30 Eylül 2021 Perşembe

RETRO: Moby - Play (1999)

 

Klasiklerden bir klasik. Cızırtılı plaklardan alınma trip hop gibi iç gıcıklayan bol bluesy samplelara dayanan ki fark yaratıyor demiyorum bizzatihi kaydın iskeleti, karakteri ve ruhu ve bedeni her şeyi, kayıt hala bir şeyleri harekete geçirmeye muktedir. Ama yayınlandığı senede dinlediğinizdeki hissiyatı başka bir zaman diliminde hissetmenin mümkünatı yok. Peki şu an ilk kez duyan genç arkadaşlar ki zihinleri çok farklı koşullarca yoğrulduğu aşikar, ne hisseder?

8,50-/10 

29 Eylül 2021 Çarşamba

Paradise Lost - Believe in Nothing (2001)

 Dinlemeyi kaçırdığım tek Paradise Lost albümü. Ya da dinlediğimi unuttuğum, bilemiyorum zira parçaların yarısını daha önce duyduğuma eminim. Albüm Mouth teklisi ile biliniyor ki kaydı temsil eden güçlü bir çalışma olduğu vakidir. İnce ince melankoli zerkeden gotik harmoniler tempoyu düşürmediği için damakta çok bir şahane lezzet bırakmaktadır. Bırakın o günün modern, alternatif souundunu neredeyse nü-metala yaklaşan bir tavır da kayıda sızıyor. Ben rahatsız değilim açıkçası. Grup her daim müziği ilerleten kafada. Bugünün rock müziğiyle kıyasladığımızda da , kaldı mı ki öyle bir şey?, öp başına koy tüm sığlığına rağmen. Dinledikçe parçalar birbirini tamamlıyor, yükseliyor ve benzeştikçe alçalıyor. Sonlara doğru da artık bir kaç şarkının bu yarışta geriye düştüğüne tanık oluyoruz. 

7,75/10

28 Eylül 2021 Salı

Manowar - Hail to England (1984)

 

Eksikleri tamamlıyoruz dedik ya, Manowar'ın da seksen ve doksanlarda dinlemediğim tek kaydını da böylelikle halledivermiş oluyorum. Göz ardı etmiş olduğum grubun bu 3. uzunçaları da şansa bakın ki en pek bir değer görenlerden. Dönemine göre ezici rifler ve epik atmosfer dolgun bir sound ile harmanlanmış. Keşke şu enstrümantal ve oldukça dağınık son şarkı olmasaydı. Hakikaten geriye düşürüyor kaydı. Onun dışında çok da söylenecek bir şey yok. Manowar.

7,75/10

21 Eylül 2021 Salı

Ruhi Su - El Kapıları (1976)

 Acılı yakınmalı gurbet türkülerini konsept alan bu çalışma yine Dostlar Korosu desteğiyle farklı vokalleri  konuk almış. Kadın vokallerin etkisi gözardı edilemez. Yemen'e giden askerlere yakılan 3 farklı türküyü ki biri Makedonya'dan derlenmiş!, öğrenmek, dinlemek ancak böyle bir kayut vasıtasıyla olabilir. Yalnız Ruhi Su'nun şiir okumalarına hiç ısınamadım. Burada da farklı değil. Yine de daha önceki kaydında belirttiğim, kendi sesini bulduğu ve vokal performansının zirvesinde olduğuna dair yorumum bu kayıt için de geçerli. Koro ile kendini çok daha estetik ifade ettiğini söylemek mümkün.

