30 Aralık 2024 Pazartesi

The Cure - Boys Don't Cry (1980)

 Three Imaginary Boys albümünün eklemeli çıkarmalı bir versiyonu. Kimilerince neredeyse farklı bir albüm diye değerlendirilse de  bu yorumu zorlayıcı buluyorum. Kaydın açılışını yapan ilk 2 şarkı bu albüme özgü, biri grubun hiti Boys Don't Cry, diğeri ise unutulası bişi. Sırası karışık şarkılar devam ederkene ortalarda Jumping Someone Else's Train isminde yeni bir şarkı daha dahil oluyor. Ortalamanın üstü. Camus ilhamı olsa gerek Kiling Arab ismindeki diğer bir hit parçanın eklenmesi ile ilk sürümün etkisi aşılıyor artık. Bununla birlikte Object, Foxy Lady, Meat Hook, It's Not You ile Weedy Burton da geride bırakılanlar olmuş. İşte buradan da bakınca bu yepisyeni bir kayıt değil midir yafu.

7,50-/10

28 Aralık 2024 Cumartesi

Hole Dweller - With Dreams of Hereafter (2023)

 Amerika yeniden keşfedilince çıldırıyorum. Black metalci keybordçu arkadaşlar misal Mortiis ürkünçlükten kopmadan synth işlere imza atarak bir kapı açmıştı. Sonra bu kapıdan ev sıcaklığında bir şey üretmeye karar verenler tam da grup isminin de belirttiği gibi hobbitçe bir ses yaratmaya karar verince olağanüstü güzel bir tepkiyle karşılanmışlar. Ee ama bu orijinal iş diye satılan ürün değişiklikler sergilese de bildiğin 40 sene öncesinin progresif elektronik ve new age çeperinin çok da uzağında değil. Durup dururken kızdım şimdi.  Kötü değil de abartılmış işte. Yoksa günahı az.

6,25/10

24 Aralık 2024 Salı

The Lord Weird Slough Feg - Twilight of the Idols (1999)

 Ara ara Slough Feg adını da kullanan heavy/power metal grubunun bu erken dönem çalışması folk metal tanımını da sıfatlara bağlaç ediyor. İrlanda'nın İskoçya'nın gaydası guydası eğelenceli pub türkülerine binaen has bir bireşim. Gayet uzun çalışmanın ileri dakikalarında sonraki stoner kafası da bir cilalanıp paslıyor. Besteler genelde iyidir, akılda yer tutar. Fakir fukara bar performansı kabilinden kayıt kalitesi de samimiyet cihetinden anlam katmaktadır. Bir iki epik çalışma ve sözsüzleri ile dalgalı bir seyir izliyor albüm. Sözün özü sağlamdır efendim.

7,50-/10

19 Aralık 2024 Perşembe

The Smiths - Hatful of Hollow (1984)

 Sevmeyi çok istediğim ama bir türlü albüm konseptlerine ısınamadığım gruptur. Tek tek radyo bazlı şarkı dinlemeleri ise bir o kadar hoştur. Depresif bir gençlik ve agresif bir yetişkinlik ardından ve buna buna rağmen bu müzik yani Smiths eziklemesi bana biraz karikatürize geliyor. Ve öyle anlaşılıyor ki bu durum değişmemiş. Ayrıca bu kadar geveze vokal tarzı da beni yorar. Blind Guardian istisna ki her dinlememde ona da zor alışırım. Bu kaydın diğerlerinden farkı ise ne olduğunu pek de anlamadığım bir tür derleme/ekleme bir albüm olması. Canlı çalmalar, özellikle ilk albümden şarkıların yeni yorumları ( şapşallığım tuttu, aynı sene çıkmışlar zati) ve uzun süresinin B yüzündeki sıkıcı parçaların bolluğu diyebiliriz.

