Lou Reed, rock yıldızları arasında en az satanı olmakla ünlü. 1 milyonun üzerinde sattığı ki global ölçekte gayet az, ender albümlerinden biri olan New York, folk, country ve blues altyapısı üzerinde yükselen ozan rock tarzı ile şehir hakkında hikayelerin anlatıldığı bir yapıt. İlginçtir, sound bazı zamanlar tezat bir şekilde kırsal kalabiliyor. Ufak ufak yaylı katılımı hoş. Vokal tekniği de anlatım üzerine söylev olmakla birlikte perdenin arkasında bir nağme içermekte. Dinledikçe ısındığınız, bir yere kadar, ve ilgi çekici bir vokal tarzı. Ama içine düşmek zor. Genelinde yayınlandığı yıla göre soundu ve gitar tonu eski kalan bir albüm. Bugünün hızlı ve demans günlerine kıyaslarsak bariz bir frekans ayarlaması gerekiyor zihinde, albüme uyum sağlayabilme adına. Best of'unu dinlemiştim, bu albümle de Lou amcaya noktayı koyuyorum. Zorlayıcı deneysel işleriyle de arzı endam eyleyerek dinleyiciye orta parmağını gösteren ve Metallica ile yaptığı ortak albümde ki kendisinden dinleyeceğim son eser olacak, iki elin orta parmağını sallayan amcamızın da çok umurundaydı. Dip not ekleyelim. Madem az dinlenir bu adam nasıl rock star olur sorunuzun cevabı pek çok müzisyeni etkileyerek müzikte çığır açan işlere imza atan 60'lar grubu Velvet Underground'da saklı. Belki de biraz ilk solo albümleri. Nokta demeyelim o zaman, virgül diyek biz ona.
6,25/10