekçiliğe bağlayan bir sanatçı ve hala pek çok eseri defaatlen sahnelenmekte. Ben de eserlerinden Ernani ile çok kısa bir süre önce de La Traviata'yı izlemiş bulunmaktayım. Antik Mısır sarayında esir Habeş kralının kızının firavunun kızı ile nişanlı Mısırlı kumandana aşkını ve iki millet arasında savaşta kendi milleti için çabalamasını konu edinen Aida, bestecinin son yıllarında artık reddedemeyeceği bir meblağ sunulduğu için Mısır hidivine hitaben bestelediği bir eser. Kasıtlı mı bilinmez ama antik Mısır yanlısı bir hikaye kaleme almasa da hidive gerçekleştirdiği ilk sunumdan günümüze beste büyük beğeni toplamıştır. Karajan yönetimindeki bu kaydın tenorü Jose Carreras ama solonun büyük çoğunluğu Aida ile firavun kızının görev alanına düşüyor. 

Soprano olarak Mirelli Freni ile firavun kızı Amneris'i Agnes Baltsa seslendiriyor. Riccardo Muti şefliğindeki bu eski kayıtta ise sopranolar Montserrat Caballé ile Fiorenza Cossotto olarak yer alıyor. Kumandan rolünü ise Plácido Domingo üstlenmekte. Domingo aynı zamanda James Levine'in yönettiği amerikanın prestijli Metropolitan Operası'nda kaydedilen videonun da parçası. Kadın vokalleri ise Aprile Millo ile Dolora Zajick üstlenmiş. Neden kadın vokallerin bu kadar üstüne düştüm? Bence bu bestedeki asıl yük onların üzerinde ve bu kayıtların ortak özelliği de erkeklere göre, sadece Domingo ya da Carreras değil firavun ve Habeş kralı rolündekilere de göre daha iyi performans göstermeleri.

Bu kayıtların hepsi de ödüllü ve sağlam kayıtlar. Şahsen Muti'nin Domingo'sunu daha etkileyici buldum. Ama Carreras'ın dinamizmi de bazen öne geçiyor. Çok da opera hayranı değilim, öğrenme amaçlı kültürel bir uğraşı içindeyim ve dediğim gibi bir hikayenin anlatımı da önemliyse görsellikten uzak değerlendirmek çok mümkün değil. Bu noktada aklımda çocukluktan kalma bir imajı aktarmanın tam sırası. TRT2'de Aspendos'ta antik Mısır dekoru önünde sergilenen Aida. Hatırımda yani. Bu atmosferi yenileyen bir video kaydı işte bu, devasa bir prodüksiyon. Domingo biraz durgun, Firavun rolünü oynayan da biraz kasılmış. Ama su gibi akan kadın vokallerin performansı görsel şölen ile birleşince güzel bir dinleti-seyir ortaya çıkmış. Zafer marşı ki bestenin üzerine yükseldiği melodi ya da komutanlık tayin sahnesi gayet de epik. Audio tarafında ise Karajan ile Muti kayıtlarını karşılaştırmak biraz güç. Tek tek sanatçıların performansı, şeflerin seçimleri, prodüksiyon kalitesi gibi farklı kriterlerde birbirleriyle yarışan ve farklı sonuçlara ulaşan bir kıyaslama. Atmosfer olarak misal Karajan biraz daha naif geldi ve kadın vokaller, kıyasla tabi geride. Muti'de ise yardımcı erkek vokaller kulağımda fazla patladı. Lakin sopranolara pek de katlanamayan kulaklarım rahat etti. 2. sahnenin başındaki egzotik tapınak sahnesi ise Muti'de çok zayıf. Buna rağmen Karajan'ın korolarını da daha etnik yaklaşımını da beğendim. Genel olarak yani tüm kayıtlar için yeri gelmişken ilk CD'nin sonları ve 2. CD'nin başları çok farklı yerlere dokunan ve harmanlayan kaliteli bir iş olarak öne çıktığını söylemek lazım. Melodramataik dram son kayıtta öne çıkıyor ve başkaların beğendiği duygusallık bana geçmedi.