7,0/10

18 Eylül 2021 Cumartesi

Niechęć - Niechęć (2016)

 Polonya ilginç bir ülke. Müzik dahil kültürel alanda az sayıda da olsa kaliteli işlere imza atan insanlara ev sahipliği yapmış durumda. Dünyada bilinirliği az olabilir bu isimlerin ama alanında biliniyorlar. Orada Türk nüfusunun Avrupa ortalamasının altında olduğunu bilmeme rağmen Polonya ile ilgili pek çok kişiyle tanışmam da ayrı bir enteresanlık. Oraya yerleşenler, oradan gelin alanlar vesair. Neyse böyle durumlarda kendi ülkemizi kıyaslamadan edemiyorum. Otoriter (totaliter değil) ve muhafazakar bir çevre sanatın patlamasına sebep olur genelde. Eskilerden Rusya, şimdilerde Güney Kore felan. Bizde de özellikle kişisel disipliner ve sürekli çalışmaya bağlı başarılar var elbette. Ayrıca oryantalist bakışa dayalı önyargılar da ülkemizdeki sanatçılara pranga oluyor, hevesler kırılıyor. Yine de bu kadar yaratıcılığa imkan verir bir ortamda bu kadar içe kapanıklık, bilemedim, sosyologlar incelesin. Polonya'dan caz grubu ama avant-garde olanlardan. Dolayısıyla pek de sevmediğim kakafonik çılgınlıklardan azade değiliz. Yine de asıl nirengi noktası rock üzerinden şekilleniyor. Tezat bir sound oluşturabilme potansiyeline sahip enstrümanların tümü, nasıl oluyor bilmiyorum , bir araya gelip karakteri oturmuş bir ses inşa ediyor. Uyum diyoruz biz buna. Deneyselliğine rağmen oldukça melodik ve epik ritimler coşkuyu yükselterek pürdikkat dinlemenizi sağlıyor kaydı. Nihayetinde sadece caz dinleyicine değil, post-rock, metal ve post-hardcore  dinleyicisinin de ilgisine hitap eden bir çalışma. Saksafon , alto olanların özellikle hastasıyım zaten. Yüksek sesle dinlenince alacağınız keyfin atacağına kefiliz.

8,0+/10 

15 Eylül 2021 Çarşamba

RETRO: Moby - Mobylization - His Greatest Moments (2000)

 90'ların etkileyici elektronik müziğine ne oldu bilmiyorum. Bugün kulüplerde ne çalar onu da bilmiyorum ama maalesef az çok tahmin edebiliyorum. Tür içinde alışanın dışına çıkan arayış içinde bir sound gönüllerde de iz bırakmıştı. O müzisyenlerden biri de Moby'ydi. Bu uyduruk kapaklı  illegal Rus yapımı derleme sayesinde zirvede olduğu dönemin havasını solumak mümkün. Bu vesileyle de sanatçının ne kadar eklektik bir besteciliği olduğunu da daha bir idrak ediyoruz. Moby'nin şöyle ilginç bir tarafı var. Tam dans etmelik sığ elektronik house şarkılar yaptığı kadar trip hop'a göz kırpan sofistike bir sounda sahip, özellikle bluesy, besteleri de bulunmakta. Indie ambiyans pop havalrı da var Rammstein'a taş çıkartır rock parçası da. Şunu da kabul etmek gerekir bir miktar  yaşlanmışız, ak düşmüş saçlarımıza, eski etkisini hissedemedik ama yine de şimdiki şeylere on basar yafu. Nostalji değeri bariz bir yatırım tavsiyesidir. İçinde bir adet James Bond şarkısı içermektedir. Yeniler bilmez, her filminde o dönemin ünlü bir ismine özgün bir şarkı sipariş edilirdi. 