6,75-/10

16 Aralık 2024 Pazartesi

Enslaved - Heimdal (2023)

 Sabırsızca hemen atılayım. Diyeceğimi başta diyem. "O kadar da etkilenmedim". Folk etkisi çok belirgin ama İskandinav havalarını o kadar içselleştirmişiz ki bunu vurgulayan pek yok. Taktatuka bateri de ve bağzı bağzı vokalde hala black metal izi var. Ama uzun yıllardır biliyoruz ki grup kendine has atmosferik bir progresif yolu tutturmuşlar. Yer yer keyboard da sayke-yetmişlere selam etmekte. Kozmik anlar cereyan ettiğinde de pek güzzel oluyor. Sıkıntılı olan şey şu ki müziğin ritmini yavaşlatan temiz vokaller. Bu tezat temponun çok da hayranı olduğumu söyleyemem dopdoğrusu. Kingdom çok iyi, Congelia sıkı, Heimdal bi değişik.

7,25/10

12 Aralık 2024 Perşembe

Fazıl Hüsnü Dağlarca - Bütün Şiirleri 1 (Bölüm 2)

Çakır'ın Destanı, Taş Devri, Üç Şehitler Destanı ve Toprak Ana ismindeki dört eseri 1945 ile 1950 yılları arasında neşir imkanı buluyor. Birinci Yeni'nin damgasını vurduğu bu zaman aralığında gelenekçi akıma iyice yaklaşmış görünüyor. Bununla tezat olacak şekilde ise biçim de yenilikleri denemekten de geri durmamış şair. Çakır'ın Destanı'nda her şiir bölümünün arasında , çünkü tek bir uzun şiirden oluşmaktadır, açıklayıcı cümleler yer alıyor misal. Yine de bu eserin ismi biraz aldatıcı. Evet, köylerde, dağlarda bir adam anlatılıyor ama poetik taraf ihmal edilmiyor da. Hikaye örgüsü de beklenildiği kadar açık beyan edilmiyor. Tam tersine başarıdan başarıya koşan bir kahramandan değil insanlık ve hayat sorgusunda birinin hikayesi bu.



Dediler ki atlarla varılmaz, 

 Yürüyerek varılır, düşüncelere.









Taş Devri şiirleri daha erken yazılmasına rağmen 1945'te yayım imkanı bulur. Bir bakıma ilk döneminde olduğu gibi insanların şaşkınlığı, ürküntüsü, hayreti izlek olarak bu esere de düşmüş. İnsanın doğayla duygu düzleminde imtihanı sergilenir bu şiirlerde. Eser dört elementin ara başlığına bölünmüştür.

Yaprağın sesi varsa yıldızın da vardır, 
Karanlıklarda biraz. 
Bir oyun mu, bir korku mu demekte, uzaklardan, 
İyice anlaşılmaz. 
 
***
Dağlarda tek olunca daha güzel olurum, 
Sular kadar büyük, yalnız. 
***
Büyük ağaçlar açıklığında, garip,
Bir şey iniyordu vucuda. 
 Bütün hayvanlar ve bütün insanlar, 
 Birleşiyorduk suda.

Üç Şehitler Destanı, Adsız Tepe diye bilinen mevkinin Kurtuluş Savaşı esnasında İnönü cephesinde düşman ile aramızda defalarca el değiştirmesini ve şehadete kavuşan üç yüzbaşı Fehmi Bey, Fahri Bey Ali Rıza Bey anısına Üç Şehitler Tepesi adına kavuşmasını işliyor. Civardaki Kanlı Sırt ve Metris Tepe etrafında kızgınlaşan savaş diğer subay ve erlerin şehit olması, düşmanların kaybı ile iyice şiddetleniyor. Destanın çaresizlik günlerinde okuyucuya savaşın dehşetini, acımasızlığını soluksuz hissettirmeyi başarması görünen bir gerçek.

Ne var hemşerim, şu dünyanın duruşunda, 
Taşında, toprağında, kurdunda, kuşunda? 
 Hürriyet var, gece gündüz ilkin, 
 Bütün canlılar ve cansızlar için. 
 Irade var, böcek ayağında bile, 
 Belli, uzaklıkları bizim kadar sevmesiyle. 
 Vefa var, tohuma yelden, madenlere ağaçtan, 
 Bir aşk ki daha geniş nefisten, ihtiyaçtan. 
 Cesaret var dağda, 
 Tanrı gibi kaybolmaz, her çağda. 
 Hürriyet, irade, vefa, cesaret, Işte ebediyet. 
 Işte savaş gecesinde aşikar ve tek, 
 Ölümden büyük gerçek! 