Levine DVD 7,50+/10 ; Muti 7,50/10 ; Karajan 7,25+/10



18 Mart 2025 Salı

Gorgoroth - Ad majorem Sathanas gloriam (2006)

 Gorgoroth yine kadayıf şekeri bir albüm kaydetmiş, hem de 2000'lerde revaç olan gürültülü prodüksiyon, gürültü duvarı da denen kayıt seçimine rağmen. Hatta tam tersine bu zorluk dinletimizi çabucak eskitmenin önüne geçiyor. Onun dışında eski usul, agresif marş ritimleri, Gaahl'ın özlediğimiz melek sesi...

Madem dünyanın grupları birleşti ve ülkemize gelmeye karar verdiler, Gorgoroth'dan da nasiplensek diyeceğim de eski kadro yok.

7,50-/10

14 Mart 2025 Cuma

RETRO: Özlem Tekin - Tek Başıma (2002)

 Özlem Tekin'in ayrılık sonrası şarkılarını daha içe içe okuduğu modern minimalist elektronik (parantez açalım bugüne göre ble etkileyici bir prodüksiyonla) albümü genel soundun dışarlıklısı Dağları Deldim ve Hep Yek gibi hitleriyle daha çok bilinir. Samuraylı hip hoplu epik nakaratlı delişmen şarkının klibi de zamanında amma dönmüştü ekranlarda. 2000'lerin başı  değişen popüler müzikal sahnenin son kaliteli işleri. Aradan o kadar vakit geçmiş hala da dinleyebiliyorsunuz. Üstüne üstülük albümün diğer parçaları da , evet bir kaç üç tane vasvasat haricinde, kendi içinde gayet mütevazı sağlamlıkta. Tekno Kırıldım, karayip ritimli Deli Gibi, benim kalbime kalbime işleyen Aşka Dair ve yine hareketlilerden Kim Bilir ismi anılası parçalar.

7,50/10

11 Mart 2025 Salı

Dødheimsgard - Black Medium Current (2023)

 Post-black metal, post-metal ve lö avangartue işleri pek bir severim, bu türde deneyselliklerden karnaval ve teyatrallığa düşmediği sürece pek bir etkilenirim. Bazen bu ağır yükün altından layıkıyla kalkamayan işlerle de karşılaşırız. Buna örnektir DHG benim için. Bir türlü tam tamına ısınamamışımdır. Bu albüm ile bu makus talihini yenecek mi grup? Çok da süre geçmeden evvet diyebiliriz. Süresini iyi ayarlayıp bazı parçaları daha bi coşturabilseydi 9'u geçerdi. Sadece atmosfer değil brütalliği de kreşendolarla daha sık bağlasaydı ibre daha da ilerleyebilirdi. Bu haliyle bile bir ayağı paganizmde bir ayağı uzayda gayet iyi bir yer kaplıyor albüm. Bence 2023'e işitsel olarak da yakışıyor. Belki de o senenin en iyisidir, kim bilir.

8,75+/10

9 Mart 2025 Pazar

3 Mustaphas 3 - Shopping (1987)

 Batı ile Doğu'nun birleştiği ve kaynaştığı coğrafyanın adı Balkan'dır. 3 adet Mustafa gelmiştir oraya. Ama Mustafa değildir hiç biri. Her dilden şarkı söylerler ama bilirler mi o dilleri bilinmez. Feslerinin püskülünü sallandıra sallandıra dolanırlar, düğünleri şenlendirirler. Görmedim ama oyun tutturduklarına da eminim.

Bu ilk albüm ise ilk albüm olmanın amatörlüğünden ve karnaval dağınıklığına varan deneysellikten çok çekiyor. Örneğin Latin ritimlerine, rap vokaline gerek var mıydı diye bazı bazı sorular akılda belirebilir. Ayrıca şarkı seçimi de daha iyi olabilirmiş. Hemen akabinde takip eden albümleri için ise kefil olabilirim. Maalesef dört albüm ile proje sona eriyor ve Avrupalıların kendi doğusuna baktığı doğru bakışlardan biri eksiliyor.