7,75/10


14 Eylül 2021 Salı

Wardruna - Runaljod – Ragnarok (2016)

 Bir süredir takip ettiğim grupların es geçtiğim albümlerini dinliyorum. Tüyler ürpertici atmosferi arşa uzanan bu albümüyle İskandinav ormanlarını, dağlarını, fiyortlarını dinleyicinin zihninde canlandıran Wardruna'nın zaten nasıl etkileyici olduklarına dair bir kaç kelam etmiştim. Bu seneki albümlerine hiç kulak veremedim zira 2021'e ait albümlere daha sıra gelmedi. Neyse, bu albüm bana 13. Savaşçı'ydı adı galiba, bir filmi hatırlattı. Arap bir elçinin yolu Viking kasabasına düşüyordu ve komşu dağın derinliklerinden çerçamura bulanmış ilkel bir kabilenin saldırısına uğruyorlardı. Bu albümün de atmosferik tarafı inanılmaz güçlü. Tribal, primitif, şamanik ve bazen tekinsiz, ormanların esintisi kadar ürkünç. Eksik olan taraf ise albüm boyunca alttan şırıl şırıl akan melodik bir güzergah ki ben pek bir önem veririm. Ayrıca benzer motiflere sıkça başvuruluyor.

7,50+/10

12 Eylül 2021 Pazar

Mayhem - Esoteric Warfare (2014)


Mayhem her albümüyle farklı bir şeyler yapmanın gayretiyle kendisini dinletmesini bilen takip edilesi bir grup. Hani efsanevi gruplar bir yerde takılı kalır , kendini tekrar eder ya, Mayhem öyle değil. Bu albüm de şaşırtıcı bir şekilde daha ilk saniyelerden itibaren damarlara adrenalin pompalamasıyla oldukça şık bir karşılama sunuyor. DsO'dan apartma gitar tonu, acımasızca davul linci ve performansı arşta vokal... Düz ve tribünlere oynayan başlangıç kısa sürede sarsıntıya uğruyor ve amaçsız ahenksiz akorlar düşük tempo ile bünyeyi boğmaya başlıyor. Vokal albümü daha da dağıtmayan en önemli unsur olarak öne çıkıyor.


7,25/10

11 Eylül 2021 Cumartesi

Lou Reed - New York (1989)

 

Lou Reed, rock yıldızları arasında en az satanı olmakla ünlü. 1 milyonun üzerinde sattığı ki global ölçekte gayet az, ender albümlerinden biri olan New York, folk, country ve blues altyapısı üzerinde yükselen ozan rock tarzı ile şehir hakkında hikayelerin anlatıldığı bir yapıt. İlginçtir, sound bazı zamanlar tezat bir şekilde kırsal kalabiliyor. Ufak ufak yaylı katılımı hoş. Vokal tekniği de anlatım üzerine söylev olmakla birlikte perdenin arkasında bir nağme içermekte. Dinledikçe ısındığınız, bir yere kadar, ve ilgi çekici bir vokal tarzı. Ama içine düşmek zor. Genelinde yayınlandığı yıla göre soundu ve gitar tonu eski kalan bir albüm. Bugünün hızlı ve demans günlerine kıyaslarsak bariz bir frekans ayarlaması gerekiyor zihinde, albüme uyum sağlayabilme adına. Best of'unu dinlemiştim, bu albümle de Lou amcaya noktayı koyuyorum. Zorlayıcı deneysel işleriyle de arzı endam eyleyerek dinleyiciye  orta parmağını gösteren ve Metallica ile yaptığı ortak albümde ki kendisinden dinleyeceğim son eser olacak, iki elin orta parmağını sallayan amcamızın da çok umurundaydı. Dip not ekleyelim. Madem az dinlenir bu adam nasıl rock star olur sorunuzun cevabı pek çok müzisyeni etkileyerek müzikte çığır açan işlere imza atan 60'lar grubu Velvet  Underground'da saklı. Belki de biraz ilk solo albümleri. Nokta demeyelim o zaman, virgül diyek biz ona.