1950 tarihli Toprak Ana adlı yapıtının karakterini askerliğinin son durağı Sivas ve köylüler çizer. Bu resmin kalemi güzel yeşillikler, verimli topraklar değil açlık, sefalet, hastalık, kıtlıktır. Buğdayın ve öküzün kutsandığı Anadolu şiirlerin dili ni de değiştirir.


Güdül olur minaresi Sivas' ın, Ya daha yakın Tanrısı; Ya daha ulu insanlar, 

11 Aralık 2024 Çarşamba

Perfume Genius - Ugly Season (2022)

 Sevenleri bu albümü bir tık abartmış: Radiohead'den eksiği yokmuşmuş modern klasik müziğine dahi bir dokunuşmuşmuş felan. İşin aslı Alan kardeş namı diper Cinli Parfum, her eserinde değişik ve bunalım dolu işlere imza atmayı seviyor. Art popun sınırlarını ambiyans ve modern klasik türüne genişleten bir deneysellikle hemhal olduğu kesin. Etkileyici de, sarstığı yerler de var netekim. Gaydalı fısıltılı açılış zaten dinleyicisini bir titretmeyi hedeflediğinin ap ve de açık göstergesi. Amma bir başyapıt değil, hala daha büyük bir şey bekliyorum sanatçıdan. Etkileyen anların somutlandığı şarkı ise bence  ragga desem değil, ne olduğu belli değil Ugly Season.

7,75-/10

10 Aralık 2024 Salı

V.A. - Éthiopiques (ኢትዮጲክስ) 8 : 1969-1974 Swinging Addis (2000)

Ünlü Ethiopiques serisinin sekizinci derlemesi Etiyopya usulü swing twist rock'n roll şarkılarını bir araya getiriyor. O kadar Etiyopya türküsü dinledim, özellikle baladlarda kulakta  uzakdoğu dilleri gibi tınladığını fark etmemişim. Bu vesileyle farkına vardım. Amma yavaş tempo şarkıları çok ararsınız. Netekim hep hareketli hep parti modu açık. Hatta bazen çığlıklar hırlamalar gürlemeler. Kapaktaki resim az kalır. Biraz bu Afrika doğusuyla fazla mı içli ve de dışlı oldum bilmem, alışmışım yağni. Eğlendik güzel, lakin kelebeler dans eylemedi midemde. Yabancısı değiliz neticede.

7,50+/10

8 Aralık 2024 Pazar

Türkiye'de Yerel Basın

 İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından basılan bu koleksiyon mesleği gazetecilik olanlara kadar konuya ilgisi olanlara da hitap ediyor. Türkiye'de yerel basın tarihi, Türkiye'de yerel basının sorunları, Türkiye'de yerel basın uygulamaları ve dünya yerel basınına iki örnek bölüm başlıkları altında 28 makale sıralanmış. Oldukça kapsamlı bu eserde makalelerin ve araştırmaların farklı yerlerden alınmasına bağlı olarak özellikle yerel basının tarihi kısmında tekrar düştüğü görülebiliyor. Dünya örnekleri de Fransa ve İtalya haricinde diğer belirgin ülkelere genişletilebilirmiş. Bu bahsettiğim bir kaç daha iyi olabilirdi hususu dışında kaynak kitap olarak gayet doyurucu bir eser. 