6,75+/10

5 Mart 2025 Çarşamba

Amorphis - Queen of Time (2018)

 Grup kalburüstü çalışmalara imza atıyordu genel olarak da bu albümde bu kadar iyi bir iş beklemiyordum doğrusu. Folklorik melodilere dayanan yine farklı türleri harmanlayan yüksek tempolu eğlence dozajı da sağlam bir çalışma bu. Son dönemlerde her zaman yaptıklarını daha iyi yapmışlar bu sefer. Bir şarkıdaki saksafon, diğer şarkılarda oryantal yaylı ve ud katkısı bile inanılmaz fark etmiş. Bonus parçalar bile boş değil. Konserlik bir kayıt netekim.

8,25/10

Travelers Sezon #3 - Brooklyn Nine-Nine Sezon #1 - Akuma-Kun Sezon #1 - After Life Sezon #1

 Travelers yani zaman yolcularının son sezonu dramatik bir yönde gelişiyor. Hikaye zaten bir yere bağlanmayacaktı bari kıyameti yaşatalım demişler ve alternatif gerçeklik senaryosu devreye sokulmuş. Son dört bölümdeki gerileme ve çöküş dönemi dizinin en güçlü bölümleri olmuş. Ben demiyorum, imdb diyor. Yine de direktör vazgeçmiyor çabasından ve matriks kendini yineliyor.

Komedi dizisi canım çekiyorken şansımı bir karakol komedisi ile deneyeyim dedim. Brooklyn Nine-Nine, Brooklyn'deki 99. mıntıka karakolunda başta hala büyüyememiş atik ve işinde başarılı dedektif ile onun çalışma arakadaşlarını konu alıyor. İlginç karakter inşasına dayalı, bir nevi Avrupa Yakası. Bu tür komedilerde olduğu üzere gerçekten itici karakterler de olacak, tabi kişiden kişiye değişir, favoriniz olacak olanlar da. Ben posterden de kestiğim takıntılı şahısa gıcığım örneğin. Ama çocuk dizisi Carla'da da zamanında rol almış sert kız havalarındaki Diaz'a ve robotik gey başkomisere hayran kaldım. Açıkçası yarattığı karakterlere sempati yaratmada biraz eksik kalıyor dizi. Konular da muhteşem değil. Ama başroldeki Jack'in egzantiriklikleri az çok eğlendirmeyi başarıyor. Sonlara doğru yavaş yavaş , ilk sezon 21 bölümden oluşuyor , aile sıcaklığı klişesini yoklamaya başlıyor.

Akuma-Kun anime dizisinin 12 bölümden oluşan ilk sezonu hem konuyu sonlandırıyor, hem de kapıyı aralık bırakıyor. Netflix'in de dizilerin devamını getirme konusunda kötü bir şöhreti de sözkonusu. Diziye ilk başladığımda şirin grafikleri dikkatimi çekti. Kötü iblislerle mücadele eden bir çocuk var, geçmişi karanlık. Babası da çocuk. Yardımcısı yarı iblis bir çocuk. Niye bunlar çocuk, hiç anlamadım. Ara ara dedektiflik bürosu gibi çalışıyorlar. Ama asıl düşman kanatlı tüylü bir çocuk. Daha doğrusu iblis değil de düşmüş bir melek. Yapma bana bir kelek. Bir de bu çocuğun kalbini yemek isteyen ama yardımcı da olan kadın bir iblis var. Ben anlamadım bu diziyi yafu. Devamı gelmez, gelse de ben gelmez.


After Life ünlü İngiliz komedyen Rick Gervais'in  kara mizah öğeleriyle yüklü ödül delisi drama dizisi. İngiliz dizilerinde çokça rastlanan az bölüm olgusundan muzdarip ki kötü bir şey değil. Yani bu ilk sezonda 6 bölüm var sadece. Yine İngilizlere özgü küçük kasabada küçük insanların hikayelerini anlatmaya odaklanma da burada mevcut. Doktor bilmemne dizisi vardı bir ara, çok severim böyle şeyleri. Tabi bazı İngiliz dizileri de aristokratları konu alıyor ki onun da çok izleyeni var. Konumuz şu: Yerel bir gazetede çalışan orta yaşlardaki bu adamcağız karısını kaybetmiştir. Bir yandan yasını tutarken dünyaya karşı tepkisini kaba davranışlarla, insanlara laf sokarak göstermektedir. İntihara da meyillidir ki köpeği bir nevi hayat çıpası görevini üstlenir. Huzur evindeki artık aklı gitmeye başlamış babasını ziyaret eder. Kasabanın fahişesi, müptezeli ile arkadaşlık yaparken aslında her türlü insanın içindeki iyiliği görmeye başlar ve yavaş yavaş düzelmeye de. Babasına da bakan hastabakıcı kadını en son yemeğe davet eder. Çok katmanlı bir yapım olduğu gerçek. İşte bunun devamı gelir.