6,25/10


9 Eylül 2021 Perşembe

Enslaved - Utgard (2020)

 İki türlü vokalini de sevdiğim şık şukela grup bildiğiniz gibi... Aynı çizgiyi üç aşağı beş yukarı yedi sola dokuz sağa devam ettiriyor. 2. şarkıdaki delişmen rifflerle tansiyonumuz çıkıyor, grup hala heyecanlandırmasını biliyor. Parça ilerledikçe grubun progresif yönünün ne kadar güçlü olduğunu hatırlıyoruz. Albümün diğer ağır topu Sequence'e güzelce bağlanıyor bu şarkı. Ritimdeki renkli canlılık hemen dikkati çekiyor. Takip eden parça ile birlikte 2-3-4 böyle ayrı bir öbek gibi, atmosferik garip ve belki de biraz yersiz arasöylevle albümün kalanından ayrılıyor. Grubun son dönem yapıtları ki orta dönemlerini pek dinleme fırsatı bulamadım zati, benzer bir hissiyat veriyor. Bu bir tık daha sert gibi geldi kulağıma, iyi yani. Bir böyle güzel gruuvilik ağza bir parmak bal çalıyor ama parçalı pörçülü yapıyla, e- elbette progresif parça yapısı bunu gerektirir, pek bir fersah yol katedemiyoruz. Enslaved işte bildiğimiz gibi...

7,75/10

3 Eylül 2021 Cuma

Ólafur Arnalds - Eulogy for Evolution (2007)

 

Piyanonun başında ve sonradan post-rock'a döndüğü anlarda gitar ve bateride, olan kişi Olafur ama albüme damgasını vuran keman ve viyolonselden müteşekkil yaylı grubu. Gorecki ve Clint Mansel gibi isimlere gerilimli hüzün atmosferiyle yaklaşıyor bu albüm vasıtasıyla sanatçı. Chill out piyano ritmi ve minimalist ifadeyle başlayan yolculuk iç yaylılarla dokunaklı bir hal alıyor ve belirttiğim gibi sahne ışıltısı yaylılar tarafından çalınıyor. Rock enstrümanların devreye girmesi dramayı sansasyonel bir zirveye taşıyor. Bu noktada kaydın biraz rahatsız edici bir yönde kaybolduğunu söylemek mümkün. Müziğin de konsept benzeri bir hikayeye benzemesi anlaşılıyor ki tesadüf değil. Yaşına göre boyundan büyük işlere adım atmış Olafur bu albümü bir film müziği için hazırlamış derler, araştırmadım bilmem. Şahsen bu hikaye bana pek uymadı. Çelişkili bulduğuğum kayıt kendini dinlettirmek için albeniden de yoksun. Ama modern klasik seyircileri arasında beğeneni pek çok maşallah.

6,75/10

1 Eylül 2021 Çarşamba

Jacques De Pierpot&Herve Bourhis - Heavy Metal

 Belçikalı emektar metal radyo programı yapımcısı Jacq dedenin yanına yine rock müzik ile haşır neşir bir çizer alarak ürettiği bu eser tür bazında grupları ve metal kültürünü resmetmekte. Diğer yandan da küçük küçük bilgiler vermekten kaçınmıyor. Ama daha çok yeni başlayanlar için hangi grup hangi alttür ile ilişkilidir, hangi grupları dinlemeliyiz gibi soruları cevaplamakta. Coğrafi nedenlerle Fransız gruplar bilakis vurgulanmış. Zaten bir grafik eseri olan albüm kapaklarının tekrar grafik çözümlemesine tabi tutulmasını anlayamadım. Hani, grup fotoğraflarını anlarım da bu biraz garip olmuş. Simulasyon içinde simulasyon gibi, Inception gibim bir şey. İçerik hard rock'tan grunge'a ve bittabi hardcore ile metalcore gibi gruplara heniş bir yelpazeyi kapsamakta. Yirmili yaşlarında kanımın metal metal diye aktığı vakitlerde sahip olmaya can atacağım bu çalışma şu an biraz sönük kaldı. Çizimleriyle de öyle. Yani zaten fotoğraf ve albüm kapağı olarak var olan şeyler niye çiziliyor. Bu arada Iron Maiden'ın maskotu niye Freddy? Ecnebi baskılarından bazı sayfaları ekleyeyim de siz karar verin.