7 Aralık 2024 Cumartesi

Sagu - Sagu (2000)

 Çok güzel bir logo ve güzel bir albüm kapak resmi. Güzel yurdumuzdan endam eden ilk dönem black metal gruplarındandır. Biraz taklit olsalar da , çocukların öğrenme aşamasında olduğu gibi, bizim buraların aşinalığını taşıyan melodi ve ezgilerin direkt ifade bulduğu yada gölgesinin düştüğü bir black metal çizgisi potansiyelini ilerletme fırsatı bulamadan dağıldı gitti, ülkemizde. 2000'lerden sonra grup ve şahıs bazlı atılımlar oldu elbette. Ama akım olamadı. Tıpkı heavy metal çizgisi gibi. Bizim buralarda cereyan eden şey death metal. Belki de her gün realizmin soğuk yüzüyle karşı karşıya kalmanın bir sonucu. Sagu da 1992 gibi erken bir dönemde kurulmasına rağmen ancak kendi olanaklarıyla 2000'de çıkış albümlerini basabiliyor. Kadro sıkıntıları yeni bir kayıt derken kayboluyorlar. Tarzları melodik ve direkt olmasa da nedense dolaylı yoldan bize yakın gelen bir icra. Melodramatik şeyleri seviyoruz çünkü. Atmosfer anlatılan vampir hikayesi ile uyuşmakta. 

6,50/10

4 Aralık 2024 Çarşamba

Matthew Halsall - An Ever Changing View (2023)

 Gondwana Orkestrası ile yaptığı çalışmalarıyla etkileyen çok entrüman çalar Matthew kardeş yine renkli bir kayda imza atmış. Doğadan esinlenen kayıt bir kere kuş sesleri ile açılıyor. Ziller, çınçınlar, flüt ve gong bu yeryüzülüğü vurguluyor. Dolayısıyla parlak tonların hakim olduğu aydınlık bir eser aynı zamanda. Spiritüel caz tanımına rastlasam da ikna olabilmiş değilim tam. Diğer bir ikna olamama durumu ise albümün oldukça zararsız olmasından kaynaklı. Trompetle yapılan bir kaç atak dışında birbirine karışır, ayırt edilmesi güç ezgilerin oluşturduğu şarkılar dinleyene hoşluk katmanın ötesine geçemiyor.

6,75-/10

1 Aralık 2024 Pazar

RETRO: Cartel - Cartel (1995)

 Çocukluğumda İzmir'den çift katlı otobüsle dönüş yolunda defaatle walkmenimde döndürdüğüm bu işbirliği çalışması, o yıllarda sahiden de yeraltına kısıtlı Türkçe Rap'a Almanya'dan bir doping takviyesi olmuş ve türün kitlelere, gençlere ulaşmasında en büyük rolü sahiplenmişti. TV'lerde bile klibi pek çok kez yayınlanma fırsatı buluyordu. Çünkü içeriği Almanya gündemi idi. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı karşıtı, azınlıkları birleştiren, topluma dokunan ve uyuşturucu aleyhine ilerici tavrın ülkemizdeki tepkileri de zararsız bir şekilde gruplaması (örgütlemesi diyemeyiz elbette) egemenlerin de işine geliyordu. Buradan hareketle bu kayıt ile ilgili sayfalarca tez yazılabilir. Bugünün hip hop çizgisine istinaden takındıkları doğru tutum takdiri hakediyor. Tabi kadınları küçülten sözler türün aşılamayan günahı olarak bu kaydı da lekeliyor. Milliyetçiliğin dozajı da tartışmalara açık. Farklı bir yerden bakarsak böyle bir kaydın ülkemizdeki azınlıklar tarafından yapıldığı tarzı bir fantazinin yolu Silivri'ye uzanır. Yine de bu projeyi oluşturan Karakan, Ercie E, Da Crime Posse (Cinai Şebeke) gibi isimlerin suçu değil. Onlar doksanların parti ve kulüp havasından agresif  hardkora farklı esintilerden beslenen ve Anadolu ezgilerini bugünün penceresinden bakıldığında saykedelik bir yorumla alıntılayan çokdilli bu çalışmaya imza atarak görevlerini  tamamladılar. Ve bu albüm böylece Türk popüler müzik tarihinde ayrıca bir başlık açılmasını gerektirecek kadar damgasını vurdu. Evet, 29 sene sonra bugün hala kendini dinletiebiliyor.

8,50-/10