4 Mart 2025 Salı

Hermann Hesse - Kaplıcada Bir Konuk

Hermann Hesse denince akla ilk gelen eserlerinden değildir, Kaplıcada Bir Konuk. Bunun da mantıklı bir açıklaması var. Siyatiği yüzünden gittiği uzun süre kalmalı bir kaplıca tedavi merkezinde insanları gözler, hastalık hali üzerine düşünür, kendi kendine dedikodu yapar. Aslında yaşlılığıyla barışma sürecine tanık eder okuyucuyu. Okumayı kolaylaştıran diyalog ve olay örüntüsü deseni örgüsü tütsüsü pek rastlantı etmez. Yine de sarkastik tarzı ile edebi bir lezzet sunmaktadır. Eh, usta olmak bunu gerektirir. Zordur nihayetinde ve apaçık söz edersek, diğer yapıtlarını bitirdiyseniz uğramayı düşünün bu esere.

3 Mart 2025 Pazartesi

Peter V. Brett - İblis Döngüsü V: Nüve

 Serinin son kitabını sırf hikayeyi sonlandırma namına okumaya karar vermek, ayrı bir şey. Bunu gerçekleştirebilmek, apayrı. İnternette ve sahaflarda Türkçe baskısını bulmanın imkanı yok çünkü. İngilizce e-kitap şeklinde yavaş bir okuma neticesinde süprizbozan içererek, hikayeyi anlatayım ki, merak edenler çatlamasın. Özetle farkına vardığımız gibi güçlü bir eser değil, mantık diye bir şey yok, dünyanın neden nüvesinden sihir ürettiğini ve neden iblislerin orada mukim bir şekilde insanlarla ve onların haleti ruhiyesiyle beslendiğini hala da anlıyor olmayacağız. Cevap verme kaygısı da yok. Ayrıca genelde genç yetişkinlerin okuduğu bu türdeki eserlerde olduğu gibi burada da cinsel sapma ve şiddet dolu dilin  pek de bir amaca hizmet ettiğini söyleyemeyiz.

Hülasa ;

Ahmann biliyorsunuz Krasialı arapların şeyhi. İblislere karşı insanlığı birleştirmek için köleci sınıfçı fundemantalist ilkeleri yayıcı emperyalist politikalarla şehir devletlerine bölünmüş saf ortaçağ avrupası toplumunu işgale yeltenir. Diğer yandan da ateist dövmeli adam Arlen var. Kim kehanette bahsi geçen kurtarıcıdır. Düello yaparlarken Arlen rüzgar olur Ahmann'ı kaçırır. Herkesler ikisi de öldü sanar. Ahmann'ın vahşi oğlu liman kentini ele geçirir Abban desteğiyle. Ama başka kentlere yönelince büyük bir hezimete uğrar. Din adamı olan diğer kardeşi de darbe ile yönetimi geçirir. Ahmann'ın karısı Damajah da kızlardan oluşan birliğine dayansa da gelişmeleri önleyemez. Şehir devletleri ve çukurcumalı Leesha arasında da gerilimler ve yönetimsel kaygılar vessair. Ayrıca kurguya direkt hizmet etmeyen bir sürü şehir devletleri entrikaları sayfa sayfa böyle. Arlen aslında nüveye ve iblis kraliçeye yapacağı saldırıya ikna için Ahmann'ı kaçırmıştır. Karısı hamile Renna ki Leesha da Ahmann'dan çift cinsiyetli bir çocuğa hamile kalmıştır ve Ahmannın amcası (amca mı dayı mı bilmiyorum) ve kızı bir grup olur, sefere başlar. Yolda iblis prensini, kraliçeden sonraki en güçlü isim, sağ ele geçirirler. İblis bu amcanın zihnini yok edip kuklası gibi yöneterek iletişim kurabilme gücüne kavuşur. Anlaşılıyor ki kraliçenin yımırtlama vakti gelmiştir. Bir sürü pembe premses dünyaya yayılacaktır. Zaten hemen arkasından pek çok kente topyekün saldırı başlatırlar. Ve bir sürü insanla birlikte bir sürü iblis prens de ölür. Bir yandan da insanlar birbirleriyle savaşır, iyice güçten düşer. Neyse Ahmann ve Arlen daha da derinlere inmeden önce sevdiceklerine bir görünürler ve arkalarını organize ederler. İnsanlar azcık adam olur, bir araya gelir. Yerin altında bin türlü macera ile ilerledikçe ilk kurtarıcının ordularından arta kalan ve bin yıldır iyice vahsileşen Krasialıları bulurlar. Onların dikkatleri dağıtmasıyla doğum odasında kraliçeye ulaşır ve hakikaten de haklamayı başarırlar. Amca ile kızı artık gerek duyulmayan karakterlerdir. Amma bu harala gürele içinde iblislerin baş prensi kaçar. Yani yazar, usanmamıştır, cilt cilt devam yazacağım demektir. Neyse, yumurtalar çatlar ve nazende premsesler birden boy atar. Ekibimizin dayanak gücü kalmamıştır ki Arlen nüvenin sihiriyle kendini bütünleştirir ve yok olur. Bu kraliçecikciklerle beraber. Sonrasında ortadoğu barışı tesis edilir.

2 Mart 2025 Pazar

Antimatter - A Profusion of Thought (2022)

 Maalesef geçtiğimiz haftaki konserlerine gidebilmem için bir itki yaratamadı bu albüm. Havalar da soğuktu ve semt olarak Beşiktaş'ı da sevmem. Bence yeterince güçlü bahaneler bunlar. Anathema'nın ikinci dönemini devam ettirmesiyle gönüllerde taht kuran grubun bu son albümü (ohara 3 sene olmuş) de çok farklı bir soundda değil. Zorlarsak içinden Pearl Jam ve Depeche Mode çıkaracağımız kayıtta vokal vibrasyon bile bazen rahatsız etti. Prodüksiyon dahi bir itici geldi nedense. İnsaniyet iklimin bu kadar kutuplaştıcı ve acımasız olduğu günlerde içe dönük ve kendine acıyan zayıf şeylere yani melankoliye kişisel olarak pek tahammülüm kalmadı artık. Yaş ilerliyor, kalpler kuruyor.

6,75-/10

1 Mart 2025 Cumartesi

Caroline Polachek - Desire, I Want to Turn Into You (2023)

 Son yıllarda pop camiasında çokça ses getiren bir albüm bu. Synth pop deseler de tempo biraz  yavaş kalıyor. Melodiler de yavan. Orijinal mi diye sorulsa hafızanızın kapasitesi 30 sene kadarsa evet çok otantik. Sözlere bakmak lazım. Bakmayı sevmem, o yüzden bunu da eledik. Vokalin tınısı güzel ama çokca müdahale edilmiş. Lakin günümüzün normali bu olsa gerek. Mesele sanırım şu, kötü müzikal seçenekler arasında kaybolmuş yeni nesil sonunda bu yeni eserler arasında eli yüzü düzgün bir şeyler keşfetmiş.

6,50+/10

27 Şubat 2025 Perşembe

Nala Sinephro - Space 1.8 (2021)

 Zihnen yorgunum. Türkiye'de nefes almanın bile bir bedeli var. Bir toz tanesinin ağrlığı... Bu haleti ruhiyeye denk düşen bir müzik bu. Genç sanatçı bu ilk çalışmasında daha çok beste, düzenleme, efektler ve synth üzerine maharetini sergilemekte. Çok alışageldik bir albüm değil yani. Nu jazz diyeceğimiz fon müziğini saksafon, davul, bas, piano gibi enstrümanlar renklendirmekte. Çağdaş bir ses, elektronik temalar sentezin asli parçası. Dinlenme maksatlı daha çok. Çok ses getiren bu ambiyans caz kaydın gücü beni pek de sarsmaya yetmedi. Böyle söğüt dalları gibi narin güzel salındım sadece. Ancak ve de lakin dinleyeni minimal ve bol tekrarlı bir melodiyle uzayda seyahate çıkaran son şarkı için şapka çıkarılır.

6,75-/10